Beden dili; vücut duruşu, jestler, mimikler, yüz ifadeleri ve göz hareketlerinden oluşan, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerle desteklenen ‘Sözel olmayan iletişim’ şeklidir.” Karşımızdakiyle konuşurken neredeyse tamamen bilinçaltı tarafından yönetilen beden dilimiz kelimelerden çok daha fazla anlam ifade ediyor. Karşımızdaki insan ya da topluluk yüzde 60 beden diline, yüzde 30 ses tonuna, yüzde 10 da kelimelere dikkat ediyor. Karşımızdakine kendimizi ifade ederken az ve öz konuşarak istenilen mesajı beden dili ile vermemiz mümkün. İlk izlenim önemlidir! İnsanlar karşısındakiyle iletişime geçtiğinde önce gözlere, sonra da avuç içlerine bakarlar. Beden dilinin bu yönünü bilen liderler de konuşurken sıklıkla avuç içlerini gösterirler. Çünkü; avuç içleri tarih boyunca gerçek, dürüstlük ve sadakat ile bağdaştırılmıştır. Avuç içleri kapandığında omuzlar da aşağı düştüğü için karşınızdaki kişi özgüvensiz olduğunuzu düşünebilmektedir. İnsanlar, göz ve avuç içlerinden sonra bütüne bakmaktadır. Burada, parçadan bütüne bir geçiş söz konusudur. Kısacası, insanlar aslında ilk aşamada sözlere değil, beden diline önem veriyor. Resmi/kişisel ilişkilerde nereye bakmalı? Resmi ilişkilerde insanların daha çok göz, kaş ve alın bölgesine bakmak gereklidir. Kişisel görüşmelerinizi yaptığınız, dost olduğunuz, yakınlık hissettiğiniz kişilerle konuştuğunuzda ise daha çok dudak, dudak üstü ve çene bölgesine bakıldığı belirlenmiştir. Bunun sebebi; bilinçaltında samimiyetin burun ve ağızda; resmiyetin ise gözün ortasında kodlanmasıdır. En çok bakan kazanır Psikolojide, göze kanca atma diye tanımlanan sava göre, etki gücünü daha da arttırmak isteyen kişiler karşısındakinin gözüne daha çok bakmaktadır. Bu durum kültürden kültüre, ülkeden ülkeye değişkenlik göstermektedir. Örneğin; ruhun ve gücün başta olduğuna inanılan Hindistan’da bir çocuğun başının okşanması yasaktır. Türkiye’de normal karşılanan bu durumun Hintlilerce yasaklanması, geçmişten gelen inanışların, yetiştirilme tarzının ve kültürün açık bir sonucudur. Karizmatik duruşun etkisi Yaratılışta ortak bir nokta var ki; bu kadın ve erkek duruşlardır. Kadının ve erkeğin baskın olduğu toplumlarda, bambaşka beden dilleri kullanılsa da değişmeyen bazı özellikler vardır: karizmatik duruş. Her ülkede aynı olan bu duruş; kibir ve egodan yoksun olmalı, baş hafif yukarı doğru kalkık ve omuzlar dik olmalıdır. Karizmatik duruşa sahip kişiler herkesi süzerek iletişim kurarlar. Bu kişiler, karşısındaki bir soru sorduğunda cevap verirken aslında herkese cevap verirler. Karizmatik duruşa sahip kişiler birebir ilişkiye çok fazla girmekten kaçınarak mümkün oldukça bütüne seslenirler, tane tane ve akıcı konuşurlar ve hafif yan dururlar.      

Editör: TE Bilisim