İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri beyaz önlükleriyle Anıtkabir’i ziyaret etti. Öğrencileriyle birlikte Atayı ziyarete giden Fakültenin Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feray Karaali Savrun, “Büyük Atatürk’ün kendini ve milletimizin sıhhatini emanet ettiğin Cumhuriyetimizin yılmaz bekçileri olan Türk hekimleri olarak, üniversitemizin bölünmesine karşı başlattığımız hekimlik duruşuna yakışır kopmama mücadelemiz devam etmektedir” ifadelerini kullandı. Üniversitelerin bölünmesinin gündeme gelmesi ve tasarının meclisten geçmesi üniversitelerde protesto edilmişti. Tasarının İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni de kapsaması ile fakülte öğrencileri, öğretim üyeleri ve üniversite çalışanları 24 Nisan’dan bu yana süren eylemlerini Anıtkabir ziyareti ile bitirdiler.  Atayı ziyaret edenlerin arasında fakülte öğretim üyelerinin birçoğu da yer alırken, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930 yılında  Cerrahpaşa yerleşkesine, defter imzalayarak yaptığı ziyarete bir iadei ziyaret yaptık bugün ifadelerini kullandı. Ar, konuşmasını “Bundan sonra artık, hukuki süreçte neler olacak onu bekleyip göreceğiz. Ama tabii tüm kalbimizden geçen üniversitemizin bölünmemesi” diyerek devam ettirdi. “MÜCADELEMİZ DEVAM ETMEKTEDİR” Anıtkabir’i ziyaret eden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakılmasının ardından  Misak-ı Milli Kulesi’nde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feray Karaali Savrun Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Savrun deftere şunları yazdı: “Büyük Atatürk’ün kendini ve milletimizin sıhhatini emanet ettiğin Cumhuriyetimizin yılmaz bekçileri olan Türk hekimleri olarak, üniversitemizin bölünmesine karşı başlattığımız hekimlik duruşuna yakışır kopmama mücadelemiz devam etmektedir. İstanbul Üniversitesi’nin bütünlüğü, bilimsel düzeyi ve marka değerini korumak en temel ve kutsal gayemizdir.” “CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ASLA YILMAYACAK” Savrun, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı: “İlim timsali olan bu yüksek müessesemizin büyük hizmetleri ile iftihar edeceğimize şüphe yoktur’ sözünüze İstanbul Üniversitesi’ne layık gördüğünüz bu ebedi vazifeyi mevcudiyetinin yegâne temeli olarak görenleri tarih asla unutmayacak ve daima hatırlayacaktır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi olarak asla yılmayacak, yıkılmayacak ve bu ülkenin insanları için Türk milletine olan bağlılığımızdan doğan gayret ve aydınlık geleceğimize beslediğimiz büyük umutlarla çalışmaya devam edeceğiz. İçerisinde bulunduğumuz durum ve koşullar her ne olursa olsun, fikri hür, vicdanı hür nesiller olarak yetişeceğimize ve bizden sonraki nesilleri yetiştireceğimize huzurunuzda söz veriyoruz. Sizi her daim sevgi saygı ve büyük bir hasretle yad eden  Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin geçmiş gelecek ve mevcut tüm fertleri adına.” “ÖĞRENCİLER OLARAK MAĞDURUZ” Fakülte öğrencilerinin üniversitelerin bölünmesinden ve adının değişmesinden çok rahatsız olduklarını dile getirerek Cerrahpaşa Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi, okulun bölünmesiyle ilgili yaşanan belirsizlikten mağdur olduklarını belirterek şunları söyledi: “Devletin bütün kurumları bölünecekse bile bir komisyon kurulur. Bilimsel açıdan istatistik, matematik baz alınarak birtakım sebeplerden eğitimin kalitesi düşük, biz bunu şöyle şöyle bir yöntem izleyerek yükselteceğiz, deyip bir netice olarak yönetime sunulur, bu makul ve daha anlaşılabilir olur. Ama şu anda ‘Neden?’ sorusuna verilebilecek bir cevap yok. Ve bu durum bizi nasıl etkileyecek o da belli değil, biz öğrenciler olarak bu belirsizliği yaşıyoruz. Bunun siyasi bir yanı yok, biz bununla ilgilenmiyoruz da.” Son sınıf öğrencisi, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin Dekan Alaaddin Duran’ı ziyaretinin ardından görevden alınmasının öğrenciler arasında olumlu karşılanmadığını belirterek şöyle konuştu: “Orası bir hastane, kapısı herkese açık olmak zorunda” dedi. Yapılan eylemlere tüm öğrencilerin, personelin ve öğretim elemanlarının destek verdiğini söyleyen öğrenci, “Ben 25 yıllık ömrümde bir Gezi olaylarında gördüm bir de burada gördüm böyle bir kenetlenmeyi. Hepimiz bir olduk.” ( Mesut KETE)