MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, çocuk istismarı ile ilgili çok sert sözler söylerken, "Ya anasından doğduğuna pişman edilmeli ya da kurulacak bir darağacında boğazına yağlı urgan geçirilmelidir" dedi. “AHLAK AHLAKSIZLIKTAN KORKMAYACAK” Devlet Bahçeli, grup toplantısında çocuk istismarcılarına karşı çok sert eleştirilerde bulundu. Milli bekanın geleceği, milli ahlakın varlığı ile temellenmiştir diyen Bahçeli konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Özellikle Adana ve Antalya'da vuku bulan çocuk istismarları duygu sahibi her vatan evladını infiale sürüklemiştir. En rezil, en çarpık suçlar kadınlara, bebeklere, çocuklara karşı işlenmiş ve işlenmektedir. Milletimizin tamamı beddua ile tepki göstermişlerdir. Cinsel obje görülen, evlilik yaşı ile ilgili toto oynar gibi görüşler paylaşılan milletin hüznü dağlar kadardır. Telafisi aciliyet arz eden bir ahlak görevidir. Bu da bir beka sorunudur. Üstesinden gelinmesi mecburiyettir. Sorumluluklarımız sadece siyasetle kısıtlı görülmemelidir. Durduramıyorsak mutlaka yapılması gereken bir şey eksiktir. Nesillerimizi heba edemeyiz. Gelecekten tasarruf yapamayız. Alçaklara, namussuzlara çocuklarımızı asla teslim edemeyiz. Çocuğa sahip çıkamazsak medeniyetimiz ile övünmeye hakkımız kalmayacaktır. İnsanlığı çoğaltmaktan başka seçeceğimiz yol kalmamıştır. İman, imansızlıktan, ahlak, ahlaksızlıktan korkmayacaktır. Kadına el kalktığı müddetçe, çocuklarla ilgili cinsel istismar suçları duyulduğu sürece demokrasiden bahis açmak imkansızdır.” “BUNLARA HAYAT HARAM EDİLMELİ” Çocuk istismarı ile ilgili sözlerine devam eden Bahçeli, “Sapıklığın yeşerdiği sosyal bünye süratle tedavi edilmelidir. Bunlara hayat haram edilmeli, günyüzü ise ilelebet karanlığa dönüştürülmelidir. Yasal düzenlemeler şu ana kadar sonuç vermemiştir. Şiddet devam etmektedir. Bu selin önüne geçmezsek, meçhul akıbetlere sürüklenmemiz kaçınılmazdır. BM tarafından 20 Kasım 1989'da onaylanan Çocuk Hakları Sözleşmesi bir insan hakları belgesidir. Türkiye 1990'da imzalamıştır. Zararlı etkilerden istismar ve sömürüden korunma hakkı insanlık vicdanının teminatı altındadır. Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli, ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan geçirilmelidir” diye konuştu. “TÜRK MİLLETİ HAFİFE ALINMAZ” Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili açıklamalar yapan Bahçeli, ‘Ne arıyorsunuz Afrin'de’ diyenlerle, ‘Afrin'e girmeyin’ uyarısı yapanlar zihniyet itibarıyla ihanet madalyonunun iki yüzüdür ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz millet olarak bir elimize sancağımızı, diğer elimize ise kefenimizi alarak kervan kervan yola koyulduk. Türk milleti hafife alınamaz. Türkiye görmezden gelinemez. Varsayalım hafife aldılar, biliniz ki Türk milleti hiçbir kursağa sığmaz, hiçbir şer güce kurban edilemez. Küresel ve bölgesel düzeyde her türlü engellemeye rağmen Zeytin Dalı Harekatı 32. gününe girmiştir. Mehmetçik, ÖSO ile birlikte aşama aşama Afrin'e yaklaşmaktadır. 320 kilometrelik karasal alanda güvenliğin sağlandığı anlaşılmaktadır. Şu ana kadar 1715 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Verdiğimiz şehit sayısı 32, sivil kaybımız 9'dur. Aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.” “ESAD AFRİN’ GİRERSE…” Bahçeli, Esad’ın Afrin’e girecek olmasıyla ilgili, “Esad ise Afrin'e girerse, PKK,YPG ile aynı cepheye düşerse sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaktır. Afrin, Şam yönetiminin aklına yeni mi gelmiştir? Bu nasıl bir çarpıklıktır. Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıdır ancak Esad, kendi topraklarından bize yönelen terör tehditlerine karşı başa çıkmak için girişime yönelmemiştir. Afrin'de açık tavır alması felakete davetiye işlevi görecektir. Türkiye, Afrin'de bir savaşın tarafı değil, terörle haklı bir mücadelenin içindedir. Suriye yönetiminin Türk ordusuna işgalci demesi de yalnızca hezayandır. Kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Ama kimsenin de topraklarımızda gözünün olmaması tarihi bir mükellefiyettir. Gözü olan varsa, o gözü çıkarmasını, çomak sokmasını çok iyi bilir, çok da iyi yaparız” şeklinde konuştu. "NATO’YU İYİ GÜNÜMÜZDE NE YAPALIM” NATO bize sınır çizmeyi bırakmalı, terör örgütlerine karşı safını belirlemelidir ifadelerini kullanan Bahçeli konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “NATO üyesi, Türkiye midir, yoksa PKK, PYD midir? Kötü günümüzde yanımızda olmayan NATO'yu iyi günümüzde ne yapalım? ABD'li Savunma Bakanı YPG ile PKK'yı birbirinden ayırma senaryosunu devreye almak isterken bu kez de Dışişleri Bakanı, silah vermediklerini ifade etmiştir. Kabine arkadaşları ile birer gün arayla ters düşmüştür. Silahın ağırı, hafifi olmaz. Silah, silahtır. PKK 5 bin tır ciklet mi göndermiştir?  PKK, PYD'ye destek kesilmeden verilen sözler tutulmadan, FETÖ'ye karşı işbirliği yapılmadan ABD ile ilişkilerin iyileşmesini beklemek saflıktır.” AK PARTİ-MHP İTTİFAK GÖRÜŞMELERİ Bahçeli, AK Parti ile ittifak görüşmelerinin tamamlandığını belirterek, “Toplantılar başarılı, özverili ve samimi bir havada geçmiştir. Milli Mutabakat Komisyonu 9 defa toplanmış, 22 saat çalışmıştır. Yapılacak yasal düzenlemelerin son şekli verilmiştir. 2 değerli arkadaşımızın basın toplantısı düzenleyerek ittifakın muhtevası hakkında bilgi vereceklerdir. Yasa teklifi TBMM'ye sunulacaktır. Sayın Cumhurbaşkanına huzurlarınızda içtenlikle teşekkür ediyorum. TBMM'ye sunulacak kanun teklifinin ve 2019'u kapsayacak milli ittifakın milletimize hayırlı olmasını Allah'tan niyaz ediyorum” açıklamalarında bulundu. “ŞEHİT VE GAZİ YAKINLARI MEMUR OLARAK ATANMALI” Şehit ve gazi yakınları hakkında konuşan Bahçeli, “TBMM'de geçen yıl kasım ayında kabul edilen 7061 sayılı kanunla gazilerimizin memur ünvanlı kadro ve poziyonlarına atanmaları düzenlenmiştir. Şehit ve gazi yakınlarının da memur ünvanlı kadro ve pozisyonlara atanmalarını ifade etmek isterim. Onları her zaman onurlandıracak davranışlarda bulunmalıyız. Şehitlik ve gazilerimizin anne ve babalarına aylık her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere artırılmalıdır. Gazilere 3600 günde emekli olabilme hakkı tanınmalıdır. Muharip gazilerin hepsine aynı tutarda şeref aylığı ödenmesi, madalya için para istenme ayıbının ortadan kaldırılması mutlaka sağlanmalıdır” dedi. (Serkan DEMİRTAŞ)  
Editör: TE Bilisim