Osmanlı İmparatorluğu, Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914’ün ertesi günü, Almanya ile bir ittifak anlaşması imzalamıştı. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’nın ana gücü oluşturduğu İttifak Devletleri safında savaşa gireceği anlamına gelmekteydi. İtilaf Devletleri tarafından Akdeniz’de sıkıştırılan Almanya’a ait Goben ve Breslav adındaki gemilerin Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a gelmesi ve bu gemilere Osmanlı bayrağı çekilerek Yavuz ve Midilli adının verilmesi savaşı başlatan olaylardan biriydi. Yavuz ve Midilli’nin 19 Ekim 1914’te Karadeniz’ açılarak Rusların Odessa, Sivastopol ve Navroski limanlarını bombalayıp İstanbul’a dönmelerinden 5 gün sonra 3 Kasım 1914’te İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’na girmeye çalışmışlardı. Çanakkale Savaşı ile İtilaf Devletleri İstanbul’u alarak, İstanbul ve Çanakkale Boğazları’na egemen olmak, Rusya’ya güvenli bir yardım yolu açmak ve Almanya’nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletleri’ni zayıflatmak istemişlerdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen ve Gelibolu Yarımadası’nda meydana gelen Çanakkale Savaşı, bin yıllık tarihimizin her anına damga vuran istiklal ve istikbalimiz konusundaki kararlılığımızın, iman gücünün, çok büyük fedakârlıklarla bir kez daha teyit edildiği yerdir. Azmin ve imanın teknolojiye galebe çaldığı tarihte eşine çok az rastlanan bu büyük destan, namusu bildiği vatanının ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını vermeyi göze alan yüzbinlerce kahramanın eseridir. TBMM tarafından oldukça geç te olsa, 27.06.2002 de kabul edilen, “18 Mart Şehitlerimizi Anma Günü ve Çanakkale Zaferi”nin 104. yıl dönümü her yıl olduğu gibi kutlanırken, bu yıl daha da anlam ve önem kazanmıştır. Çanakkale, bin yıllık tarihimizin her anına damga vuran istiklal ve istikbalimiz konusundaki kararlılığımızın, iman gücünün, çok büyük fedakârlıklarla bir kez daha teyit edildiği yerdir. Azmin ve imanın teknolojiye galebe çaldığı tarihte eşine çok az rastlanan bu büyük destan, namusu bildiği vatanının ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını vermeyi göze alan yüzbinlerce kahramanın eseridir. Bunun için Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de savaşan kahramanları Bedr’in aslanlarıyla mukayese etmiş, mezar taşı olarak başlarına Kabe’yi layık görmüştür. Bir gül bahçesine girercesine” toprağa düşen kınalı kuzular, dünyayı kendilerine hayran bırakan mücadeleleriyle, “Çanakkale Geçilmez” sözünü, daha doğrusu bu sözün gerisindeki inancı ve kararlılığı, tarihe kanlarıyla kazımışlardır. Çanakale’de Filistinli Ahmet, Musullu Selahaddin, Sudanlı Muhammed, Tunuslu Ali, Bosnalı Murat, Kırımlı Kemal ve elbette Anadolu’nun, Trakya’nın her şehrinden kahramanlar adlarını tarihe altın harflerle yazdı. Anadolu’dan Ortadoğu’ya, Balkanlardan Kuzey Afrika’ya kadar kökeni, rengi ve meşrebi ne olursa olsun Mehmetçikler, aynı dava uğrunda Çanakkale’de bir araya gelmişler, aynı toprağa kanlarını akıtmışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun son 150 yılında, Gazi Mustafa Kemal’in müthiş öngörüsü ve becerisi ile kazanılmış tek zafer olan Çanakkale’de emperyalist güçlere karşı ülkemizi korumak amacıyla yapılan bu savaşta, millet olmanın ne demek olduğunu tüm dünyaya gösteren kahramanlarımızın ruhları şad olsun. Milletimiz, en verimli çağındaki yetişmiş nesillerini Çanakkale’de feda etmekle, Kurtuluş Savaşı’nı verecek gücün ateşini Çanakkale’de yakmış ve bu şahlanma Cumhuriyet’imizin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. - Mustafa Kemal Atatürk’e inanan ve güvenen halkımızın yine emperyalist güçlere ve onun piyonu olan Yunanistan’a karşı, ülkemizi korumak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak amacıyla verdiği Kurtuluş Savaşı’nda, - Uluslararası antlaşmalarla, garantörlük hakkına sahip ülkemizin ulusal çıkarlarını gözetmek ve soydaşlarımızın canlarını korumak ve onları Rum mezaliminden kurtarmak amacıyla Kıbrıs’a yapılan çıkartma ve Kıbrıs Savaşı’nda, - Güzel ülkemizin bölünmesi amacıyla yine AB-D emperyalizminin organize ettiği dış güçlerce desteklenen ve yönlendirilen PKK ile yapılan mücadele; Canlarını seve seve veren, gözü pek ve kalbi ülke sevgisi ile dolu yurtseverlerimizi rahmet ve minnetle anarken, bu savaşlarda yaralanarak bizlere ulus sevgisi için canlı örnek teşkil eden gazilerimizi de unutmayalım. Ne yazık ki emperyalist istila ve işgale karşı Çanakkale’de mücadelesi veren Osmanlı ordusu, Alman komutanların yönetiminde gereğinden fazla zayiat vermiştir. Çünkü Alman komutanlar askeri strateji olarak Avrupa’daki İngiliz-Fransız askerlerinin, Almanların karşısından çekilip, Çanakkale’ye gönderilmelerini istiyorlardı. Özellikle Mustafa Kemal’i, yapılacak çıkarma konusunda dinlemeyen ve küçümseyen Çanakkale Orduları Genel Komutanı Mareşal Liman Von Sanders yüzünden binlerce vatan evladını kaybettik. “18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi”nin 104. yıl dönümünü yaşadığımız Çanakkale Zaferi’nde ve tüm savaşlarda kaybettiğimiz şehitlerimizi ve gazilerimizi bugün bir kez daha hatırlayalım. Dualarımız hep onlarla olsun, mekânları cennet olsun.  

Editör: TE Bilisim