Türkiye Cumhuriyeti bugün 95’inci yaşını kutluyor. Bu kutlu günde tarihte iz bırakan ‘Cumhuriyet kadınlarını hatırlıyoruz.  Cumhuriyet'in 95'inci yaşına kadar siyasette, sanatta,eğitimde, sporda ve daha birçok alanda tarihimize çığır açan eserlerle adını duyduğumuz Cumhuriyet kadınlarının başarı dolu hikayelerini  sizler için derledik. TÜRK, YAZAR, SİYASETÇİ, AKADEMİSYEN HALİDE EDİP ADIVAR ''Halide Edip Adıvar, 1884 yılında İstanbul'da doğmuştur. Yedi yaşında iken yaşını büyüterek girdiği Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nden bir öğrencinin ihbarı üzerine bir yıl sonra uzaklaştırılmış ve evde özel ders görmeye başlamıştır. Evde aldığı özel dersler ile ilköğrenimini tamamlayan Adıvar'ın 1897 yılında, İngilizce öğrenirken çevirdiği Jacob Abbott'un "Ana" adlı eseri yayınlanmıştır. Bu başarısı nedeniyle Sultan II. Abdulhamit tarafından 1899 yılında Şefkat Nişanı ile ödüllendirilmiştir.'' ''Sonraları kolejin yüksek sınıfına geri dönen Halide Edip Adıvar İngilizce ve Fransızca öğrenmeye başlamış ve Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nden lisans derecesi alan ilk müslüman kadın olmuştur.Halide Edip Adıvar genel olarak ”roman yazarı” adı altında bilinmektedir. Aslında yakın tarihlerde yaşanılan büyük dönüşüm dönemlerinde hem rol almış hem de o dönemlerin kitaplarını yazmıştır. Milli Mücadele fikrinin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde önemli etkileri vardır.'' DÜNYANIN VE CUMHURİYETİN İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU SABİHA GÖKÇEN ''Dünyanın ilk kadın savaş pilotu olarak tarihe geçen Sabiha Gökçen, aynı zamanda Atatürk’ün manevi kızlarından biridir. Sabiha Gökçen 12 yaşındayken Atatürk tarafından evlatlık edinmiştir. Soyadı kanunuyla birlikte Atatürk tarafından kendisine ”Gökçen” soyadı verilmiştir. Dünyadaki ilk kadın savaş pilotu olarak bilinmektedir. 1938’de yaptığı Balkan turuyla adını Avrupa’ya duyurmaya başladı. Gökçen, 1940 yılında Üsteğmen Kemal Esiner ile evlendi ve eşine kendi soy adını verdi. Son uçuşunu, tam 83 yaşında 1996 yılında gerçekleştirdi. Fransız pilot Daniel Acton ile bir Falcon 2000 uçağı kullanan Gökçen 2001 yılında yaşamını yitirdi.'' CUMHURİYET TARİHİNİN İLK KADIN ÖĞRETMENİ REFET ANGIN ''Refet Angın Türkiye‘nin ilk öğretmenlerindendir. İlk öğretmenler gününde yılın öğretmeni olarak seçilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden olarak 90 yaşındayken verdiği bir söyleşide ”Atatürk’e karşı görevimi yerine getirmiş olabilmeyi istiyorum.” demişti. Okuma yazmayı annesinin yardımıyla söken Refet, Cumhuriyet Okulu sınavını kazanıp okula üçüncü sınıftan başladı. Daha o yaşında öğretmen olacağından o kadar emindi ki Atatürk’le ilk karşılaşmalarında “Büyüyünce ne olacaksın çocuk?” sözüne, “Öğretmen” yanıtını verdi. İlk Öğretmenler Günü’nde yılın öğretmeni seçilen, 1982’de emekli olana kadar pek çok okulda öğretmen, müdür yardımcısı ve okul müdürü olarak eğitim veren Refet Angın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden  biri olarak tarihe adını yazdırmıştır.'' ''İLK KADIN MİMARIMIZ  MUALLA EYÜBOĞLU'' ''Mualla Eyüboğlu ilk kadın mimarlardandır. Erzurum Aziziye'de 1919 yılında doğan Mualla Eyüboğlu, 1942'de Güzel Sanatlar Akademisi Mimari Bölümü'nden mezun oldu.Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından olan Eyüboğlu, köy enstitüleri programında görev alan ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu ve İsmail Hakkı Tonguç başta olmak üzere öncü isimlerle birlikte, köy enstitüsünde mimar, inşaat sorumlusu, öğretmen olarak çalıştı.1947 yılından itibaren mesleki hayatı boyunca arkeolojik kazılarda, koruma kurullarında, tarihî anıtların onarımlarını yürüten Eyüboğlu, başta Rumelihisarı ve Topkapı Sarayı Harem Dairesi olmak üzere sayısız tarihi eserin restorasyonunu yaptı.'' CUMHURİYETİN DİVASI MÜZEYYEN SENAR ''Müzeyyen Senar, 16 Temmuz 1918 Bursa doğumlu, Türk Sanat Müziği sanatçısıdır. "Cumhuriyetin Divası" olarak da anılır. 1918 yılında Bursa'da doğan Müzeyyen Senar'ın küçük yaşta evlatlık verildiği iddia edilmektedir. R. Erkan Alemdaroğlu'na göre İnegöl'ün Hilmiye köyünde Zeliha Eren adıyla doğan Senar'ın baba adı Reşit anne adı ise Fatma'dır.Müzeyyen Senar müzik eğitimine Anadolu Musiki Cemiyeti ‘nde başlamıştır. Bir süre sonra sesi ustaların dikkatini çekmiştir. Kısa süre içerisinde şöhret sahibi olmuştur. Müzeyyen Senar'ın yeteneği, Cumhuriyet'in kurucusu ve Türk sanat müziğinin büyük hayranı Mustafa Kemal Atatürk'ün de ilgisini çekti ve sanatçı birçok kez onun huzurunda, özel meclislerinde şarkı söyledi. 1936-1938 yılları arasında 5 kez Atatürk'ün huzurunda konserler veren sanatçı, ilk konserini 19 Aralık 1936'da İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirdi. Daha sonra Bursa'da Çelik Palas Oteli'nde konser veren Müzeyyen Senar, 1937 yılında Mudanya'da Ege Vapuru'nda Cumhuriyet Balosu'nda konser verdi. Son konserini 1938 yılı Haziran ayında Savarona Yatı'nda veren Müzeyyen Senar, Radi Dikici'nin kaleme aldığı Müzeyyen Senar Efsanesi 'O bir devdi, devirdi' adlı kitapta Atatürk ile ilk karşılaşmasını "Sanki bana bir asır gibi gelen yolculuktan sonra saraya vardık. Girdiğimde bu zamana kadar görmediğim ihtişam adeta gözlerimi kör etti. Daha da şaşkın olmuştum. Yaveri takip ettik. Masanın kurulduğu salona girdiğim anda Atatürk'ü gördüm. Bir taraftan dizlerimin bağı çözülmüştü ama sanki uçuyor gibiydim. İçimden, 'Müzeyyen bu Atatürk ve onu görüyorsun. Rüya mıydı acaba? diyordum. Hayır değildi. Atatürk'ü gördüğümde bayılacaktım... Yüzüne bakamadım." diyerek anlatıyor. Müzeyyen Senar kitapta Atatürk'ün Rumeli türkülerinde kendisine eşlik ettiğini ve çok güzel zeybek oynadığını da belirtiyor.'' ÖĞRETMEN, TARİHÇİ VE SOSYOLOJİ PROFESÖRÜ AFET İNAN ''Afet İnan, 30 Ekim 1908 yılında Selanik'te doğmuştur. ilköğrenimini Eskişehir'in Mihalıççık ilçesinde, Ankara ve Biga'da tamamladıktan sonra, Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1925 yılında bitirmiştir. İlk görevine 17 yaşındayken, babasının görevi gereği bulundukları İzmir'de Reddi İlhak İlkokulu'nda başlamıştır. Atatürk, Afet İnan'ın ailesinin Makedonya kolunu tanıdığından, kendisinin meslek ve durumu ile ilgilenir. Afet İnan'ın isteği, öğrenimini sürdürmek ve yabancı dil öğrenmektir. Bunun yerine getirilmesi için Atatürk, Afet İnan'ın babası ve annesi ile görüşerek, kendisini o yıl İsviçre'nin Lozan şehrine Fransızca öğrenmeye gönderir (1925 - 1927). Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu öğrenimini sürdürür (1928-1929). Ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına girerek öğretmenlik belgesini alır ve Ankara Musiki Öğretmen Okulu'na, Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atanır (1929-1930). Türk Tarih Kurumu'nun kuruluş çalışmalarında yer almış ve orada uzun yıllar Asbaşkanlık yapmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nün de müdürlüğünü yapmıştır.'' ''Akademik çalışmalarına devam eden Afet İnan, 1938'de lisans, 1939'da doktora çalışmalarını tamamlayarak 1942'de doçent ve 1950'de de profesörlüğe yükselir. Prof. Dr. Afet İnan'ın Atatürk ve Türk tarihi ile ilgili birçok yayını bulunmaktadır. 8 Haziran 1985 tarihinde ölmüştür. Atatürk vasiyetnamesinde Afet İnan için; "yaşadığı müddetçe şimdilik (şimdiki halde) ayda 800 lira verilecektir" diye vasiyette bulunmuştur.'' İLK KADIN SAVAŞ FOTO MUHABİRİ SEMİHA ES ''Türkiye’nin ve dünyanın “ilk savaş foto muhabiridir.” 1912 yılında orta halli bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Semiha Es, iyi denilebilecek bir eğitim alır.15 yaşına geldiğinde Fransızlara ait telefon idaresinde santral memuresi olarak çalışmaya başlar. O sıralarda bir güzellik yarışması düzenlendiğini duyar, gençlik heyecanıyla katılmak ister. Ancak yaşı tutmadığı için katılamaz. Başvuru işlemleri için gittiği günlerde gazeteci Hikmet Feridun Es ile tanışır, birbirlerine aşık olur ve hemen evlenirler. Feridun Es yurtdışı muhabiridir. Semiha Es yurtdışı seyahatlerine eşiyle birlikte gitmeye başlar. Bir süre sonra fotoğraf çekmeyi öğrenerek onun yanında profesyonel olarak foto muhabirliğine başlar. Kocasının gazetede yazdığı yazıları o fotoğraflar. Birlikte dünyayı gezerler, Hollywood’a giderler, Afrika kabileleri, Vietnam Savaşı, Ruanda’daki olaylarla ilgili haberler yaparlar. '' ''Sonrasında Kore maceraları başlar. Semiha Es, o yıllarda kimsenin başaramadığını başarmanın gururunu yaşar. Hürriyet Gazetesi savaş muhabiri olarak onu eşiyle birlikte Kore’ye gönderir. Kore’de inanılmaz olaylar yaşarlar. Bomba yüklü kamyonlarla seyahat ederler, kurşunların arasında ateşin ve ölümün içinde kalırlar. Asker kıyafeti ile cepheden cepheye giderler. Savaş haber ve görüntülerini Hürriyet Gazetesi aracılığıyla Türkiye’ye aktarırlar. Semiha Es savaşta yaşadıklarından çok etkilenir. Kendisiyle yapılan bir röportajda bunu “…siyasilerin çıkar çatışmaları arasındaki o savaşta, sivillerin düştüğü durumu ve zulmü görmek çok zor ve acı bir tecrübeydi. Yarım yüzyıl fotoğraf makinesini elimden hiç düşürmedim” diye ifade eder. Semiha Es eşi Hikmet Feridun Es hastalanıncaya kadar yaklaşık 50 yıl, gezi ve savaş muhabiri olarak çalışır. Kocası 1992’de vefat edince, Semiha Es o tarihten hayatını kaybettiği 11 Aralık 2012’ye kadar Balmumcu’daki evlerinde tek başına yaşar. '' (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim