Hazır saflar netleşmişken ve adaylar seçim çalışmalarına ve birbirleri ile görüşmeye başlamışken birkaç şey karalamak gerekir. Diğer paylaştığım yazıları okuduysanız bu yazıların ana teması HDP’nin yüzde 11-13 aralığındaki oy oranıydı. Bu oy oranına ikinci turda hangi aday talip olursa o aday kazanacak demiştik. Çünkü ikinci turdaki kritik süreç Kürtlerin oyu ile şekillenmiş olacak. Peki, ikinci turda bu oy oranına en yakın aday kimdir diye sorarsanız. En yakın adayın Muharrem İnce olduğunu söyleyebilirim. Muharrem İnce dün Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ederek ve Hakkâri mitinginde Kürt sorununun üzerine basa basa konuşarak ikinci turda Kürt oylarına talip olduğunu bir kez daha gösterdi. Çünkü Muharrem İnce yaptığı açıklama ile Kürt sorununun ekonomik ve güvenlik sorunu dışında, siyasal ve demokratik yollarla çözüm yanına vurgu yaptı. Bu söylemler çok önemli ve yerinde söylemlerdir. Şimdi gözler küstürülen Kürtlerin ikinci turda ortaya koyacakları tavra bağlı kalmış durumda. Onların ortaya koyacakları tavır Cumhurbaşkanının kim olacağını belirleyecektir. Muharrem İnce’nin Hakkari mitinginde: “Sorunumuz Kürt sorunu. Açık yüreklilikle diyeceğiz. Kürt sorunu nedir? Bir siyasal ekonomik kültürel sorundur. Asıl Kürt sorunu bir ahlak sorunudur” sözleri yıllardır ülkenin kanayan yarası olan bir mesele için umut vaat eden cümlelerdir. Muharrem İnce’nin Hakkari mitinginde kullandığı ve özellikle üzerinde durulması gereken asıl cümle şudur: “Politikacı Diyarbakır'a gelir burada güzel laflar eder. Sonra geçer başka yere bunları unutur.” İnce’nin kullandığı bu sözler Türkiye Cumhuriyetinin geçmiş cumhurbaşkanları ve başbakanlarına yönelikti. Çünkü Diyarbakır’a gelen bütün politikacılar burada kullandıkları söylemleri, ya Sivas’tan öteye geçiremediler ya da bu söylemleri kısa zamanda unuttular. Yazılı medya ve kaynaklar olmasaydı, siyasetçilerin bu şekilde cümleler sarf ettiğine sizler de inanamayabilirdiniz. Kısaca bir iki örneğe bakıp hafızamızı tazeleyecek olursak; ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 16 Aralık 1999'da başbakan yardımcısı olarak gittiği Diyarbakır'da "Geçmişe artık sadece yanlışlarımızdan ders almak için bakmalıyız ve aynı yanlışları tekrarlamamalıyız. Avrupa Birliği'ne üyeliğimize giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inanıyorum." demişti. O dönemde bu sözler çok ciddi tartışmalar yaratmıştı. Cümlelere ve zamana bakıldığında sarf edilen sözlerin slogandan öteye geçmediğini görmüş olacaksınız. Aynı şekilde, Cumhurbaşkanı Erdoğan 2005 yılında Diyarbakır’da (o dönemde başbakandı), “Kürt sorunu benim de sorunumdur” sözlerini kullanmıştı. Gerçekçi çözümler üretebilseydik,  yaklaşık 20 yıl önce sarf edilen bu cümleler hakkında bugün bu köşe yazısı bu cümlelerle yazılmamış olacaktı. Kürt meselesinde ‘yanlış politikalar izledik’ diyen onlarca siyasetçi ve komutanı da yukarı da örnek gösterdiğim bu durumun içinde gösterebiliriz (Goglea’dan bu röportajlara bakabilirsiniz). Kürt meselesine kalıcı çözümler üretilebilecek cesur siyasetçilerin olacağına olan inancımı hiç yitirmedim diyebilirim. Onun için tekrarlıyorum; Muharrem İnce’nin sözleri umut verici sözlerdir. İnce bu sözler ile ‘Barışacağız (en önemlisi), büyüyeceğiz ve bölüşeceğiz’ dedi. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Türk siyaset dünyasına kazandırdığı çok önemli bir söz ile yazımı noktalamak istiyorum. ‘Dün dündür bugün bugündür’. Türkiye’deki siyaseti ve zamanını bu söz ile yorumlayabilirsiniz. Kalın sağlıcakla…