CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM çatısı altında partililerine seslendi. Kılıçdaroğlu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi doktorların gözaltına alınmasını eleştirirken “Siz doktorun düşüncesini açıklamasına tahammül edemiyorsunuz, baskı kuruyorsunuz. Doğru değil, Türkiye’nin itibarını zedeliyor bunlar” ifadelerini kullanarak TTB’nin 'savaş bir halk sağlığı sorunudur' isimli bildirisini okudu. “OPERASYONA GÖLGE DÜŞÜRÜYORSUNUZ” Türk Tabipleri Birliği’nin bildirisini okuyan Kemal Kılıçdaroğlu, bildiriye dair şu ifadeleri kullandı: “ ‘Yaşatmaya and içmiş bir mesleğin mensubu olarak…’ Hastalanırız gideriz, bir de yemin ederler. Dünyanın her tarafında doktorlar aynı yemini ederler. Hastanın kimliğine, siyasi görüşüne bakmaz. Hasta ise tedavi eder. ‘Yaşamı savunmanın barış iklimine sahip olmanın birinci görevimiz olduğunu aklımızdan çıkartmıyoruz’ Evet ben de savunuyorum, siz de savunuyorsunuz. Aklı başında hangi insan hayatı, güzelliği savunmaz? Savaş ile baş etmenin yolu adil eşitlikçi barışçıl yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır. Demokrasi olsun deniyor, huzur içinde yaşayalım deniyor. Daha ne olsun? Savaşa hayır barış hemen şimdi desinler. Vay sen misin bunu diyen. Sabahın köründe tutuklayın gözaltına alın. Bu tür davranışlar sizin yaptığınız ve toplumun desteklediği Afrin operasyonuna gölge düşürür. Asker bile dağda terör örgütü mensubunu yaralı yakaladığında ekmek veriyor su veriyor, hastaneye götürüyor. Bu ordunun saygınlığı açısından çok önemlidir. İnsan sağlığına değer verdiği için çok ama çok önemlidir. Siz doktorun düşüncesini açıklamasına tahammül edemiyorsunuz, baskı kuruyorsunuz. Doğru değil, Türkiye’nin itibarını zedeliyor bunlar.” “AFRİN’E DESTEĞİMİZ TAM” Afrin operasyonuna desteklerinin tam olduğunu belirten Kılıçdaroğlu,  “Ama bunun ÖSO ile paralel adlandırılması büyük rahatsızlık yaratıyor. Giden ordumuz, şehit olan askerimiz efendim bunu neredeyse ÖSO’nun kahramanlığına bağlayacağız. Ya bizim ordumuz, ya bizim şehitlerimiz. Neredeyse onlar ikinci sınıf. Ordunun haysiyetini ve onurunu korumak her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının en temel görevidir. Ayrıca Mehmetçik kanıyla oy devşirmeye çalışmak da büyük bir ahlaksızlıktır” dedi. 2012’DE ERDOĞAN’A GÖNDERİLEN MEKTUP 2012 yılında Erdoğan’a Suriye’nin durumu ile alakalı mektup gönderdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, mektupta yazılanlarla ilgili şunları söyledi: “Suriye karıştığı zaman o zaman henüz Rusya ve Amerika bölgede ana aktör olarak bulunmuyordu. Türkiye’de zaman zaman toplantılar yapılıyordu. İlerde felaketler açar diye 24 Ağustos 2012’de Erdoğan’a bir mektup gönderdim.  