Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransız mevkidaşı Macron'la Suriye'deki gelişmeleri konuştuklarını belirterek, "Düşüncelerimiz örtüşüyor. Bunlarla birlikte Soçi ve Astana süreçlerine bakışında farklılıklar vardı. Sonrasında yaptığımız ikili görüşmelerde o düşüncelerin yumuşadığını gördük" dedi. Fransa dönüşü uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını cevaplandıran Erdoğan, önümüzdeki aylarda Afrika'ya ziyaretlerini arttıracağını belirterek özetle şunları anlattı: Fransa'da yaşayan Türk ve Müslüman toplumunun sorunlarını değerlendirme imkânı bulduk. Özellikle de üzerinde durduğumuz konu buradaki camilerimiz. 250 kadar camimiz var. Sürekli olarak imamları azaltma yoluna gidiyorlar. Bu da, Türkiye ya da dışardan değil, Fransa'da yetişmiş din görevlisi istihdamını arzu etmelerinden kaynaklanıyor. Ben de kendileri ile yaptığım görüşmede Strasbourg İlahiyatı devreye almanın bu hususta yararlı olacağını belirtim.

 Paris’teki basın toplantısında biliyorsunuz bir gazeteci kalktı bana, malum Gezi olaylarının kahramanı Osman Kavala’yı sordu. Demek ki Fransa’da Kavala’nın avukatları varmış! Gezi olaylarının arkasındaki bütün o işlerin kahramanıdır; Türkiye'nin Soros'udur bu adam. O işlerin perde arkasındaki isimdir o. Bu tür insanların hangi çevrelerde nasıl sahiplenildiğini görmek de manidar.
 - Obama dönemimde ilişkiler kötüleşince Trump'ın seçilmesi ile hepimizde yeni bir başlangıç ve umutlu bir dönem düşüncesi hakim olmuştu. Özellikle YPG ve FETÖ konusunda bir hayal kırıklığı yaşıyor musunuz? Türkiye-ABD ilişkileri indiği seviyeden normal bir seviyeye çıkar mı? Bu olayın birçok başlığı var. Olay sadece YPG olayı değil. Mesela yargı sistemlerinde yaşananlar var. Bunların en önemlisi FETÖ meselesi. ABD terörle mücadelede kendine göre bir tanım yapmıştır. "Sen teröristsin" kime diyorsa, onu peşinen terörist sayıyor. Pakistan'ın terörle ne alakası var? Afganistan’da bununla ilgili bedel ödeyen ülkelerden birisidir. ABD bunlara terörist yaftasını yapıştırıyor diye biz bunlara terörist diyebilir miyiz? Bir başka başlık, Rıza Sarraf, arkasından Hakan Atilla meselesi, Halk Bankası meselesi. Bu konu ile ilgili yargı süreci kumpas üstüne kumpaslarla dolu. Zanlı olan birisi kalkıp "Bana FBI 50 bin dolar verdi" diyorsa bir defa sizin adalet sisteminiz çöktü demektir. Bunlara yönelik yapılan bir şey var mı? Hayır yok. Şimdi nisan beklenecek. Tüm bu konular, Türkiye ve ABD arasında hukuki sistemde ikili ilişkileri ciddi manada yaralamıştır. Ciddi manada burada aramızdaki süreçte darbe yemiştir.  - İsrail'e tehdit oluşturacak ülkeler zayıflatılıyor yorumları var. Şimdi İran'da olaylar var şöyle yorumlar geliyor "Suriye, Irak ve İran'dan sonra hedef Türkiye olabilir mi?". Sizde PKK'nın Suriye'ye yerleştiğini söylemiştiniz. Böyle bir risk görüyor musunuz? - Yorumlara, varsayımlara değil, biz kendi hedefimizin ne olduğuna odaklanmalıyız. Kendinizi zayıf görüyorsanız zaten bittiniz demektir. Ben Türkiye’yi asla zayıf olarak görmüyorum. Biz vurduk mu oturturuz. Ne PKK bir şey yapabilir, ne YPG! Hadi, güçleri yetiyorsa, terör koridoru meselesinde yürüsünler. Bizim bu noktalarda evvel Allah biz inanıyoruz, inandığımız için de üstünüz. Nasıl biz şu anda 2 bin km kare arazi üzerinde nasıl huzur sükûn getirdiysek, o terör koridoru olarak düşündükleri yeri de onlara mezar ederiz. Bu konuda kararlıyız, bunu herkes bilecek. Bizim medyamızın da bunun bilincinde olması lazım. Konuya ABD değil Türk'ün bakışı ile bakın. ABD lafa gelince, "Biz terör örgütünün karşısındayız" diyor. Ondan sonra da DEAŞ'a karşı yine bir terör örgütü olan YPG'yi yanına alarak mücadele ediyor. Medyadan bazıları da tutmuş, “Ne yapsın ABD, tabii ki onlarla yürütecek bu işi” diyebiliyor. Millî ve yerli olmak, yanlışa düşmemek açısından da önemli. "KILIÇDAROĞLU, BİLEREK YOLSUZLUKLARI SAVUNDU"  - Beşiktaş Belediyesi ile ilgili iş adamlarından çok sayıda şikâyetler geliyor. Bazı şikâyetlerin size geldiği söyleniyor. Kılıçdaroğlu'na da ulaşmıştır elbet ki. Yolsuzluk var ve Kılıçdaroğlu neden bu konuyla ilgili tedbir almadı sizce? Kılıçdaroğlu'nun en büyük marifeti yolsuzlukları savunmaktır. Nitekim Ataşehir’i nasıl savunduğunu gördük şimdi de Beşiktaş’ı savunuyor. Şu anda gerek Beşiktaş gerek Ataşehir'le alakalı kendi kızı da olmak üzere bunların hepsini belgeleri ile birlikte arkadaşlarımız açıkladılar. Beşiktaş'taki olaya yaklaşım tarzının hiç affedilir bir yanı yok bunların çok daha açık bir biçimde ortaya çıktığını göreceğiz. Bunların daha devamı var. - S-400'lerden sonra ABD ciddi tepki gösterdi. Hatta 'Türkiye'ye yaptırım uygulayalım' denildi. Şimdi Eurosam ile bir anlaşmaya gidiliyor bu eleştirilerin azalmasını bekliyor musunuz? Konu ile ilgili NATO Genel Sekreteri Stoltenberg "Buralara müdahale etme gibi bir şey söz konusu olamaz" demişti. Niye bu açıklamayı yaptı. Çünkü Yunanistan S-300 almış. ABD'nin Yunanistan'a karşı sesini duydunuz mu? Bizim şu an Fransa ve İtalya ile birlikte Eurosam'da attığımız adım aslında bir çeşitlendirmedir. Hem o olsun hem o olsun. - Cenk Tosun'un Everton'a transferi gerçekleşti. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Bu transfer cari açığın kapanmasına katkı sağlar" dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendir siniz? Ekonomi Bakanımız, Başbakan Yardımcımız böyle dediyse onun üstüne bir şey söylenmez. Hayırlı olsun. Az para değil. 27 milyon Euro. Hayırlı uğurlu olsun., "ABD'YE KARŞI DAVA AÇARIZ"  - Hakan Atilla davası 9 ayda tamamlandı. Fetullah Gülen hakkında neredeyse 4 yıl geçmesine rağmen tek bir adım atılmamış olmamasına ne diyorsunuz? Bu şunu gösteriyor. Pensilvanya'nın arkasında ABD var. Hakan Atilla davasıyla ilgili olarak da, gerekirse biz ABD'ye karşı dava açarız; zira şu anda Halk Bankası'nın dava açma yetkisi var. Bu bankamızın uluslararası düzeyde ismi kirletiliyor. - Genelde Avrupa cephesinde 2018'de bir yumuşama sinyalleri geliyor. İlişkilerde Fransa ile yapılan bu Fransa-İtalya Savunma Anlaşması bir motivasyon olabilir mi? Temennim odur ki olsun. Biz ilişkilerin süratle toparlanmasından yanayız. Çünkü siyasette düşmanlığı kalıcı kılmak ülke halklarına hiçbir zaman kazandırmaz, herhangi bir fayda da getirmez.  - Macron, Türkiye'nin AB sürecinin yeniden yorumlanmasından bahsetti. Biz buradan Türkiye olarak ne anladık. Onun demek istediği şey neydi sizce? Ben onun tam ne demek istediğini anlamak istemedim. Onların bizi anlamasına odaklanmayı tercih ettim. Temenni ederim ki bizi anlamışlardır. İHA
Editör: TE Bilisim