Rusya ile başlayan Kuveyt, Katar ile devam eden üç günlük ziyaretini değerlendiren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019 yılındaki seçimler için ittifak sinyali verdi. Rusya, Kuveyt ve Katar ziyaretini takip eden gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, özetle şu açıklamalarda bulundu: DEAŞ’lı militanların Rakka’dan çıkarılması, Amerikan basınında değil, BBC haberiyle gündeme geldi. İki terör örgütünün anlaşmasını ve bunun ABD’nin gözetiminde olmasını nasıl karşılıyorsunuz? Amerikalı koalisyon Sözcüsü Albay Ryan 3.500 sivil, 300 potansiyel teröristin tahliye edildiğini söyledi. Bunlar nereye gitti, bunlar potansiyel tehlike değil mi? Türkiye’ye sızma tehlikesi var mı? Bir de yine aynı albay Afrin’de YPG’ye karşı Türkiye’nin olası müdahalesine ilişkin, ‘DEAŞ ile mücadele eden ortaklarımızı her kim olursa olsun koruruz’ dedi. ABD’nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Amerikalı koalisyon sözcüsünün olaylara ne kadar vakıf olduğunu bilemiyorum. Rutin asker mantığı ile yapılmış bir açıklama gibi görünüyor. İşin siyaseti başka bir şeydir. Önemli olan onları oralarda görevlendiren siyasetçinin ne dediğidir. Orada kaç DEAŞ’lı olduğunu, kaçının çıktığını bildiğini de zannetmiyorum. Rakka, DEAŞ’ın Suriye’deki ana merkeziydi; en sonda ana merkezleri de düşmüştür. Biz oralarda DEAŞ’la mücadele konusunda Amerikalılara şunu söyledik: ‘Rakka operasyonunu, Menbiç de dâhil olmak üzere gelin beraber yapalım’. Ama onları ikna edemedik. ABD, orada, bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmenin hesabı içine girdi. ‘Biz oralarda yokuz; havadan müdahale ediyoruz, sadece lojistik destek sağlıyoruz’ diyorlar ama, gerçek tam öyle değil. Amerikalı komandolardan tutunuz, değişik güvenlik güçlerine varıncaya kadar YPG ile o bölge içinde o mücadelenin içinde bizzat yer alanlar var. YPG elemanlarına para verdiklerine dair duyumlar var. Tüm bunları bir kenara koyalım, Irak üzerinden Suriye’ye 3.500 tır, zırhlı taşıyıcı, silahlar, tank, top vesaire sevk ettiler. ABD’nin orda beş hava üssü var, sekiz de diğer üsleri var. Şimdi bir de Rakka’da üs kuruluyor. Tırlarla sevk edilen silah, mühimmat, araç gereç hepsi oralara serpiştiriliyor. Hal böyle iken, ABD’nin, ‘Ben bu işin içinde yokum, ben bu işi sadece izliyorum, havadan takip ediyorum’ demesi ne kadar inandırıcı? Gerçek ortada. Yaşananlar, ABD’nin oralarda kara planlamasında da yer aldığını çok açık net ortaya koymaktadır. Bahçeli’nin ‘MHP, AK Parti ile sonuna kadar birlikte mücadele etmeye kararlıdır’ şeklinde bir açıklaması oldu... Ben Bahçeli’nin yerli ve millî duruşunu aynen paylaşmışımdır, paylaşıyorum. Bundan sonraki süreçte de, hele hele terör örgütleriyle dayanışma içinde olan bir ana muhalefet partisi karşısında biz yerli ve millî olarak vatanımızın çıkarları noktasında MHP ile her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddüdümüz dahi yoktur. Seçim sistemi, ittifak, baraj tartışılıyor. Bu konuda bir çalışma var mı? Bu konuda bir çalışma yok. Bana göre şu an için bu, erken sayılabilecek bir tartışma. Ancak ülke olarak baraj meselesinde tecrübemiz, deneyimimiz fazlasıyla var. Olaya ekonomik ve mali istikrar olarak bakmamız lazım. 50 artı 1 ile siyasi istikrar geliyor. Dolayısıyla bütün bunları göz önüne aldığımızda belki bir seçim öncesi ittifak düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir. Bu da yetkili kurullarımızın çalışması, gerekli değerlendirmeleri yapması gereken bir iştir. Nasıl bir adım atılabileceği bilahare düşünülebilir. Bunlar da bu ülkenin evlatlarının birbirleriyle neler yapabildiğini göstermesi açısından çok çok önemlidir. Çift hane enflasyon... Faizlerin arttırılması için baskı var. Piyasalarda kur kaynaklı stres var sanki... Nasıl bir oyun bu, nasıl bozulacak? Benim tezimi biliyorsunuz: Enflasyon faizle doğru orantılıdır. Ama ne yazık ki biz bunu ilgili arkadaşlara anlatamıyoruz. Hepsi ‘Ben bankayım, daha yüksek kâr nasıl elde edeceğim ona bakarım’ diyor. Faizi yükseltiyor, ama öbür tarafta enflasyon milleti inim inim inletiyor. Belki önümüzdeki hafta sayın başbakan, ilgili bakanlar, bazı devlet bankaları bir araya gelmek suretiyle bu konuyu müzakere edeceğiz, faiz lobisinin üzerine gitmekte kararlıyız. "BİZ BATILILARA "ILIMLI HRİSTİYANLIK" DEDİK Mİ?" Putin ile görüşmenizden sonra siyasi çözüm konusunda açıklamanız olmuştu. Acaba PYD-YPG’nin masaya davet edilmeyeceği konusunda güvence aldınız mı? Türkiye olarak biz, terör örgütlerinin olduğu masada kesinlikle olmayız. Bu, Cenevre için de geçerli Astana için de... İki kere iki dört. Siyasetin namusu vardır, biz siyasetin namusundan taviz veremeyiz. Ben bu hususu Sayın Putin’e de söyledim. Ayın 22’sinde liderler düzeyinde yapacağımız toplantıda nereye varılabileceğini çok daha açık ve net biçimde göreceğiz. Tabii Trump ile Vietnam’da yaptıkları açıklamada böyle bir çağrıyı görmüyorum. ‘Siyasi çıkış yolu’ ifade olarak doğru da, peki yedi senedir bu işin siyasi çıkış yolu yok muydu? Var idiyse niye bu yola başvurulmadı da yüz binlerce insan öldürüldü? Putin’le Karabağ sorununu konuştuğunuzu söylediniz. Bu hususta Rusya acaba Astana süreci tarzında bir adım atar mı? Kendisi olumlu bakıyor ama, gördüğüm kadarıyla çok umutlu değil. Tarafların tutumu nedeniyle ümitsiz, onu gördüm. Ermeniler işgal ettikleri yerleri boşaltmıyor. Buralar boşaltılmış olsa, o zaman tabii buraların gerçek sahipleri gelip topraklarına yerleşebilirler. S-400’ler konusunda gelişme var mı? Görüşmeler sürüyor. Avanslar meselesi var, kredi meselesi var. Ödemelerdeki faiz noktasında mutabakat sağladık. Hatta bakanlar olarak da mutabık kalındı, teyit ettik. Akkuyu ve Türk akımı da iş birliğimizin önemli konuları arasında yer alıyor. Türk akımında Rusya’nın çok çok hızlı bir şekilde giderek 448 km’yi tamamlamış olması manidardır. Suudi Arabistan içindeki güç kavgaları, ‘ılımlı İslam’ açıklamasının yankıları sürüyor... İslam, İslam’dır. Batılı liderlerle görüşmelerimde de, ABD’de STK’larda yaptığım konuşmalarda da defalarca söyledim: Biz Ilımlı Hristiyanlık gibi ifadeler kullanıyor muyuz? Kullanmıyoruz. İslam için de bu tarz ifadeler kullanılması; dinimizin şiddetle özdeşleştirilmeye kalkışılması yanlıştır. İslam’ın ilkeleri bellidir; İslam, İslam’dır. 10 Kasım itibarıyla başlayan gündem var. Belki de partiniz gençlik kolları çağrısıyla da... Partinizin Atatürk başlığında yeni bir hassasiyeti mi var? Gençlerin dediğiniz türden bir şey yapması genel merkez gençlik kolları kaynaklı bir şey değil. Gençlerimizin kendilerinin serbest hareket etmesi suretiyle attıkları adım. Benim konuşmam zaten onlarla bağlantılı bir konu değil.. Ben konuşmamda, bu ülkede tabuların oluşturulmaması gerektiğini vurguladım. Atatürk’ü sevmek başka bir şeydir, Atatürkçülük yapmak başka bir şeydir. Neymiş, efendim ben Atatürk ifadesini kullanmıyormuşum! Ya, yok öyle bir şey. Bu matematik bir olay değil ki. Atatürk’ün imzasına bakarsınız, bazı yerlerde K. Atatürk diye imzası vardır, bazı yerlerde Gazi Mustafa Kemal diye imzası vardır. Ben şimdi Gazi Mustafa Kemal de diyorum, Atatürk de diyorum. Ama adamın derdi bağcı ile olduğu için, ne deseniz kusur buluyor. Sıkıntı burada... MEHMETÇİK ERDOĞAN'I MİLLÎ TÜRFEKLE KARŞILADI Önceki gün Katar’daki Kara Unsur Komutanlığını ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmetçik tarafından yerli üretim millî piyade tüfeği MPT-76 ile karşılandı. Tüfeklerin, birliği 10 gün önce ziyaret eden Millî Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin talimatı üzerine gönderildiği öğrenildi. 600 metreye kadar etkili bir menzile sahip tüfeklerden 2 bin kadarı komandolar tarafından kullanılıyor. Katar’daki birliğin üniformaları da farklı. Araziye uygun renk tonlarıyla dikkat çeken kamuflaj, sıcak iklim şartlarına karşı da Mehmetçiği koruyor. Özel kumaştan yapılan üniformaların daha az terlettiği belirtilirken, askerlerin kullandığı botlar da arazi ve iklim şartlarına uygun şekilde üretilmiş. İHA

Editör: TE Bilisim