Suriye'de 7. yılına giren savaş, Amerika'da Başkanlık Seçimleri, İngiltere'nin Avru¬pa Birliğinden çıkma kararı, dünya ekonomisinde çok zayıf büyümeye yol açmıştır. Doların yükselişi özellikle gelişen ülkeleri etkilemeye devam ediyor ve dünya ekonomisini geleceği belirsiz ve tehlikeli bir döneme giriyor. Son 70 yıldır finans ve para sisteminin egemen gücü olan ABD dolarının uluslararası ticarette kabul edilir bir ödeme aracı, bir değer saklama aracı ve gerektiğinde yedek bir rezerv olarak saklanıp biriktirilme olanağına sahip. Diğer ülke paralarına göre daha istikrarlı bir durum sergileyen doların Birleşik Devletler hazinesinin hem büyüklüğü hem de ödeme gücü bakımından güvenirliği (matbaasında dolar basabilme olanağı) bu egemenliğini sürdürmesine olanak sağlamaktadır. 2008 finansal krizi ve çeşitli kriz ve dalgalanmalar içinde zaman zaman istikrarsızlık nedeni olarak gösterilse de onun yerini alabilecek veya onun egemen konumunu paylaşabilecek bir değişim ve gelişmenin henüz gerçekleşmemiş olması da doların saltanatını sağlamlaştırıyor. İstikrarlı bir para birimine geçilmesi ve uluslararası bir ödeme aracı bulunması iktisatçılar arasında tartışılmış, Birleşmiş Milletler'de görüşülmüş olmasına karşın bir çözüm bulunamamıştır. ABD'nin dünya üretimi içindeki payı yüzde 23 'e ve toplam dünya ticaretindeki payı yüzde 12 'ye düşmüştür. Fakat dünya üretimi¬nin yüzde 60 'ını üreten ülkelerde toplam dünya nüfusunun yüzde 60'tan fazlasının yaşadığı çok geniş bir alan, hâlâ dolar bölgesi içindedir. Amerikalı fon yöneticileri, dolaşımdaki dünya toplam aktif değerlerinin on yıl önce yüzde 44 'üne sahipken günümüzde yüzde 55 'ini yönetmektedir. Hiçbir ülkenin tek başına etkili olamayacağı bir ödeme aracı bulma konusunda başta Çin olmak üzere uzak doğu ülkelerinin girişimleri “Çok kutuplu dünya”ya doğru adım atıldığının işaretleri olarak kabul ediliyor. Yeni anlaşmalar, AB dışında yeni uluslar arası ekonomik birleşmelerle bazı ülkeler, güç toplayıp söz sahibi olmak istiyorlar. Temel amaçları doların gücünü azaltmak. Dolara rakip olabilecek iki paradan söz ediliyor. Bunlardan biri Çin Yuan, diğeri Avrupa Birliği'nin para birimi Euro. Çin ekonomisi, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi durumuna gelmiştir. Parasının rezerv para olabilmesini hedefleyen 1.5 milyar nüfuslu bu ülke, yabancı merkez bankaları ile anında döviz alış verişi yapacak alt yapıyı da oluşturdu. Çin doların etkisini azaltmak için uygun partnerlerle anlaşıp yeni yollar arıyor. 2014 yılında Pekin ile Moskova Merkez Bankaları 150 milyar yuan tutarında -20 milyar dolarlık- bir anlaşma yaptılar. Günümüzde ikinci rezerv para kabul edilen Euro'dur. Euro, Alman Markı, Fransız Frangı ve AB parasal birliğine katılan diğer on ülkenin paralarının yerine 1999'da uygulamaya girerken esasında Alman Markının rezerv para mirasını devralmıştır. Dolar fırtınası son bir aydan beri gelişen ülke ekonomileri arasında bulunan Türkiye'nin ulusal parası Türk lirasının değer yitirmesine ve hızla yükselip alçalması ile ekonomik dengeleri bozmaya başlamıştır. Suriye savaşından bu yana ülke ekonomileri oynaklık yaşamaya başlarken, Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit eden YPG/PYD terör örgütlerine silah desteği sağlayan ABD,Türkiye'ye boyun eğdirmek için dolar operasyonuna girişmiştir. Sağlam bir ekonomiye sahip olan Türkiye acil önlemleri ile bu tehlikeyi bertaraf edebilmiştir. Türkiye sınırlarına kadar gelen Orta Doğu'daki savaşın ve sınırlarını tehdit eden YPG/PYD terörünün üstesinden gelirken, dolar operasyonlarına karşı dimdik ayakta durmakta ve ekonomisini kurtaracak önlemleri hızla hayata geçirmektedir. Ne yazık ki ABD, 20 Ocak 2017'den beri ne yapacağı belli olmayan Donald Trump tarafından yönetilmektedir. Doların yükselip yükselmeyeceği sorusunu soranlara cevabımız Suriye'nin çatışmasızlık alanı ilan edilen İdlip kasabası konusundaki Rusya-ABD gerginliğinin Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerine yansımaları ile ilgilidir. Suriye konusunda Türkiye'yi hizaya sokmak isteyenler, dolar ipini ellerinde tutmaktadırlar.

Editör: TE Bilisim