TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in istifa edeceği söylentileri üzerine bir basın açıklaması yaptı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, 23 yıldır görev başında olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, başkanlığı sürecinde yaptıklarına ilişkin hatırlatma yapmak istediklerini belirterek, ‘’Başkent’e karşı suç kavramıyla bir davalık süreç hazırlığı içerisindeyiz’’ ifadelerini kullandı. BAŞKENT’E KARŞI SUÇ TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in istifa edeceği gündemine ilişkin açıklama yaptı. Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, ‘’Devleti temsil eden, toplumu temsil eden, rejimi temsil eden ve anayasanın 4 değişmez maddesinde yerini bulan bir başkente karşı işlendiği için, başkentin kimliğini değiştirmekten kaynaklı, bence başkente karşı suç kavramıyla bir davalık süreç hazırlığı içerisindeyiz’ ’dedi. ‘’HASAR TESPİT ÇALIŞMAMIZ VAR’’ Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan, sözlerine şöyle devam etti, ‘’Aslında uzun süredir tartışılan ama artık son noktasını yaşadığımız yerel yönetimlerdeki belediye başkanlarının el çektirilmesi ya da görevden istifa etmeleri sürecine ilişkin Ankara son 15 gündür Melih Gökçek’in istifa tartışmalarıyla kaynıyor. Hala da bu istifa süreci yaşanmamış durumda. 1994 yılında Ankara’ya Büyükşehir Belediye Başkanı olan Melih Gökçek 23 yıldır görevde. Bu süre içerisinde meslek odalarıyla sıkça karşı karşıya kaldı. Bugün aslında onun Ankara’ya yaptıklarına dair bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Kent İzleme Merkezimiz tarafından daha önceden başlatılan bir hasar tespiti çalışmamız var. ‘’ ‘’ARKA PLAN İFLAS ETMİŞTİR’’ Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in istifa edeceğine ilişkin Candan, ‘’Melih gökçek kendine has özellikleri ile ilginç bir kişilik ve kimlik. Ankara nasıl ki cumhuriyetin başkenti olması ile aydınlanma kenti iken sermaye odaklı ve siyasal bakış açısıyla kimliklerin nasıl değiştirildiğinin laboratuvarı oldu. Bu açıdan iflas eden sadece Melih Gökçek yönetimi değil onun arkasındaki ideolojik arka plan iflas etmiş’’ ifadelerini kullandı. ‘’TOPLU TAŞIMA GELİŞTİRİLMEDİ’’ Ankara’nın ulaşım soruna bir çözü getirilemediği için Ulaştırma Bakanlığının, görevi Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’ten aldığını hatırlatan Candan, ‘’Hasar tespitimizi iki kıskaç arasında değerlendiriyoruz; Siyasal İslam ve Neoliberal politikalar. Kentin gelişim ve dönüşüm sürecinde sermaye ve rant odaklı bir büyüme ortaya çıktı. Siyasal İslam sürecinde ise ideolojik bakış açılarıyla birlikte kimliğin değiştirilmesi, cumhuriyetin başkenti kimliğinin değiştirilmesi ve modernite kavramı ile aslında karşı karşıya kalma ve bir rövanş alma var. Altyapı, ulaşım, planlama süreçleri, kentsel dönüşüm, kentsel alanlar, doğal kültürel varlıklar ve davalar süreci ile bir bütün halinde ortaya koyacağız. Altyapı konusunda biraz geriye doğru gittiğimizde aslında Ankara’nın ne kadar susuzluk çektiğini görüyoruz. Ankara, suyun sağlıksızlığı, kanalizasyonların bastığı hastaneleri, doğalgaz fiyatlarının sürekli yükselmesi gibi durumlarla karşı karşıya kaldığımız bir kent. Bunlar dışında Melih Gökçek toplu taşımayı geliştiremedi. Toplu taşımayı geliştiremeyince de Ulaştırma Bakanlığı tarafından bu görev elinden alındı’’ şeklinde konuştu. ‘’ANKARA HORMONLU BÜYÜYOR’’ Ankara’nın hormonlu bir büyüme gösterdiğini ve kent alt yapısının bu durumu kaldıramadığını söyleyen Candan, ‘’Tüm bu açılan yollar, ulaşım ana planından uzak bütün bu düzenlemelerin hepsi rant odaklı gelişti. Bu kişiye özel rantlar olarak karşımıza çıktı. Planlama süreci açısından baktığımızda, Melih Gökçek göreve geldiğinde Ankara’nın aslında bir planı vardı. Daha sonra 2023 Nazım İmar Planı’nı yaptı, şimdilerde yine davalık olduğumuz 2038 Çevre Düzeni Planı ve 2038 Ulaşım Ana Planı henüz onaylanmamış olsa bile hazır planlar var. bütün bu planların hepsi rant odaklı gerçekleşiyor. Ankara’nın sürekli yeşil yoğunluğunu kaybettiği, vadilerin yapılaşmaya açıldığı, ODTÜ’nün bir şekilde baskı altında olduğu bir çevre düzeni planı ile karşı karşıyayız. Yani üst ölçekli planı da rant ölçekli gelişiyor, insan odaklı gelişmiyor. Her ay Büyükşehir Belediye Meclisinde 200’ü aşkın emsal değişikliği yapılıyor. Bu aslında, ihtiyacı olmayan bir yapıya emsali hormon olarak basıyorsunuz ve dengesi bozulduğu için kent inanılmaz bir büyüme yaşıyor demek. Kent altyapısı bunu kaldıramıyor’’ dedi. ‘’KİMSESİZLER PARÇALAYAN BİR KENT HALİNE GELDİ’’ Kentsel dönüşüm süreci ile yeşil alanların tahrip edildiği ve şehirde gelir grubuna bağlı ayrıştırmaların yaşandığının altını çizen Candan, ‘’Kentsel dönüşüm süreci Dikmen 1. Etap’tan baktığımızda çok ciddi bir rantsal ölçek ile karşı karşıyayız. Ankara’nın en önemli vadisi, en önemli nefes alanı yok edilmiş durumda. Sadece kentsel rantın da ötesinde orada ciddi bir kentsel ayrıştırma ve arındırma süreci yaşandı. O bölgede yaşayan düşük gelirli insanlar o potansiyele uyum sağlayamadıkları için kentin çeperlerine gitmek durumunda kaldılar. Kent aslında sadece orta gelirlilerin ve gelir düzeyi yüksek olanların kentin merkezine biraz daha yakın rezidanslara yerleştiği bir noktaya gitti. Kentsel ayrışma, bu kentsel dönüşüm projeleri ile inanılmaz bir yarılma yarattı. Kentte insanlar birbirleriyle karşılaşamıyor. Mahalle mekteplerine çocuklar gidemiyor. Bu okullarda başlayan ayrışma, işçi çocuğu ile bürokrat çocuğunun bir arada okuyamadığı ayrışma kentsel ölçekte her yere taşındı. Ankara herkesi kucaklayan, kimsesizlerin kimsesinin başkenti olan Ankara, bir anda bütün kimsesizleri değişik noktalarda bölüp, parçalayan bir kent haline geldi’’ yorumunu yaptı. ‘’BÜYÜK BİR KIYIM VE YIKIM YAŞANMIŞTIR’’ Ankara’nın, estetiğinin yapay ağaçlarla süslenmeye çalışıldığını ifade eden Candan, ‘’Bu sadece büyük konut alanlarıyla ilgili değil. Kentin topografyasını, kentin coğrafyasını kentin bütün yapısını değiştirdi. Aslında bu da şuna doğru gidiyor; Kentin çok kültürlü yapısı tek kültürlü bir yapıya doğru gidiyor. Yani kent çok kültürlü bir katmanlar bütünü. Ankara bir buluşma mekanı iken bugün muhafazakar mahalle noktasına getirilen bir kentsel dönüşüm sürecini de yaşadı. Kent estetiğini, laleler, çeşmeler, plastik ağaçlar, sokak isimlerinin değiştirilmesi ile