Dil kültürün aynasıdır, milletlerin kimliğidir. Dil, geçmişle bugün arasında köprü vazifesi gören en önemli iletişim aracıdır, toplumsal hayatın bir şartıdır. Dil, kültür kavramı içinde bulunan çok önemli bir öge olduğuna göre, kültürlü olmanın öğrenime dayandığı, öğrenimin de genel olarak dille sağlandığı düşünülürse dilin insanın yetişmesinde ve olgunlaşmasında ne kadar önemli rolü olduğu ortaya çıkar. Türk kültürünün abidevi eserlerinden Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig’de eğitim açısından en yoğun işlenen konulardan biri de dil ve sözdür. “Bilerek söylenilen söz, bilgidir, bilgi, dil ile meydana çıkar ve çevreyi aydınlatır, insanın dilini ayarlayan bilgi onun anlayış ve bilgisine tercüman olan da dildir. Söz, akıl ile söylenmeli, bilgi ile süslenmelidir. Âlimlerin sözleri bilgisizler için gözdür. İnsanlar doğarlar, yaşarlar ve ölürler; ondan geriye miras olarak söz kalır. Dil ve söz bir insan için çok değerlidir.” Benzer biçimde Atabetü’l-Hakayık’ta da, insanın diline sahip olması konusu üzerinde durulmuştur. “Edeblerin başı, dili gözetmektir. İster yazılı ister sözel olsun dil kültür aktarma niteliğiyle kültürün kurucu ve taşıyıcı gücüdür. Başkalarının sözlerini konuşan bireyler ortak bilinç geliştiremezler. Bunun yerine ortaklaştırılmış yapay bir bilinç haznesinin içinde yüzerler. Türk dilini doğru yazmak ve doğru söylemek elbette boynumuzun borcu. Kitle iletişim araçlarında tespit ettiğimiz Türkçe yanlışlarına birkaç örnek: Muhabir, yaralandı yerine yara aldı diyor, Sunucu, “Aileler sıkıntı çekiyorlar” yerine “Aileler problem çekiyorlar” diyor,             Köşe yazarı, geçen hafta yerine geçtiğimiz hafta diyor,             Öğretim üyesi, mümküm yerine imkânlı kılmak diyor,                 Söyleşi yapılan bir konuk, başımızdan geçecek (olan) yerine yapacağımız maceralar diyor, Radyo sunucusu, “Bize çok sık telefon etti(ler)” yerine “Yoğun telefonlarına duçar kaldık” diyor. Türkiye’nin Batılılaşma döneminin başladığı Tanzimat’tan bu yana yabancı olan her şeyi anında benimseme­ye, kullanmaya devam edegelmişiz. Son yıllarda Batı kökenli kelimelerin âdeta yağmur gibi dilimize yağdığı bilinmektedir. Yabancı sözlerin kullanımı, basın yayın organlarında hızla artıyor ve ne yazık ki bunların Türkçesi göz ardı ediliyor. Basın yayın organlarımız yeni Türkçe sözleri kullanmak bir yana, eskiden beri dilimizde var olan Türkçe sözler yerine dahi yabancı kelimeler kullanıyor. Sabahları gazetelerdeki haber başlıklarını veren TRT sunucusu, ilk sayfasındaki üst başlığı, haber başlı­ğını sürmanşet (Fr. sur manchette) diye telaffuz ediyor veya başlıkta yerine man­şette diye söze başlıyor.Televizyon kanallarındaki sunucu bayanlarının ve erkeklerinin diline cankurtaran yerine ambulans yakışmıyor. Bozuk, çalışmayan, kullanım dışı kalan bir asansörün kapısına Türk işçisi out oforder levhasını asabiliyor! Türk gazeteci game över diye başlık atabiliyor! Türk esnafı tabelasını İngiliz alfabesindeki harflerden yararlanarak yazdırabiliyor. Sanatçı sahnedeyken şarkılarını dinleyenlere bir öneride bulunuyor: "Gelin bugün birbirinize I love you söyleyin.”. Ona göre "Seni seviyorum", ba­sit ve yerli bir ifade oluyor. Kibar, görgülü, nazik, ince gibi daha başka kelime­leri bir yana bırakıp centilmen (Fr. gentleman) diyen kişi daha bir ayrıcalıklı olduğunu düşünüyor. Anadolu Kadın Başlıkları adlı çalışmamızda Osmanlıca pek çok eski giyim adları arasında Türkçe adların da yer aldığını gördük. Bu adlar: Arkalık, bürgü, bürüncük, dolak, dolama, sıkma, yeldirme, topukdöven vb. Şimdi gömlek, ayakkabı dışında giysi adlarının nerdeyse tamamı yabancı.           Yemek listesinin Fransızca adı Türk dili bilim adamlarının üzerinde en çok tartıştığı konulardan biri. Yemek listesinin Fransızca kökenli adı menü mönü mü diye telaffuz edilecek? Yabancı sözcük kullanımı ve yanlış telaffuz konusunda kimse elimize su dökemez. Örnekleri sayfalarca yazmak mümkün. İşte birkaç örnek:

  • Dikkati sağlamak - doğrusu: dikkat çekmek sözüdür.
  • Konuşma yapmak - Konuşmak sözü, konuşma eylemini ifade ermektedir. - doğrusu : konuşmak
fakslamak - İngilizce kökenli faks sözüne Türkçe ek getirmek yanlıştır. - doğrusu : belgegeçer ile göndermek. “Maçın finiş düdüğü çaldı.”. - İngilizce kökenli finish’den dilimize giren bu söz, “bitme” anlamındadır. - doğrusu : bitiş
  • efor göstermek. - Fransızca kökenli efor sözü, “çaba, güç” anlamındadır.- doğrusu: efor sarf etmek.
Yabancı kökenli sözcük ve yanlış anlatımların kitle iletişim araçlarına yansımalarının ve günlük yaşamda kullanılan yapay dilinin yabancı özentisinden, bilgisizlik, eğitimsizlikten ve dikkatsizlikten kaynaklandığı gözlenmektedir. Kültür emperyalizminin bir sonucu olarak yabancı kökenli sözcük akını ile karşı karşıya kalan dilimize yerleşen yabancı sözcüklerin, sadece konuşma ve yazı dilinde değil yazılı ve görsel basında da önüne geçilmesi millî görevlerimizdendir.  
Editör: TE Bilisim