Nükleer Karşıtı Platform, Çernobil’in 31. Yılı için yaptığı basın açıklamasında, Çernobil`de 31 yıl önce meydana gelen arıza sonrası yaşanan can kayıpları ve çevre felaketinin tam bir envanterinin halen çıkartılamadığını dile getirdi. Platform, “Dünyada 1970`li yıllarda tehlikeleri bilinmeden yapılan nükleer santrallar, Çernobil Nükleer Santralı`nda 26 Nisan 1986`da meydana gelen büyük arıza sonrasında hız kesmiş ve yıllardan beri yeni yapılan santral sayısı kapanan santral sayısını aşmamıştır” dedi. ÇERNOBİL 31. YILINDA UNUTMA! Nükleer Karşıtı Platform’un yaptığı yazılı açıklamada öne çıkan başlıklar şöyle; “Dünya Çernobil Felaketi ile nükleer santralların ne kadar tehlikeli olduğunu görmüş, 11 Mart 2011 tarihinde Fukuşima`da yaşanan facia da bu tehlikenin boyutlarını bir kez daha gözler önüne sermiştir.. Dünya nükleer santral yapımcıları tarafından gerçeklerin açıklanmaması için her türlü gayret gösterilmiş, Çernobil yasak bölge ilan edilmiştir. Bugün 260 bin m2 arazi yüksek radyasyonla kaplı olduğu için hala insan girişine kapalıdır. Ukrayna`daki bu santralın radyasyon yayması ve yeni ölümlere neden olmasını engellemek için tüm Avrupa Birliği ülkelerinin katkısı ile üzerine bir çelik kafes örülmeye çalışılmaktadır. Çernobil Felaketi nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü`ne göre 2005 yılına kadar 4 bin kişi, Greenpeace`e göre ise 200 bin kişi hayatını kaybetmiştir. 350 bin kişilik bir şehir nüfusu yerinden yurdundan edilerek başka yerlerde yeni hayatlar kurmak zorunda kalmıştır. Kazadan ülkemiz dahil geniş bir bölgede milyonlarca insan etkilenmiş, çevre koşulları yaşama elverişsiz hale gelmiş, çocuk yaşlardan itibaren yaygın kanserler ortaya çıkmıştır. Tüm bu bedeller elektrik üretiminin nükleer enerjiden elde edilmesi kararları neticesinde ödenmiştir.” “HALA TEKNOLOJİK ÖNLEM BULUNAMADI” “Japonya`da Fukuşima Nükleer Santralı faciasında da daha büyük bir alan yaşama kapatılmış ve aradan 6 yıl geçmesine rağmen bırakın radyasyon yayılmasının önlenmeye çalışılmasını daha hasar tespiti bile yapılamamıştır. Çernobil ve Fukuşima facialarının ardından batı ülkeleri mevcut santrallarını kapatma ve yeni nükleer santral yapmama kararı almaya başlamışlardır. Bugün hala nükleer santralların ortaya çıkardığı ve binlerce yıl kalıcı olan radyoaktif atıklara karşı etkili bir teknolojik önlem bulunamamıştır. Gelişmiş ülkelerin büyük bir çoğunluğu artık yenilenebilir enerji kaynakları kısıtlı bile olsa elektrik ihtiyaçlarını bu kaynaklardan sağlamak için çalışmalar yapmakta ve bu konuda çok başarılı olmaktadırlar. Günümüzde yapılmakta olan nükleer santralların hemen hemen tamamı gelişmekte olan ülkelerdedir.” Haber Merkezi