Bakın ne diyorum mektupta, ‘Sayın Başbakan Suriye’deki gelişmeler, ekonomiyi turizm ve taşımacılık alanları dahil olumsuz etki yapmaya devam etmektedir. Öte yandan Suriye’deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde iç savaş boyutlarının genişleyerek bölgesel itilafta dönüşmesi dışlanamayacak bir olasılıktır. CHP olarak, Suriye’nin bağımsızlığının korunmasından yanayız. Türkiye barıştan yana politika izleyerek öncelikle şiddete son verilmesini sağlamalıdır. Uluslararası toplumun çözüm gayretleri istenilen sonuçları vermemiştir. Mevcut koşulları ve CHP olarak önerileri de dikkate alarak, bu sefer hazırladığımız kapsamlı çözüm önerimizi ekte takdir ediyorum. Hükümetinizin bu öneriye sahip çıktığı takdirde uluslararası toplumun çabaları etkinlik kazanabilecektir. Saygılarımla Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan. 2012’ 2012’de bunları söylüyoruz. Ama onlar bizi eleştirdiler. Bölgeye MİT TIR’larıyla silah göndermeye devam ettiler.” “HERKES SİZİ ALDATTI” Kılıçdaroğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Tarih 1 Temmuz 2015. MGK’dan sonra gazetelerde bir haber. MGK’da görüşülen istihbarat raporlarına göre Kobani’ye gönderilen ağır silahlar PKK’nın eline geçti. Bizim uyarımızı dinlemediler. Oturdular sabah öğle akşam hep CHP’yi suçladılar. Siz şöylesiniz, siz böylesiniz diye suçladılar. Şimdi bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Dış politikada hamlenin üç adım ötesini görmezseniz devleti sağlıklı yönetmezsiniz. Siz üç adım ötesini bile görmediniz. Herkes sizi aldattı. Obama aldattı, PKK aldattı, IŞİD aldattı. Ya bir de beni dinle kardeşim, vallahi de billahi de ben seni aldatmıyorum.” “SALİH MÜSLİM’İ ANKARA’YA ÇAĞIRAN KİM?” Şimdi PYD’yi düşman ilan ediyorlar diyen Kılıçdaroğlu, “PKK’nın uzantısı diyorlar doğru. Peki PYD’yi meşrulaştıran kim? Salih Müslim’i Ankara’yı defalarca çağırıp, altına kırmızı halılar serip hoş geldiniz diyen kim? CHP mi? E sen terör örgütü kabul etmedin, liderini davet ettin. En iyi yerlerde ağırladın, sonra bir sabah kalktık, Esad nasıl düşman olduysa o da düşman oldu. Düne kadar beraberdiniz, biz sizi uyardık. Yapma dedik, eyleme dedik. Türkiye’nin başına iş açar dedik. Gittin, yine birileri seni kandırdı sen tuzağa düştün. Sana bir şey oldu mu? Hayır. Kime oldu? Bu ülkenin fakir fukara gariban çocuklarına oldu” açıklamalarında bulundu. “EĞER SÖZÜMÜZÜ DİNLESELERDİ…” Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin çıkarlarının her şeyin üstünde olduğunu belirterek, “Her şeyi göze alırız biz. Yeter ki çocuklarımıza güzel bir ülke bırakalım. Eğer sözümüzü dinleselerdi, PKK’yı değil Esad’ı değil Obama’yı değil Putin’i değil bizim sözümüzü dinleselerdi Türkiye bölgesinin en saygın ülkesi olacaktı. Ortadoğu bataklığının bir parçası olmayacaktı. Bütün bunlar olurken yine AK Parti ve kalemşörleri CHP’yi suçluyorlar. Sanıyorlar ki biz geri adım atacağız. Onların yüzlerce TV kanalı var, gazeteleri var. Ya kiminle gelirseniz gelin, feriştahınızla gelin bir milim geri adım atmayacağız. Kendi toprağından kaçan adamdan hesabını soracağız. Kahraman diye geziyor, ne kahramanlığı? Ekonomide ciddi sorunlar yaşıyoruz. 13 Ocak 2018; TBMM’nin önünde gencecik bir çocuk kendisini yaktı. Hem TV’lerde hem de gazetelerde haber bile olmadı, korktular iktidardan. Erdoğan’dan korktular. Ben dillendirdim, kıyamet koptu. En ağır eleştirileri aldım. Tabi gelsin eleştiriler. En azından o kişinin Meclis’in önünde kendisini yaktığını herkes duydu.” şeklinde konuştu. (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim