Yine sosyal medya ve yine gündeme getirdiği bir konu ile karşı karşıyayız... Medya gerçekten bu tip konuların açığa çıkması ve farkındalık yaratılması açısından önemli bir yere sahip. Olaya gelecek olursak Nişantaşı McDonalds’ta bir çocuğun üzerine kaynar su atılması… Yazarken bile ne kadar itici ve acımasızca duruyor. Yazarken bile zorlandığımız şeyleri bazı insanların eyleme geçirmesine artık şaşırmıyoruz. Kızıyoruz, sinirleniyoruz ama şaşırmıyoruz. Haberde yer verilen ve dikkat çeken kısım çocuğun bir çocuk olması değil ‘Suriyeli’ olması… 6 yaşında, ne olduğunun kendisinin bile farkına varmamış bir çocuğa kendi koyduğumuz sınırlarla sesleniyoruz. McDonald’s çalışanının içeriye giren çocuğa kaynamış su atması konusundaki savunması ise içeride bulunan insanları rahatsız etmesi şeklinde verildi. 6 yaşında bir çocuğun rahatsızlık vermesi nasıl mümkün olabiliyor? Diyelim ki verdi, bizlerde rahatsız olduk. Bir çocuğu ikna etme şekli bu mudur? Çocuklarla diyalog, insan ilişkileri, çocuk psikolojisi nereye gitti bu konular? Böcek savuşturur gibi bir çocuğun kalbini kırarak onu dışarı atmak kimin neyin kitabına sığıyor? Herkesin işi zor, herkesin koşulları ağır… Anlıyoruz sabırların tükendiği bir düzende yaşıyoruz ama ne olursa olsun bir çocuğu bu şekilde kırmak kimsenin aklının ve kalbinin alabileceği bir durum değil… Onların dediği gibi söyleyelim ‘Suriyeli’ bir çocuk. Böyle söyleyince çok daha fazla dikkatli olmamız gerekiyor. Suriyeli bir çocuk demek, savaştan kaçmış bir çocuk demek. Onun orada gördüğü şeyleri şu an hayal bile edemeyen bir insan evladı o çocuğu, üstüne kaynar su dökerek kovalıyor ve aşağılıyor. Hayır, bunun öyle ya da böyle hiçbir açıklaması olamaz, hiçbir savunması olamaz. Kraldan çok kralcılar dediğimiz kesim işte böyle hareket ediyor. Patronunun uyarısını aldığı için istediği her şeyi ‘patronunun yararına’ yapmaya çalışıyor. Müşterileri rahatsız ediyordu savunması yaparken bile sözlerini hemen örtmesi gerekiyor. Dediği anda utanması gerekiyor. Ama ne oluyor ‘yaptım bitti gitti’ oluyor. İşte bu düzenin değiştirilmesi gerekiyor. Savaştan kaçıp, bütün hayatlarını geri de bırakmış insanlara karşı yeterince acımasız ama en azından çocuklara karşı biraz daha vicdanımızı ön plana çıkararak hareket edebiliriz…