birlikte belleklerimizin sıfırlanmaya çalışılması, ithal ağaçlar, AOÇ gibi fidan üretimi alanı varken ithal ağaç getirdiğiniz bir süreci ortaya çıkardı. Kent yönetimi konusunda, meslek odalarıyla, bilim insanlarıyla yan yana gelmeyen ve ben bilirim tavrında bir yaklaşımla şekillenmiştir. Doğal ve kültürel varlıklar konusunda büyük bir yıkım ve kıyım yaşanmıştır’’ şeklinde konuştu. ‘’HALA KİMLİK SAVAŞLARI DEVAM EDİYOR’’ Ankapark ile ilgili Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’in, şeffaf olmayan ihaleler yaptığını söyleyen Candan, ‘’Korkunç bir bütçe açığı var. Sayıştay raporlarına kadar geçti ve hala bazı noktalarda açıklanamayan ve üzerine gidilemeyen bir durumu var. İhaleleri şeffaf değil. Biz en sın Ankapark’ı masaya yatırdık ve Melih Gökçek ticari sır diyerek hiçbir belgeyi vermiyor. Sayıştay raporlarında geçtiği halde ihaleler şeffaf bir şekilde kamuya anlatılamıyor. Ankara’nın amblemi ile oynamaya başladı. Bir kentin amblemini değiştirmek, kentin kimliğini, kenti içeriğini değiştirmek ve ona aslında başka bir hayat ve kimlik tanımlayarak yok etmek anlamına geliyor. Hala bu kimlik savaşları devam ediyor’’ ifadelerini kullandı. ‘’23 YIL OLDU GERİLİM DEVAM EDİYOR’’ Ankara’nın tarihi yapılarının tahrip edildiğini belirten Candan, ‘’Melih Gökçek, iktidara geldiğinin, belediye başkanı olduğunun 3.ayında çatışmayla başladı, şimdi gidiyor 23 yıl oldu hala gerilim devam ediyor. Yine Ankapark’taki hayvanat bahçesinin ortadan kaldırılması, hayvanların telef etmesi var. Pelüş hayvan çiftliği yapacağım dedi. Canlı hayvanları al götür, onları telef et sonra da pelüş hayvan çiftliği yap. Daha sonra 8,5 milyona dinozor getirtildi. Tarih kavramını değiştirdi. Tarihi kapılar, saatler, evler yapacağım dedi. Eski Hamamönü evlerini yıktı, 4 katlı betonarmenin üzerini kapladı, eski Ankara evleri yaptım dedi. Tarihi İller Bankası binasını, tescilli kültür varlığı iken yıktı ve üzerinde de poz verdi’’ dedi. ‘’Kazandığımız davaların hesabı verilsin’’ Mimarlar Odası Ankara Şubesi Avukatı Gökçe Bolat, açtıkları dava ve soruşturmaların sonuçsuz kaldığını belirterek, ‘’Bizim hukuk süreçlerinde yaşadığımız en büyük sıkıntı, bu açılan ve devam eden 600 davanın lehimize biten mahkeme sonuçlarını Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanmayıp, aynı kararların alınıp, tekrar tekrar icraata devam etmesi süreci. Bu biz hukuk uygulayıcıları açısından çok sıkıntılı bir durum. Çünkü çaresiz kaldığımız bir noktaya geliyoruz artık. Mahkemede davayı kazanıyorsunuz, mahkeme kararı uygulanmıyor, savcının kapısını çalıyorsunuz, savcılık soruşturma izni alıyor, İçişleri Bakanlığı da bugüne kadar bize hiçbir soruşturma izni vermemiştir. Bunların hesabının verilmesi lazım’’ dedi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi avukatlarından Revşan Deniz Çobanoğlu da, ‘’Hiçbir suç duyurumuzda sonuç alamadık. Her zaman bir bakanlık iznine tabi oldu. Dolayısıyla esastan bir inceleme görmedik. Her zaman usulden, reddedildi. 32 tane suç duyurumuz oldu, bir keresinde bile dosya açılmadı. İstiyoruz ki bunların hepsinin hesabı verilsin’’ ifadelerini kullandı. (Rozita Merve HAMİDİ)  

Editör: TE Bilisim