15 Temmuz darbe girişiminde TÜRKSAT’ın bombalanmasına ilişkin davada savunma yapan eski Yarbay Eray Uçkun, Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Albay Osman Kılıç’ın terör örgütünün propagandasını önlemek için tek elden TÜRKSAT’ın yayınlarının kesilmesi emrini verdiğini söyledi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanıklar, taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Sanık Piyade Yarbay Eray Uçkun, 15 Temmuz’da ikiz kızlarının doğum gününe yönelik hazırlıklarla ilgilendiğini, akşam saatlerinde rütbesini ve adını duymadığını iddia ettiği bir kişi tarafından aranarak, "Özel Kuvvetler Komutanımız Zekai Aksakallı sizi görevlendirdi. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında koruma tatbikatı düzenleniyor, katılmanız gerekiyor" denildiğini belirtti. Muhafız Alayına vardıktan sonra nizamiyede bulunan bir uzman çavuşa tatbikat için geldiğini söylediğini anlatan Uçkun, "Beni bir otoparka yönlendirdi. Aracımı park ettikten sonra orada yine bir asker vardı ona tatbikatın nerede yapılacağını sordum. O da bana ’gelmeye devam ediyorlar’ dedi. Orada Harun Albayı gördüm. ’Komutanım siz neden geldiniz’ diye sorduğumda kendisinin de tatbikat için geldiğini söyledi" diye konuştu. TÜRKSAT’A TERÖR SALDIRISI OLACAĞI SÖYLENMİŞ Nizamiye bölgesinde beklerken kritik kurumlara terör saldırısı olacağı yönünde kendilerine bilgi geldiğini öne süren Uçkun, "Ardından TÜRKSAT’a da bir saldırı düzenleneceği söylenildi. Kimin söylediğini görmedim. Gürültü şeklinde geldi. 15 kişilik grubun hazır olması istenildi. 13-14 kişilik ekip yol kenarına ayrıldı. Bana ’sen de helikopterle gidecek kişilerin arasındasın’ denildi. Bir erin yol gösterimi ile helikopter pistine gittik. Biz buraya planlı gitmedik. Bunun planlı olduğu iddianamede söyleniliyor, bunu kabul etmiyorum" şeklinde konuştu. Uçkun, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda her askerin bir kod ismi olduğunu, kendisine de birliğe ilk geldiğinde komutanı tarafından "Şamil" kod adının verildiğini kaydederek, kod isminin örgüt ile alakasının olmadığını savundu. GENELKURMAY BAŞKANI AKAR’IN ÖZEL KALEMİNDEN TELEFON Helikopterin piste gelmesine yakın kendisinin telefon ile arandığını anlatan Uçkun şunları kaydetti: "Bana ’TÜRKSAT’a geçtiniz mi’ diye sordu. Arayan kişinin numarası bende kayıtlı değildi ancak sesi Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Albay Osman Kılıç’a benzettim. Ama kesin o diyemiyorum. Helikopterle bölgeden kalkmamızın ardından 20 dakika civarında TÜRKSAT’a vardık. TÜRKSAT’a geldiğimizde helikopter bir, iki tur attı. İkinci tura gelirken çat, pat ses geldi. Bunun üzerine silahçının aşağıya ateş ettiğini gördüm. Toplamda bir ya da iki dakika sürdü. Kıdemli olmam sebebiyle aşağıya ateş etme emrini benim verdiğim iddia ediliyor. Ancak helikopterde komutan kıdemli pilottur." Kendilerine terörist saldırısı olduğu ve buna müdahale etmek için TÜRKSAT’a yönlendirildiklerini yineleyen Uçkun, aşağıda bulunanların sivil bile olsa elinde silah varsa onu terörist diye algıladıklarını söyledi. Uçkun, ateş edilmesi ile birlikte TÜRKSAT’ta bulunan grubun terörist olduğuna kanaat getirdiğini ve grubu silahlarından ve telefonlarından ayırdıklarını belirtti. "TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PROPAGANDASINI