Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘Diplomasi ve Uluslararası Hukuk’ konulu konferans düzenlendi. Düzenlenen konferansta Dışişleri Bakanlığı’nın genç hukukçulara sunabileceği kariyer olanakları konuşulurken, Dışişleri Bakanlığı Birinci Hukuk Müşaviri Büyükelçi Fırat Sunel ile Dışişleri Bakanlığı İnsan Kaynakları Dairesi Başkanı Büyükelçi Mustafa Pulat konuşmacı olarak katıldılar. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi düzenlediği konferanslarla genç hukukçuları mesleğe hazırlamaya devam ediyor. Son olarak Hukuk Fakültesi öğrencilerini Dışişleri Bakanlığı ile buluşturan Ankara Üniversitesi, gençlerin ‘Diplomasi ve Uluslararası Hukuk’ konusunu alanındaki kişilerden dinlemelerini sağladı. “ULUSLARARASI HUKUK DEVLETLERE DAYANIR” ‘Diplomasi ve Uluslararası Hukuk’un konuştuğu konferansa konuşmacı olarak katılan ve fakülte öğrencilerine seslenen Dışişleri Bakanlığı Birinci Hukuk Müşaviri Fırat Sunel, yaptığı konuşmada uluslararası hukukun her dönem tartışma konusu olduğunu ifade ederek konuşmasında şunlara yer verdi: “Kanunlar yasa koyucular tarafından yapılan ve bütün toplumun uymak zorunda olduğu, uymadığı durumda da çeşitli müeyyideleri olan belgelere denir. Ama uluslararası hukukta bu yok. Uluslararası hukukta en sağlam kaynak uluslararası antlaşmalardır. O da neticede devletin kaynağına dayanır.” “HUKUK DÜZENİNE UYMAK DEVLETLERİN ÇIKARINADIR” İç hukuk ile uluslararası hukuku karşılaştıran Sunel, iç hukukta hapis cezasının olduğunu ama aynı şeyin devletler için geçerli olamadığına vurgu yaparak, “Bu durumda da bazı hukukçular eğer otorite yoksa hukuk da yoktur diye açıklama yapıyorlar. Otoritenin olmadığı yerde anarşi vardır. Anarşinin olduğu yerde de hukuktan bahsedilmeyeceğine göre uluslararası hukuk aslında bir anarşidir gibi yorumları yapan hukukçular da var. Fakat mevzu bu kadar basit değil. Uluslararası hukukun bir varlık sorunu var, bu kabul edilebilir. Bir hukukun varlığı için icra kabiliyetinden mi bahsetmek gerekir, yoksa bir toplumsal mutabakattan mı bahsetmeli. uluslararası hukukta düzen kuran devletlerin kendileridir. Kendi istekleri ile bir hukuk düzeni yaratmışlardır. Bu hukuk düzenine uymak bütün devletlerin çıkarınadır. Buna uyulmadığı takdirde emsal teşkil edecek ve hukuksuzluklara neden olacaktır. Dolaysıyla devletlerin kendi yarattıkları hukuka uymaları kaosun ve anarşinin önüne geçmek için gereklidir. uluslararası hukuk bir anarşi değildir demek daha doğrudur” diye konuştu. “HUKUK OLMAZSA ANARŞİ OLUR” Sunel, uluslararası hukuk olmazsa kaos olur, kaosun olduğu yerde de anarşi olur diyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Bu uluslararası hukukun olmadığından değil esasında var olan kurallara uyulmamasından kaynaklanır. Çünkü hukuk vari kurallar da belli ama bunun icrasında bazı sorunlar yaşanıyor. BM son derece önemli uluslararası hukukun gelişimi için önemlidir, hatta bu konuda dünyadaki en önemli ve en başarılı kuruluştur. Bugünkü uluslararası anlaşmaların çıkış noktası BM’dir. Peki sorun nerede? Sorun BM Güvenlik Konseyi’nin oluştuğu kısımdadır. BM kuruluşunda da BM’nin uluslararası barışı korumaları için verilmiş bir yetki vardır. Bu ise günümüzde BM Güvenlik Konseyi’ne verilmiştir. Fakat günümüzde konsey yeterince işleyemiyor. Çünkü konseyin veto yetkisi var. BM Güvenlik Konseyi’nin hareketsiz kalmasının ve görevini yerine getirmemesinin maalesef bir müeyyidesi yok.” “ULUSLARARASI HUKUK HAYATIN HER ALANINDA” Uluslararası hukuka sadece toplumsal çatışma bağlamında bakılmaması gerektiğine dikkat çeken Sunel, “Hayatımızın her anında gerek hukuksal anlamda gerekse özel anlamda gerekse uluslararası hukuk anlamında her alanda vardır. Biz bunu çok fark edemesek de düzeni sağlayan da aslında budur. Uluslararası hukuk ayrıca uzmanlık gerektiren ve kapsamlı bir meslektir. İç hukuktan ayırmayacağımız ve günlük hayatımızın içine girmiş vaziyettedir. Uluslararası hukuk olmasaydı neler olurdu birde bunu düşünmek lazım. Küresel ekonomi, dış yatırımları dış alımlar olmazdı böyle bir durumda. Vize anlaşmaları, turizm, yurtdışında eğitim gibi konuların da olması mümkün olmazdı. Sadece çatışmalar ve savaş olarak düşünmemek lazım bu yüzden. Bu gibi konuların olması için uluslararası hukukun olması şarttır. Bu bağlamda esasında uluslararası hukukun olmadığı bir zaman asla olmadı. Sadece metotları farklıydı ve yazılı metinler de yoktu. Ama örf ve âdete göre uluslararası hukuk yönetiliyordu. Hammurabi Kanunları bu noktada örnek verilebilir” ifadelerini kullandı. DİPLOMAT NEDİR? Diplomasinin alanın son zamanlarda çok geliştiğine ve diplomasiyi de sadece diplomatlar uyguladıklarına değinen Sunel diplomasi ve diplomatlar hakkında şunlara değindi: “. Diplomatın muhakkak yabancı dili olmalıdır. Yüksek analitik düşünme kabiliyeti, farklı coğrafyalarda çalışmak kriz anlarında soğukkanlı olmalı ve en önemli kibar ve nazik olmalıdır. Diplomatların klasik görevleri vardır bunlarla bitlikte. Artık çağ değişiyor, eski tanımlar da zamanla anlamını yitirmeye başlamıştır bu yüzden. Bunun da çeşitli nedenleri vardır, özellikle de küreselleşme bunun en önemli nedenidir. Değişen görevlerle birlikte diplomatlar artık birer medya uzmanlarıdır, arabulucudur, kamu diplomasisi uzmanıdır, uluslararası avukattır, gerektiğinde diplomat çizmeleriyle gider olay yerine.” “DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI KÖKLÜ BAKANLIKLARIMIZDAN” Dışişleri Bakanlığı İnsan Kaynakları Dairesi Başkanı Mustafa Pulat ise yaptığı konuşmada Dışişleri Bakanlığı’nın insan kaynakları hakkında bilgiler vererek konuşmasında şunlara yer verdi: “Bakanlık olarak köklü tarihimizden kaynaklı geniş bir insan kaynaklarına sahibiz. Bakanlığın temel görevlerini sayacak olursak dış politikanın uygulanması, işlerin yürütülmesi, konsolosluk işlemlerinin yapılması, konsolosun sağlanması önemli görevleri. Bunun dışında ekonomik, ticari meselelerle de ilgilenmektedir. Bakanlık olarak Türkiye’nin birçok yerinde de temsilciliklerimiz bulunmaktadır. Gaziantep temsilciliğimizden bahsedecek olursak son zamanlarda Suriyeli göçmen sayısının artması ile birlikte burada da temsilciliğe ihtiyaç doğmuştur. İstanbul’daki temsilciliğimiz ise hayli önem arz etmektedir. Çünkü İstanbul uluslararası politikanın merkezlerinden birisidir.” “AFRİKA KITASI ÖNEMLİ” Türkiye’nin dünyadaki temsil durumu hakkında bilgi veren Pulat, 2002 yılında 93 temsilcilik bulunurken şu anki temsilcilik konusunda ise dünyada 5’inci ülke durumunda olduğunu ifade ederek şunlardan bahsetti: “Afrika şuan bizim için önemli bölgelerden birisi. Çünkü Afrika ile kötü bir geçmişimiz yok. Bununla birlikte Osmanlı Devleti döneminde kuvvetli bağlar kurulmuş. Ekonomik anlamda da birbirimizi tamamlayacak nitelikteyiz. Bu da bizi Afrika ile ortak noktalarda buluşturuyor.” Büyükelçiliklerin görevlerine de değinen Pulat, “Kuruldukları ve akredite edildikleri devlet nezdinde Türkiye Cumhuriyetini temsil etmek, Türkiye Cumhuriyetinin, vatandaşlarının ve uyrukluğunu taşıyan tüzelkişilerin hak ve menfaatlerini korumak. Kuruldukları ve akredite edildikleri devletlerin hükümetleri ve ilgili kuruluşları ile gerekli temas ve müzakereleri yürütmek. Türkiye Cumhuriyeti ile nezdinde bulundukları ve akredite edildikleri devlet arasında dostluk ilişkileri kurulması ve siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, bilimsel ve diğer alanlardaki ilişkilerin ve işbirliğinin geliştirilmesi için çalışmak. Nezdinde bulundukları ve akredite edildikleri ülkelerdeki gelişmeleri takip etmek, görevleriyle ilgili bilgi ve değerlendirmeleri merkez ve yurtdışı teşkilatındaki ilgili birimlere iletmek. Daimi temsilciliklerin görevlerine de değinen Pulat şunlardan bahsetti: Uluslararası kuruluş nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini temsil etmek, Türkiye Cumhuriyetinin menfaatlerini korumak ve geliştirmek. Nezdinde bulundukları uluslararası kuruluşla veya bu kuruluşta icra edilen toplantılar çerçevesinde ilgili muhataplarla gerekli temas ve müzakereleri yürütmek. Nezdinde bulundukları uluslararası kuruluşa ve bu kuruluşun faaliyetlerine ilişkin gelişmeleri takip etmek, bilgi ve değerlendirmeleri merkez ve yurtdışı teşkilatındaki ilgili birimlere iletmek. Nezdinde bulundukları uluslararası kuruluş ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkileri ve işbirliğini geliştirmek için faaliyette bulunmak. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim