Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, hasat zamanı çıkarılan ithalat kararnamelerine isyan etti. Üretimi ve çiftçiyi mağdur eden ithalat kararnamelerinin çıkarılmasının üretimi durdurduğunu söyledi. Bayraktar, buğdayda gümrük vergisini indiren kararnamenin hasat zamanı ürünün fiyatını düşürdüğünü belirterek, ‘’ Meydanlara bir çıkmaya başlarsak arkası gelir. Kimse bizi durduramaz’’ dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği ( TZOB ) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ‘’2015 ve 2016 yılında bununla ilgili bir kararname çıkmadı. Şimdi bir kararname çıktı. Tabi biz ithalat yapılmamasını talep ediyoruz. Bir de yapılan yanlış şu, hasat devam ederken kararname çıkartılmaz. Bu bir algı oluşturuyor. Ucuz ve ithal bir mal gelecek, tüccar çiftçiden mal almıyor, sanayici de tüccardan mal almıyor. O zaman piyasa işte buğday da olduğu gibi kilitleniyor. Şimdi yine mısır hasadı başlıyor, ithalat kararnamesi açıklanıyor. İnşallah bu mısır hasadını etkilemez. Piyasanın olumsuz etkilenmemesi açısından bu gerekiyor. Enflasyonla mücadele edeceğiz diyorlar, enflasyonumuzu aşağı düşüreceğiz diyorlar. Bakın, Tarım Bakanı bir açıklama yaptı, gıdanın enflasyon oranının yüzde 3’ü bulmadığını söyledi. Biz de hesapladık yüzde 3 ediyor. Başka bir tarafta yüzde 8 varken neden gıdaya müdahale ediliyor. Neden diğer sektörlerin üzerine gidilmiyor? O sektörlerden çekiniyorlar da, tarım sektöründe çalışan çiftçilerden mi çekinmiyorlar? Günah keçisi biz değiliz. Enflasyonu etkileyen diğer sektörlerin üzerine gidilsin. Çiftçimiz ve sektörümüz mağdur ediliyor’’ dedi. BU ÜLKEYİ DOYURAN İNSANLARIN KIYMETİ BİLİNMEK ZORUNDA Tarım sektörünün ve çiftçilerin mağdur edildiğine değinen Bayraktar, ‘’Biz çiftçilerimizi tarımda zor tutuyoruz. Gençler gidiyor, sadece yaşlılar kaldı. Biz bayan çiftçilerimizle üretim yapmaya çalışıyoruz. Bu sektör bir reel sektördür. Sanayi gibi üretim yapan bir reel sektördür, kimse bunun farkında değil. Bu ülkede reel sektör olarak kabul edilen bir sanayiciye verilen kıymet bir reel sektör olan tarıma ve çiftçilerimize verilmiyor. Bu ülkeyi doyuranlar maalesef kıymet görmüyorlar. Tekrar meydanlara çıkarız. Bu ülkede, bu ülkeyi doyuran insanların kıymeti bilinmek zorunda. Yoksa bu ülkenin gıda güvencesi tehdit altındadır. İthalat ile bu ülkeyi doyurmak mümkün değildir. Bir taraftan 80 milyonluk nüfusu doyuracaksınız, bir taraftan 40 milyon turisti doyuracaksınız bunu nasıl yapacaksınız. Bu ülkeye gelen 5 milyon mülteci var bir de onları doyuracaksınız. Bunları bu ülkenin çiftçisi yapıyor. Bu ülkenin topraklarının yüzde 70’ine buğday ekiliyor. Bu kadar önemli bir ürün. Bu ürünü mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. Bu ülkede üretim yapan insanların yüzde 70’ini mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. Böyle kararnameleri çıkarıyorlar, insanları mağdur ediyorlar, tepki verince neden tepki veriyorsunuz oluyor. Meydanlara çıkarız herkesi uyarıyorum. Meydanlara bir çıkmaya başlarsak arkası gelir. Kimse bizi durduramaz. Herkes aklını başına alsın’’ ifadelerini kullandı. HASAT ZAMANI KARARNAME YAYINLANMASI YANLIŞ Bu hafta içinde Tarım bakanlığı ile görüşmelere başlayacaklarını belirten Bayraktar, ‘’Bu hafta Tarım bakanımızla görüşmemiz olacak. Bu isteklerimizi kendisine anlatacağız geniş kapsamlı bir rapor sunacağız. Büyükşehirler yaşanamaz hale geldi, güvenlik sorunu var. Biz ithalat yapılmasa da olur diyoruz. Öyle bir algı oluşuyor ki, mal hemen ülkeye girecekmiş gibi bir algı oluşuyor. Bu algıyı oluşturmamak adına hasat zamanlarında böyle bir kararname yayınlanması fevkalade yanlış. Üreticiye darbe vuran bir kararname bu. İthal mal girerse fiyatları olumsuz yönde etkiliyor zaten. Mal girmediği halde, siz böyle bir kararname çıkartırsanız, gümrükleri düşürüyorum derseniz, algı her an dışarıdan ucuz mal gelecek şeklinde olur. Bu algı yetiyor zaten. O zaman tüccar diyor ki, ucuz mal gelecek diyor piyasaya girmiyor, sanayici de tüccardan mal almıyor. Dolayısıyla piyasa kilitleniyor. Olan üreticiye ve çiftçiye oluyor. Şimdi bu fiyatları uygulanırsa, üretimden kaçılacak. Türkiye’nin her sene 20-22 milyon ton buğday üretmesi gerekiyor. Kimden üreteceğiz, kimden alacağız bu buğdayı. Rusya’nın, Ukrayna’nın kapısına gideceğiz buğday alacağız. Örneğin et fiyatları, dünya fiyatlarını bir anda biz düşürüyoruz. Kendi üreticisini beslemeyen hükümetler, başka ülkelerin çiftçisini besler onları finanse eder. Üretimi arttırmanın yolu belli. Üreticiyi desteklersiniz, üretimi arttırırsınız’’ yorumunu yaptı. Tüketim malları üzerinde bulunan ibarelerin kaldırılması ile ilgili kararla ilgili, ‘’Tüketiciyi yanıltıcı ibarelerden uzak durmak lazım. Organik bal diyor, saf bal değil o yüzden yanıltıcı olabiliyor. Biz de bu konuyu araştıracağız’’ şeklinde konuştu. DOLU, AYÇİÇEĞİ TARLALARINDA HASARA NEDEN OLDU Yaşanan doğal afetler nedeniyle zarar gören mahsul istatistiklerine değinen Bayraktar, ‘’Bir diğer sorunumuz ise sık sık yaşadığımız doğal afetlerdir. Sezonun başından beri kuraklık, sel, dolu, fırtına, hortum gibi doğal afetler bir türlü çiftçimizin peşini bırakmadı. Son aylarda Haziran ve Temmuz’da yaşanan sel ve dolu çiftçimizin ürününe büyük zarar verdi. Hasadın devam ettiği Temmuz’da aşırı yağış zararı artırdı. Temmuz ayında, Bursa Karacabey ve Mustafakemalpaşa, Çanakkale Bayramiç, Manisa Selendi’de yaşanan afetler nedeniyle başta salçalık domates olmak üzere, biber, salatalık, mısır, kavun, karpuz, tütün, elma, armut, nektarin ve şeftali ürünlerinde büyük zarar oluştu. Edirne'de Bulgaristan sınırındaki Kapıkule Sınır Kapısı ve çevresinde etkili olan kısa süreli şiddetli rüzgar, sağanak yağış ve yaklaşık 10 dakika süren ceviz büyüklüğündeki dolu, Kapıkule Sınır Kapısı ve çevresindeki köylerde ayçiçeği tarlalarında hasara neden oldu. Yaşanan dolu ve aşırı yağış Çanakkale ilinde en fazla Lapseki İlçesinde de dolu yağışı tarım alanlarında özellikle meyve bahçelerinde, özellikle şeftali ağaçlarında büyük zararlara, meyve dökümlerine yol açtı. Diğer bir afet ise İzmir İli Bayındır İlçesinde 3 gün süren orman yangınıdır. Bayındır’da başlayan yangın, Turgutlu ve Ödemiş ilçelerine sıçradı. Odalarımızdan alınan bilgilere göre, yanan 500 hektarlık orman alanının yüzde 50’si orman ağaçlarından oluştu. Yanan alanın yüzde 30’u zeytin, yüzde 20’si ise kiraz, incir ağaçları ve bağ alanı. Yangında ayrıca, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar da telef oldu’’ dedi. SİGORTA ÖDEMELERİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ Afetlerden zarar gören çiftçilerin sigorta ödemeleri konusunda takipçisi olduklarının altını çizen Bayraktar, ‘’Bursa İnegöl’de de şiddetli rüzgar, bahçelere önemli hasar verdi. En son Çanakkale’nin Ezine ilçesinde görülen 20 dakikalık dolu yağışı nedeniyle, mısır, karpuz, kavun ekili alanlar zarar görürken, zeytin, şeftali, elma ve erik ağaçlarında dal kırılmaları ve meyvelerde büyük hasar oldu. Hasar tespit çalışmaların tamamlanmasının ardından afetlerin ekonomik boyutunu daha net olarak göreceğiz. Afetlerden zarar gören üreticilerimizin mağduriyeti giderilmelidir. 2016 yılında yapılan borç ertelemesi 2017 yılı için henüz çıkarılmamıştır. 2017 yılında yaşanan afetlerden zarar gören çiftçilerimizin her türlü vergi ve SGK prim borcu da en az bir yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmelidir. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kaydına bakılmadan tüm çiftçilerimizin kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçları faizsiz olarak ertelenmeli ve uzun vadeye yayılmalıdır. Özel bankaların da bu kapsama alınması sağlanmalıdır. Üreticilerimize faizsiz yeni uzun vadeli kredi imkanları sunulmalıdır. Ayrıca acilen, üretimde kullanılan araç, gereç, tohum, fide gibi girdilerin temini için gerekli nakdi destek verilmelidir. Doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin tarımsal kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi ve uzun vadeye yayılması için Tarım Bakanlığına başvurduk. Süreci takip ediyoruz. Afetlerden zarar gören bütün çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz’’ şeklinde konuştu. TMO FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMADI Buğday üretiminde yaşanan sıkıntıları değerlendiren Bayraktar, ‘’Bu sene buğday üreticimiz artan üretime rağmen mağdur olmuştur. Çiftçimiz üst üste darbeler yemiştir. Hasat zamanı çıkarılan gümrük vergilerini düşüren yanlış kararname, hatalar zincirin ilk halkası olmuştur. Bu kararname, buğday fiyatlarını düşürmüştür. 27 Haziran 2017’de yayınlanan kararnameden önce buğdayda tonu ekmeklikte 1000-1150 lira olan fiyat, bazı bölgelerimizde ekmeklikte 800, makarnalıkta 900 liraya kadar gerilemiştir. Hatta Trakya bölgemizde 750 liraya kadar inmiştir. Fiyatlar inmeye başladığında acilen Toprak Mahsulleri Ofisi’nin ( TMO ) devreye girmesi ve fiyat istikrarını sağlaması gerekiyordu. TMO devreye girmedi. 12 Temmuz 2017’ye kadar bekledi, müdahale fiyatını açıklamadı. Ofisin müdahale alım fiyatını açıklamada gecikmesi ve ton başına ekmeklikte 940 lira gibi üreticinin talebini karşılamaktan uzak bir fiyat vermesi hatalar zincirinin ikinci halkası olmuştur. TMO, geçen yıl 910 lira olan fiyatı yüzde 3,3 artışla 940 liraya çıkarmış, makarnalıkta 1000 lira olan fiyatı da değiştirmemiştir. Bütün bunların üzerine İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun Kayseri, Kırşehir, Çorum, Kars, Yozgat, Ağrı, Ardahan, Çankırı, Erzurum gibi bazı illerinde yüzde 10’dan, yüzde 80’lere varan oranlarda verim kaybına neden olan kuraklık da üreticimize ayrıca darbe vurmuştur. Buğdayda halen üretici fiyatı vasfına göre 830 liraya kadar düşmüş durumdadır. Bu ortamda yapılması gereken, hasatta çıkardığı yanlış kararnameyle buğdayda fiyatların düşmesine neden olan hükümetimiz, kilogramda 5 kuruş olarak uygulanan primi artırarak hatasını telafi etmeli, üreticinin zararını gidermelidir. TMO da hızlı bir şekilde alım yapmalıdır. Çiftçimizi mağdur etmemelidir’’ ifadelerini kullandı. ET FİYATLARINI DÜŞÜRMENİN YOLU İTHALAT DEĞİL Kararnamenin çıkış tarihinin, et fiyatlarını da etkileyeceğine değinen Genel Başkan Bayraktar, ‘’Cumartesi günü Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, sıfır gümrükle, TMO’ya 750 bin ton buğday ve mahlut, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır, 100 bin ton pirinç, Et ve Süt Kurumu'na, 500 bin canlı büyükbaş hayvan, 475 bin canlı küçükbaş hayvan, 75 bin ton lop et, 20 bin ton da karkas et ithalatı için yetki verilmiştir. TMO, bu yetkiyi, buğday, mahlut, arpada 31 Mayıs 2018, mısırda 31 Temmuz 2018, pirinçte 31 Ağustos 2018, ESK ise, karkas ette 31 Aralık 2017, lop et ve canlı büyükbaş, küçükbaş hayvan ithalatında 31 Aralık 2018 tarihine kadar bu yetkilerini kullanabilecekler. Et ve Süt Kurumu’na, 2017 yılı sonuna kadar da, 20 bin ton karkas et ithalatı için yetki verilmiştir. Öncelikle hasadın devam ettiği, üreticinin fiyattan aşırı derecede mağduriyet yaşadığı, üretimin de geçen yılın 1,2 milyon ton üzerinde çıkacağının tahmin edildiği bu ortamda, böyle bir kararname çıkarılması, ithalat yapılmasa bile piyasayı yine psikolojik olarak etkileyecek ve fiyatları daha da düşürecektir. Kararnamenin zamanlaması da yanlıştır. TMO’ya 2015 ve 2016 yıllarında böyle bir buğday ithalatı yetkisi verilmemiştir. Ofis, 2012 yılında 1 milyon tonluk yetki almış ancak ihtiyaç görülmediği için kullanmamıştır. 2014 yılında verilen buğday ithalatı yetkisinin tarihi de 19 Nisan 2014’tür ve kararname hasattan yaklaşık bir ay önce çıkarılmıştır. TMO, 2014 yılında verilen 4,2 milyon tonluk ithalat yetkisinin yarısı kullanılmıştır. Kararın üretici mağduriyetine yol açmamasını talep ediyoruz. Sıcakların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle Çukurova’da mısır hasadı başlamıştır. Üreticilerimize bol ve bereketli bir hasat diliyorum. Yine bu ortamda TMO’ya 700 bin ton mısır ithalat yetkisi tanınmıştır. Buğdayda yaşananlar mısırda yaşanmasın. TMO, hızlı hareket etsin. Çiftçimizi mağdur etmeyecek bir müdahale alım fiyatını bir an önce açıklasın. Karadeniz için çok önemli bir ürünümüz olan fındıkta önümüzdeki günlerde hasada başlanacak. Fındık ülkemize 2 milyar dolardan fazla döviz sağlamaktadır. TMO, Nisan ayında başladığı alımlara yeni sezonda da etkin olarak devam etmeli, fındık üreticisini mağdur etmemelidir. ESK’ya verilen yetkiyi de doğru bulmuyoruz. 2010-2016 yılları arasında ithalata 5 milyar dolardan fazla döviz ödediğimiz unutulmuş gibi görünüyor. 2008 yılında yaşanan süt krizinin ardından süt hayvanlarının kesime gitmesiyle oluşan et açığı, 2010 yılında başlayan canlı hayvan ve et ithalatıyla çözülememiştir. Üzücü bir şekilde yine aynı noktaya doğru gidilmektedir. Dünyanın hiçbir ülkesi ithalatla hayvancılıkta büyüme göstermemiştir. Etteki sorunun, düşük süt fiyatlarından, besilik ve yem maliyetlerinden kaynakladığı bilinmektedir. Bu sorunlar çözülmeden, çiğ süt fiyatları makul seviyelere getirilmeden, besilik ve yem maliyetleri düşürülmeden ithalat önlenemez. Et fiyatlarını düşürmenin yolu ithalat değil, daha fazla destek vererek üretimi artırmaktan, buna yönelik politikalar izlemekten geçer’’ yorumunu yaptı. EN FAZLA FİYAT DÜŞÜŞÜ KARPUZDA Üretici market fiyatları değerlendirmesini de yapan Bayraktar, ‘’Son bir aylık süreçte üretici market fiyatlarını değerlendirdiğimizde, market fiyatlarında; Temmuz ayında, 6 üründe fiyat değişimi olmadığını, 14 üründe azalma, 16 üründe ise fiyat artışı meydana geldiğini görüyoruz. Havuç, pirinç, kuru kayısı, mısırözü yağı, maydanoz ve toz şeker fiyatında değişim görülmedi. Markette en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 38,75 ile karpuzda oldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 13,23 ile elma, yüzde 9,34 ile dana eti, yüzde 8,18 ile fındık, yüzde 7,89 ile marul, yüzde 6,10 ile yeşil mercimek, yüzde 5,47 ile kırmızı mercimek, yüzde 4,75 ile kuzu eti, yüzde 3,49 ile tavuk eti, yüzde 3,39 ile patates, yüzde 2,94 ile şeftali, yüzde 2,58 ile kuru üzüm, yüzde 2,24 ile Antep fıstığı, yüzde 1,54 ile kuru soğan izledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 28,43 ile sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki fiyat artışını yüzde 18,05 ile patlıcan, yüzde 17,69 ile domates, yüzde 14,78 ile yeşil fasulye, yüzde 13,09 ile yeşil soğan, yüzde 12,37 ile limon, yüzde 9,47 ile kabak, yüzde 8,57 ile salatalık, yüzde 8,10 ile yumurta, yüzde 7,26 ile kuru incir, yüzde 6,82 ile kuru fasulye, yüzde 4,57 ile nohut, yüzde 3,79 ile zeytinyağı, yüzde 1,92 ile çilek, yüzde 0,97 ile ayçiçeği yağı, yüzde 0,68 ile süt takip etti’’ ifadelerini kullandı. EN FAZLA FİYAT ARTIŞI KABAKTA Üretici fiyatlarında en yüksek artışın kabak fiyatlarında gerçekleştiğini söyleyen Bayraktar, ‘’Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 48,15 ile kabak, yüzde 46,79 ile patlıcan, yüzde 42,68 ile sivri biber, yüzde 41,61 ile yeşil fasulye, yüzde 19,51 ile salatalık, yüzde 14,20 ile maydanoz, yüzde 13,79 ile kuru soğan, yüzde 12,25 ile limon, yüzde 11,11 ile patates, yüzde 9,52 ile domates, yüzde 8,59 ile yeşil soğan, yüzde 5,77 ile çilek, yüzde 4,33 ile kırmızı mercimek, yüzde 3,37 ile marul, yüzde 3,17 ile zeytinyağı takip etti. Son bir aylık dönemde üretici ve marketlerde fiyatı en fazla düşen ürün karpuz olurken, Fiyat artışı en fazla marketlerde sivri biber, üreticide ise kabakta görüldü’’ dedi. FİYATLARDA ARTIŞ YAŞANDI Karpuz fiyatlarının üreticide en düşük seviyeye ulaştığına değinen Bayraktar, ‘’Üreticide fiyatı artan ürünlere baktığımızda, kabak, patlıcan, sivri biber, yeşil fasulye, salatalık, domateste seraların bitmesi, tarla ürünlerinin de piyasaya yeni yeni arz edilemeye başlamasıyla birlikte ara bir dönem yaşanması etkili olduğunu görüyoruz. Kuru soğan ve patateste de ara bir dönem yaşandı. Hatay’da hasadın sonuna gelinmesi, arzın erkenci çeşitlerden sağlanmasıyla birlikte fiyatlarda artış yaşandı. Zeytinyağında ise artan taleple birlikte bir miktar fiyat artışı oldu. Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün karpuz oldu. Mevsim itibarıyla karpuzda hasat edilen ürün miktarındaki artışın yanı sıra artan sıcaklıklarla birlikte yaşanan kalite kaybına bağlı olarak fiyatlar düşüş meydana geldi.  Havuçta talepteki daralmayla birlikte fiyatlar düşerken, şeftalide hasat edilen ürün miktarındaki artış yüzünden fiyatlarda gerileme görüldü’’ şeklinde konuştu. (Rozita Merve Hamidi)                

Editör: TE Bilisim