ÖNLEMEK İÇİN TÜRKSAT’IN YAYINLARININ KESİLMESİ EMRİ VERİLDİ" Olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde albay rütbesiyle görev yapan Osman Kılıç’ın, Türkiye’de birçok noktada terörist saldırı olduğunu, saldırının bertaraf edilene kadar sıkıyönetim ilan edildiğini, TSK’nın yönetime el koyduğunu söylediğini belirten Uçkun, savunmasına şöyle devam etti: "Ben bu sıkıyönetimin darbe olduğunu anlamadım. Terör örgütünün bu kadar çıldırmaması gerekiyor ama Silopi’de, Cizre’de yaşananları görünce olabilir diye düşünmeye başladım. Osman Kılıç, ’teröristler bazı ulusal kanallara da saldırı yaptılar’ dedi. Terör örgütünün propagandasını önlemek için tek elden TÜRKSAT’ın yayınlarının kesilmesi emrini verdi. Bunun üzerine ’yayınları kesmek için personel var mı? Yayını nereden kesebiliriz? Kim keser’ diye sordum. Bana yayınları kesebilecek birinin bulunmadığını söylediler. ’Belki nizamiyede olabilir’ denildi, ben de teknisyen var mı diye nizamiyeye gittim. Harekat merkezinden ’bir an önce yayını kesin, iş uzadı’ şeklinde uyarılmaya başladık. Ardından yine yayınların kesilmesi yönünde talimat geldi. Kaç tane telefon geldi hatırlamıyorum. Bir Osman Kılıç arıyor, bir de Osman Kılıç adına bir başka kişi arıyor. Nizamiyedekilere Genelkurmay Başkanlığından emir geldiğini, aranızda teknisyen var mı diye sordum. Biri bana kendisinin deneyebileceğini söyledi ve bir şeyler yapmaya çalıştı. Osman Kılıç beni tekrardan aradı ve ’TRT haricinde bütün yayınlar kesilecek’ dedi. Arkasından bir ses geldi, ’kardeşim halen neden yayını kesmediniz? Bir an önce yayını kessinler, kafamın tepesini attırmasınlar’ diye bağırıyordu. Bu kişinin Genelkurmay Başkanı olduğunu düşündüm. Bunun üzerine telefonu göstererek ’Genelkurmay’dan arıyorlar, durum çok ciddi, bir an önce yayınların kesilmesini istiyorlar’ dedim. Telefondan biri ’şartel yok mu? Şarteli indirsinler’ dedi." YAYINI KESEMEYİNCE İŞİN UZMANINDA TELEFONDAN DESTEK Harekat merkezinden tekrardan telefon geldiğini, yayınların halen devam ettiğinin söylenildiğini anlatan Uçkun, "Ben de buradaki personelin nizamiye bölgesinde bir yerde olduğunu, yayının oradan kapatılabileceğini söylediklerini aktardım. Ardından konteynerler bölgesine gittik. Yine telefon geldi ve ’halen yayınlar kesilmedi’ denildi. Ben de ’benim teknisyen gibi bir durumum yok, benim elimden bu kadar geliyor’ dedim. Bu esnada ’sana bir telefon numarası atacağım bunu ara onlar size olayın nasıl yapılacağını anlatacaklar’ denildi. Mesaj geldi, numarayı aradım ve karşıma çıkan şahıs bana kabaca olayı tarif etti. Ben de bizim yaptığımız işle karşılaştırdım, ikisi aynıydı. Yayın kesilmedi" ifadelerini kullandı. "UÇAKLAR 5 DAKİKADA ORADA OLACAK" Uçkun, "Osman Kılıç ’bana başka bir hal tesisi düşünülüyor, hemen binayı boşaltın. Uçaklar 5 dakikada orada olacak, 5 dakikada orayı boşaltın’ dedi. Oradakileri uyardım. Arkasından nizamiyeye gittim ’5 dakika içerisinde burası bombalanacak, burayı tahliye edin’ dedim. Binanın tahliye edilmesi için uğraştım. Biz 3 araç şeklinde çıktık. Yine bizi aradılar ’uçak varmak üzere hemen çıkın’ denildi. Biz tam gaz oradan çıktık. Konya yoluna geldiğimizde bize direk olarak ateş edilmeye başlanıldı. Üzerlerinde üniforma yoktu, onların polis olduğunu sonradan anladım" dedi. İHA

Editör: TE Bilisim