ATO Congresium’da 13. Ankara Kitap Fuarı kapsamında ‘Anadolu Dergiciliği ve Ekin Sanat’ isimli konferans gerçekleştirildi. Konferansta Lacivert Dergisinden Fulya Bayraktar, Patika Dergisi Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özüaydın ve Ekin Sanat Dergisinden Ayşe Kaygusuz Şimşek konuştu. Kitap Fuarı tüm hızıyla devam ederken çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda Anadolu Dergiciliği üzerine gerçekleştirilen konferansta dergi okurları ve edebiyatseverler bir araya geldi. Lacivert Dergisinin yazarlarından Fulya Bayraktar ise konferansta yaptığı konuşmada derginin önemine değinerek dergilerin edebiyatın kalbi olduğunu ifade etti. DERGİLER SÜZGEÇ GÖREVİ GÖRÜR Öykü ve şiir dergisi olan Lacivert Dergisi’nin Yayın Kurulunda yer alan Fulya Bayraktar, Lacivert Dergisinin 2005 yılında yayımlanmaya başladığını belirtti. Bir tesadüf eseri derginin çıkmaya başladığına değinen Bayraktar konuşmasında şunlara değindi: “Acemiliklerimiz oldu, çeşitli sıkıntılar da çektik. Ama bizim için Lacivert Dergisi bir okul oldu. Şuan ise 3 kadın olarak dergimizi çıkarıyoruz. Yayın kurulumuz ise genellikle kadınlardan oluştu. 5 yıldır Lacivert Dergisi kimseye muhtaç olmadan kimseden yardım beklemeden kendi kendisini sürdürebiliyor. Dergi çıkaranlar olarak bizler uzun yıllardır edebiyat ile ilgilenen, yazıp çizen kişilerdik.” Kendisinin öykü yazarı olduğunu söyleyen Bayraktar, edebiyat dergisine neden ihtiyaç olduğuna ilişkin ise şunları anlattı: “Biz yazmaya başladığımız süreçte çok yakınımızda yazdıklarımızı göstereceğimiz, okutacağımız kişiler yoktu. Yayımlatmak istendiği anda ise muhakkak bir dergiye ihtiyaç duyuluyordu. Edebiyat dergileri yazan çizen, okuyan insanlar için bir platform oluşturuyor. Bana göre en önemli işlevi bu. Dergiler için otoritedir demiyorum. Ama belli bir yazan çizen insanlar için süzgeç işlevi görür. Kendince yerel dergilerde yazanlar bir duruş sergileyebilirler. Yazarlar da bu duruşa bakarak kendi yazılarını yayınlatmayı isteyebiliyorlar. Edebiyat dergilerinin böyle bir işlevi olduğuna inanıyorum. Dergileri bu derece yorumladıktan sonra ben dergilerin de esasında edebiyatın ‘kalbi’ olduğuna inanıyorum.” ANADOLU DERGİCİLİĞİNE KARŞI İSTANBUL DERGİCİLİĞİ Patika Dergisi Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özüaydın ise konuşmasında Patika Dergisinden bahsetti. Patika Dergisinin 29 yıldır yayımlanan bir kültür-sanat, edebiyat dergisi olduğunu ifade eden Özüaydın, “Dergi ilk çıkmaya başladığında birkaç üniversite öğrencisinin bir araya gelerek çıkardıkları bir dergidir. 2002 yılında katıldım ben de dergi ekibine. Dergimiz ise ilerici, demokrat, her türlü düşünceye açık bir dergidir. Tartışmadan yana ve bir şeyleri karşı karşıya getirerek derginin içerisinde tartışmaya çalışan bir yapımız var. Bir tür dergisi değiliz, biz de her konuda yazıya rastlamak mümkün. Bir kadro dergisi de değiliz, yazar, çizer ekibi sürekli değişebiliyor” dedi. Patika Dergisi’nin bir Anadolu Dergisi olduğunu belirten Özüaydın, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şöyle ki bana göre kendisini hep merkez olarak gören, kibirli bakışlara sahip çeşitli dergiler var. Onlar kendilerini hep merkez olarak kabul ediyorlar. Onlar bizi taşraya doğru iterek, bizim taşra dergisi olduğumuzu iddia ediyorlar. Çünkü bizi öyle görüyorlar. Bu yüzden Anadolu dergiciliğine inanıyorum, ama Anadolu dergiciliğinin de İstanbul’a karşı bir dergicilik olduğunu düşünüyorum.” “HER ŞEY DİL İLE BAŞLAR” Ulusları ulus yapan kavramlardan birisinin dil olduğunu söyleyen Ekin Sanat Dergisinden Ayşe Kaygusuz Şimşek, konuşulan dil canlı dil, konuşulmayan dil ise ölü dildir ifadelerini kullandı. Dergiciliğe ilişkin konuşmaya devam eden Şimşek şunlara değindi: “Her şey dil ile başlar. Yazı ise Sümerlerin yazıyı bulması ile tarihin başlangıcı olarak kabul edilir. Yazı olmasaydı bugün tarihler boyunca yaşayan topluluklar bilinemezdi. Onların kavimlerini, yaşamlarını, kültürlerini, dillerini nasıl bilecektik? Orta Asya’dan bize ulaşan türküleri, hikayeleri nasıl öğrenecektik? Edebiyat ise dili bilmek ve dili kullanmaktır.” “EDEBİYAT TARİHE NOT DÜŞMEKTİR” Dergilerin tarihi, sosyolojiyi, psikolojiyi, coğrafyaları içinde barındıran ve ileriye taşıyan yazılı arşivler olduğuna dikkat çeken Şimşek, “Edebiyat dergiciliği edebi sanatın söz, güzellik ve estetik değerleri ile duygu, düşünce ve hayallerin yazı ile anlatılmasıdır. Tarihe not düşmektir. Derginin ilk çıkışı amaca bağlı kalması iken zamanla çelişkiler ile dergiyi başka yerlere taşımıştır. Bir edebiyat dergisinin amacı sadece çıkmak olmamalıdır. Dergi yeni şeyleri öğreten, farkındalık yaratan çeşitlilik içinde rengiyle, kokusuyla, duruşuyla farklı olmalıdır. Bir dergi ekip işi olmakla birlikte ekipteki insanların paylaşımlarına da dayanır” dedi. “DERGİ EDEBİYAT ALANINA GİRMEYE ÇALIŞAN GÖNÜLLÜ İNSANLARA BİR KAPIDIR” Objektif bakış açısına sahip bir insanın başarılı ve uzun ömürlü dergi çıkarabileceğini söyleyen Şimşek, “Dergi edebiyat alanına girmeye çalışan gönüllü insanlara bir kapıdır, umuttur, heyecandır. Kitap sahibi olmadan önce yazmaya çalışan kişinin kendini tanıması, kendisini görmesidir. Aynı zamanda kitaplaşmaya giden bir yoldur dergiler. Anadolu dergiciliği denilerek ise bir başka dergiciliğin de olabileceğine vurgu yapılmak istenir. Kastedilen ise İstanbul dergileridir. Çıkarılan dergi dergiye benzemedikten sonra İstanbul dergisi diye adlandırılsa da değişen pek bir şey olmayacaktır. Ahmet Zeki Muslu ise bunun için Türkiye dergiciliği diye yeni bir söylemin geliştirilmesi gerektiğini söylemektedir” diye konuştu. “EDEBİYAT DERGİLERİ PARA KAZANMAK İÇİN ÇIKMAZLAR” İki tür dergi olduğunu ifade eden Şimşek sözlerine şu şekilde devam etti: “Birincisi sermayeyi arkasına alan dergiler, ikincisi ise edebiyat işçiliği yapan insanların zor koşullarda çıkardıkları dergilerdir. Edebiyat dergileri para kazanmak için değil, bir boşluğu doldurmak için çıkarlar. Yazarların geleceğe bırakmak istedikleri belgeleri kapsar. Türk edebiyatı ise Anadolu dergilerine, edebiyat dergilerine yaslanarak yükselir. Anadolu dergileri edebiyatın kılcal damarlarıdır. Dergiler genelde olduğu gibi çıktıkları bölgenin, dönemin ruhunu yansıtırlar. Ayrıca bölgenin genelde de duyurulmasını sağlarlar. Bizim de sözümüz var diyenlerdir dergi çıkaranlar. Dergiler bu anlamda kürsü görevi de görürler. Bunun için dergiler Anadolu’nun her yerinden filizlenmelidir. Özellikle şu süreçte bu daha da önemlidir.” Konuşmaların ardından konferans soru-cevap ile devam etti. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim