Mimarlar Odası Ankara Şubesi haftalık basın toplantısında üniversitelerin bölünmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin 10 köklü üniversitesinin bölünmesi amacıyla TBMM’ye sunulan kanun tasarısını değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “1926 yılında Atatürk’ün isteği ile kurulan Gazi Üniversitesi’nin  Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi’nin de içerisinde olduğu prestijli ve kimlikli fakültelerinin yeni kurulacak olan Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne devredilmesi kabul edilemez” dedi. “KÖKLÜ ÜNİVERSİTELER PARÇALANARAK TASFİYE EDİLİYOR” Candan, yeni üniversiteler kurulması ve var olan üniversitelerin yeni kurulan üniversitelere bağlanması ile ilgili düşüncelerini şöyle paylaştı: “Bugün gelinen noktada ideolojinin mekâna yansımasının bir ürünü olarak belleklerimiz sıfırlanmaya çalışılıyor, otoriter rejim yıkıcı bir sürecin arkasından kendi mekansallığını üreterek ortak hafızamızı yok etmeye çalışıyor. Ankara’da Ulus bölgesinde tarihsel varlıklarımız yeni kurulan üniversitelere devrediliyor. Ulus bölgesine yapılan bu müdahale,  sistematiktir. Ulus’un kurucu yapıları ve değerlerini değiştirmeye yönelik bir müdahale olan  bu mekânsal dizge ile belleklerimiz sıfırlanmaktadır.  1926 yılında Atatürk’ün isteği ile kurulan Gazi Üniversitesi’nin  Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi’nde içerisinde olduğu prestijli ve kimlikli fakültelerinin yeni kurulacak olan Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne devredilmesi kabul edilemez. Bu  adım yeni bir üniversite açmaktan çok, üniversite devşirmektir. Var olan üniversitenin tüm birikimini, kimliğini dağıtarak yeni bir kimlik oluşturma üzerine kurgulanmış bu yaklaşımı kabul etmiyoruz.  Gazi Üniversitesi’nden mezun olan doktorlar, mühendisler ve mimarlar logosunda Atatürk’ün imzasının olduğu üniversite diploması alarak mezun oldular. Şimdi kimlik değişimi ile  bellek yitiminin önü böyle açılıyor. Gazi Üniversitesi’nin fakültelerinin, Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne bağlanmasını şiddetle reddediyoruz. İstiyorlarsa Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ni yeni bir üniversite olarak inşa etsinler. Üniversite açıyoruz diyerek toplumu yanıltıyorlar. Bu yeni bir üniversite değil, köklü üniversitelerin parçalanarak tasfiye edilmesinden çıkartılmış devşirme üniversitedir. Eğer yeni bir üniversite açmak istiyorsanız  yerleşkesini kurarsınız, projesini yarışmayla elde edersiniz, kadrosunu oluşturur ve ihtiyaçlarını belirleyerek,  üniversite açarsınız. Bilimsel bakış açısı bunu gerektirir. Bugün yapılan, önce Cumhuriyet’in en değerli bilim odaklarını parçalayıp tasfiye etmek, sonra da onun mekansallığı ile devşirme üniversite kurmaktır.  Amaç  Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan Gazi Üniversitesi’ni belleklerden silmek ve logosunu ortadan kaldırmaktır.” “KANUN TASARISI KESİNLİKLE KABUL EDİLMEMELİ” Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Üniversiteler konusunda ciddi bir saldırı ile karşı karşıyayız. Bölünmesi hedeflenen üniversitelere baktığımızda bellek yitiminin ve Cumhuriyetle hesaplaşmanın daha net görülebileceğini düşünüyorum. İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt Kampüsü’nü ele aldığımızda İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin en köklü ve en eski üniversitelerinden birisidir. Beyazıt Kampüsü belleklerde çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin ülke gündeminin çalkalandığı dönemlerde Beyazıt Kampüsü’nde onlarca vaka yaşanmıştır ve hepimiz için çok önemli bir yeri vardır. Gazi Üniversitesi Atatürk’ün isteğiyle kurulan Türkiye’nin ilk üniversitesidir. Bugün Rektörlük binası olarak kullanılan yapısı Cumhuriyet’in ilk yıllarında dönemin ünlü mimarlarının katıldığı yarışma sonucuyla elde edilmiştir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımının öncülerinden Mimar Kemalettin’in eseridir. Bugüne baktığımızda ise Türkiye’de var olan yapı stokunun elde edilmesi sürecine baktığımızda ise neredeyse 100 yıl öncesindeki bu anlayışın çok gerisinde olduğumuzu görüyoruz. Temel tasarım ilkelerinden uzak, mimarlık açısından açıklanamayacak kimliksiz bir tarz yaratılmaya çalışılıyor. Bölünmesi planlanan diğer üniversitelerden İnönü Üniversitesi’ne baktığımızda ise Cumhurbaşkanı’nın açıklamasında; ‘Malatya’da Turgut Özal’ın anısını yaşatacağız, adını anmak istemiyorum o üniversiteyi ikiye böleceğiz’ dedi. Bu beyan ile yine Cumhuriyetle esaslı bir hesaplaşma içinde olduklarını görebiliyoruz. Kütahya Dumlupınar, Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversiteleri, bütün bunlara baktığımızda bir fikirle, bir rejimle karşı karşıya gelinmek istendiğini söyleyebiliriz. Bahsedilen bu kanun tasarısı ortaya atılırken akademik ortamlarda hiç tartıştırılmadı. Bunu neden yapıyorsunuz, gerekçeniz nedir, üniversiteleri böldüğünüzde boşalan binaların yerine ne getireceksiniz? Bu fakülteleri neye göre belirlediniz? Neden tıp, iletişim, mimarlık, mühendislik gibi üniversitelerin kalbini oluşturan fakülteleri ayırmak istiyorsunuz? Şayet yetersiz geliyorsa neden ek bina değil de ayırma ihtiyacı duyuluyor? Üniversitelere verilen bütçeler dörtte birine düşürülürken, yeni 15 üniversite hangi bütçeyle açılıyor? Bütün bu soruların hiç birinin cevabı kamuoyuna açıklanmıyor ve açıklama gereği de duyulmuyor. Oysa ki üniversitelerin demokratik, özerk ve katılımcı bir anlayışla sürdürülmesi gerekir, bilimsel bir üretim ancak bu şekilde elde edilebilir. Bu tasarıda YÖK’e verilen yüksek yetkiler var. Personellerden alınan verginin varlık fonuna devredilmesi konuşuluyor. Tüm bunlara baktığımızda bilimsel ve akılcı bir anlayışın yerine kimseye hesap verilmeyen, birilerinin tekelinde alınan, satılan, bölünüp parçalanan alanlara dönüştüğünü net şekilde görebiliyoruz. Kanun tasarısı kesinlikle kabul edilmemeli. Aksi takdirde kendi alanımızdan doğru bütün süreci takip edeceğiz. Hukuksal mücadelemize de devam edeceğiz.”  “BURALARDA ÇOKLU RANT ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜLÜYOR” Candan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ankara’da Gazi Üniversitesi’nin bazı bölümlerini alarak Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne vermek için sunulan tasarı, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni, Hukuk Fakültesi’ni, Diş Hekimliği Fakültesi’ni ve Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’ni kurulacak Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne bağlamayı öngörüyor. Bu alanların hepsi bir müdahale alanı buralarda çoklu rant çalışmaları yürütülüyor. Eski EGO hangarlarının olduğu alana yüksek yoğunluklu yapılar inşa ediliyor. Ankara Hızlı Tren Garı TCDD 2. Bölgenin arazisi, AKM Kültür Merkezi’nin olduğu alan, yıkım tehdidi altında olan 19 Mayıs Stadyumu ve Kültür Bakanlığı’nın bir kısmı Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne verildi. Hemen karşısında eski Sümerbank binası Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne verildi. TCDD 2. Bölge arazisinin Demirspor lojmanlarının ve tesislerinin olduğu kısmının da bir üniversiteye verildiği söyleniyor. Mühendislik Mimarlık Fakültesi Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne bağlanacaksa Cer Modern ile üniversite arasında kalan bölümün de muhtemelen Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne verilmiş olabileceğini düşündürmektedir. Özellikle Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin yayılma alanına baktığımızda bütün tarihi yapılarımızı almış durumda.  Kültür Bakanlığı ve Birinci Meclis binalarını da alabilecek bir potansiyelle 19 Mayıs Stadyumu ve sonrasında TCDD 2. Bölge arazisi ile birlikte bir üniversite aksı çizilmekte. Türkiye devletinin kuruluşu kentleşme politikası açısından da yeni şehir üzerinden yayılması bu aks üzerinden şekillendi. Bu aks üzerinde üniversitelerle birlikte yeni bir uluslaşma ve devlet sürecinin külliye, medrese yaklaşımı ile altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim