Türkiye Ziraatçılar Derneği(TZD) 18. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresini  Ankara Ticaret Odasında (ATO) gerçekleştirdi.  Kongrede konuşan  TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, tarımsal desteklerin artırılması gerektiğini dile getirerek  "2018 yılında döviz fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle tarımsal girdi fiyatları yüzde 50 ile yüzde 120 oranında arttı. Tarımsal destekleme rakamları olması gereken noktanın çok altında ‘’ ifadesini kullandı. Türkiye Ziraatçılar Derneği(TZD) 18. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresini gerçekleştirdi. Ankara Ticaret Odasında (ATO)düzenlenen kongreye birçok tarım kooperatifi ile kuruluşların yanı sıra siyasi partilerin tarım politikalarından sorumlu Genel Başkan yardımcıları da katıldı. Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, tarımsal girdi fiyatlarına vurgu yaptı. ‘’TARIMSAL GİRDİ FİYATLARI YÜZDE 50 İLE YÜZDE 120 ORANINDA ARTTI’’ Kongrenin açılış konuşmasını yapan TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, tarımsal girdi fiyatlarındaki yükselişi dile getirerek şu açıklamalarda bulundu: "2018 yılında döviz fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle tarımsal girdi fiyatları yüzde 50 ile yüzde 120 oranında arttı. İster bütçeden ayrılan tarımsal destekleme bütçesi isterse tarım bütçesi açısından bakılsın, tarımsal destekleme rakamları olması gereken noktanın çok altında." ‘’ÜRETİCİ FİYATLARI BELİRLENİRKEN EN ÖNEMLİ UNSUR MALİYETTİR’’ Üretici fiyatları belirlenirken en önemli unsurun maliyet olduğunu ifade eden Demirtaş, ‘’ "Tarım sektöründe maliyetleri büyük ölçüde girdi fiyatları belirler. Girdilerin ise neredeyse yüzde 90'ı ithal edilmektedir. Hal böyle olunca, döviz fiyatlarında artış ya da girdi sağlayıcı şirketlerin piyasayı belirleyerek fiyatları yükseltmeleri durumunda maliyet enflasyonu olarak adlandırılan bir olgu gerçekleşmektedir. Ülkemizde gıda enflasyonu adı verilen aşırı fiyat artışlarının esas nedeni, bu maliyet enflasyonu ve üreticiden tüketiciye uzanan zincirin üretici halkasının kopmuş olması nedeniyle spekülasyona uygun koşulların ortaya çıkmasıdır." dedi. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’KARARLI BİR ULUSAL TARIM POLİTİKASI UYGULANMALI VE TARIMA VERİLEN DESTEK ARTIRILMALIDIR’’ ‘’ Tarım ürünleri ve girdileri ithalatının kısıtlanarak bu alanda harcanan kaynağın üretime yönlendirilmesi gerek. Böylece, hem girdilerde hem de tarımsal ürünlerde fiyatları düşürerek gıda enflasyonunu önlemek mümkündür. Bunun için kararlı bir ulusal tarım politikası uygulanmalı ve tarıma verilen destek artırılmalıdır. Kısıtlı ekonomik kaynaklar dışarıdan yapılan ithalata harcanıyor. Bu durumda dışarıdaki çiftçiyi desteklemiş oluyoruz. İthalata verdiğimiz parayı üreticiyi desteklemek için kullanırsak bir şey kaybetmeyiz.’’ Demirtaş’tan sonra söz alan Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Karakuş da ithal edilen buğday ve mısır gibi ürünlerin büyük bölümünün dahilde işleme rejimi kapsamında getirildiğini ifade ederek bunların üretimde kullanılmasıyla ihraç ürününe dönüştüğünü vurguladı. KARAKUŞ: ‘’ TARIM-SANAYİ ENTEGRASYONUNA EMEK VEREN ÜRETİCİLER DAHA FAZLA KORUNMALI’’ Karakuş, konuşmasında şunlara değindi: "Son 44 ayda enflasyon canavarı tarım ürünleri olarak gösterilmiş, domates, kabak, patlıcan, karnabahar, tavuk, yumurta... İkinci, üçüncü sıradakiler saklanmış. Öteki aya bakınca en fazla fiyatı düşen kabağı kimse bilmiyor. Gıda fiyatlarındaki artışın önlenmesi için oluşturulan Gıda Komitesinin gıda fiyatlarının artışına etkisi maalesef olamıyor. 3,5 yıl önce yemin çuvalı 45 lira, kırmızı et 31 liraydı. Bu kadar yıl geçti hala 31 liraya et yedirilmek isteniyor. Üretici sistemden uzaklaştırılmasın. Tarım-sanayi entegrasyonuna emek veren üreticiler daha fazla korunmalı, kollanmalı ve buna bağlı politikalar daha fazla geliştirilmeli." (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)  

Editör: TE Bilisim