İnsan bazı şeyleri seçemez mesela annesini, babasını, boyunun ne kadar uzun ya da kısa olacağını ki bunu bana bakıp anlayabilirsiniz. Seçme şansım olsaydı; konserlerde arka sırada kalınca konseri radyodan dinliyor gibi olduğum bir boy seçmezdim. Ses var görüntü yok … İnsan akrabalarını da seçemez. Herkesin ailesinde delidir ne yapsa yeridir bir akrabası vardır; mesela kafayı yemiş bir amca, süper paragöz bir dayı, manyak bir emmioğlu, hayalperest bir teyze… Kendi seçimimiz olmamasına rağmen bir grup ruh hastasıyla kan bağımız vardır ve onlardan kopamayız bazılarını severiz bazılarını sayarız ama onlardan kopamayız. Birde kendi hür irademizle seçtiğimiz ruh hastaları vardır ki biz bunlara dost deriz. Dostlarımızla da kopmayan ve kopmaması için elimizden geleni sınırsız yaptığımız bir bağımız vardır. Boyumla ilgili talihsizliği affettirmek için olsa gerek hayatın bana sunduğu en büyük şans dostlarım ve onlarla aramdaki bağ olmuştur. Bana ikinci bir ailem varmış gibi hissettiren, hata yaptığımda asla biz sana söylemiştik demeyen beni teselli eden, üzüldüğümde üzülen kendimle ilgili mutlu bir haber verdiğimde yüksek desibel çığlık atıp sevinen, kilo aldığımda saçmalama sen böyle de çok güzelsin diye yalan söyleyebilen, hiç kimsenin anlamadığı sadece sizin anlayıp güldüğünüz bir dil konuşabilen, yaptığınız abartı bol  salçalı yemeklere bile çok güzel olmuş canım ya eline sağlık diyen  ve her zaman aklının bir köşesinde olduğumu bildiğim dostlarım. Sizin de benim gibi birbirinden mükemmel karakterleri olan, “Ben bu dostları hak edecek nasıl bir iyilik yapmış olabilirim”  diye düşündüren, bağlarınızın hiç kopmadığı ruh hastası dostlarınızın olması dileğiyle…

Editör: TE Bilisim