İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) ile Malala Vakfı’nın birlikte yürüttüğü  "İGAM Gulmakai Ağı: Şampiyonlar Kız Çocuklarının Eğitimi için Çalışıyor" projesi kapsamında çalıştay düzenlendi. Mülteci kız çocuklarının okullaşması için yürütülen çalışmada kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum örgütleri ve BM de çalışmaya destek verme kararı aldı. Mülteci kız çocuklarının okullaşma oranının artırılması için proje yürüten İGAM, “Bir çocuk, bir öğretmen, bir kalem ve bir kitap dünyayı değiştirir” konferansının deneyimlerini kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum örgütleri ve BM temsilcileri ile paylaştı. Mülteci kız çocuklarının okullaşmasının önündeki engellerin ve çözüm önerilerinin İGAM öncülüğünde tartışıldığı toplantıya Milli Eğitim ve Aile bakanlıkları temsilcileri, Diyanet İşleri Başkanlığı uzmanları, Uluslararası Göç Örgütü, BM temsilcileri ve Uçan Süpürge Vakfı’nın da aralarında olduğu çok sayıda sivil toplum örgütü yöneticisi katıldı. Mülteci kızların eğitim almasının önündeki engellere ilişkin yaptıkları çalışmaları anlatan İGAM uzmanları Türkiye’de çocuk işçiliği sorununu bir kez daha gündeme taşırken, mülteci çocukların Türkçe dil bilgisi ve ‘akran zorbalığı’ konularında yaşadıkları sıkıntıların ve erken yaşta yapılan evliliklerin eğitimde büyük engel olduğuna dikkat çektiler. Bu konulardaki deneyimlerini birbirleriyle paylaşan kurum temsilcileri, İGAM’dan gelen “Sorunlara birlikte çözüm üretme” teklifini kabul ettiler. “MÜLTECİLERİ SAHİPLENİRSEK SORUNLARI DAHA KOLAY AŞACAĞIZ” İGAM Başkanı Metin Çorabatır, Türkiye’deki yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteci için zaman zaman ‘sığınmacı, koruma statüsü altındakiler’ gibi deyimler kullanılmasının dahi mültecilere karşı bir haksızlık olduğuna vurgu yaptı. Mültecilere ‘hak temelli’ yaklaşılmasının onların uyum problemlerinin giderilmesinde büyük rol oynayacağını anlatan Çorabatır, “Mültecileri sahiplenirsek sorunları daha kolay aşacağız. Tüm toplumun bu konuda duyarlığının artması için birlikte çalışmamız gerekiyor” mesajı verdi. Çorabatır, Malala Yusufzay’nın hayatına ilişkin bilgiler vererek şunları anlattı: “Malala genç kızların okullaşması için kendi ülkesinde gösterdiği faaliyetlerden dolayı bir terör örgütü kendisini hedef haline getirdi ve o terör örgütü tarafından vuruldu. Hayatı kurtuldu ve sonrasında Nobel Barış Ödülü’nü aldı. Aldığı ödülün karşılığı ile de Malala Fonu’nu kurdu. O günden bu yana da bütün dünyada genç kızların okullaşması için çaba sarf ediliyor. Kendi kaynakları dışında başka firmalar tarafından da fonlanıyor.” Malala Yusufzay “GULMAKAİ PROJESİ EVRENSEL BİR PROJE” Gulmakai’nin ise Malala Yusufzay’nın günlük yazarken kullandığı mahlas olduğunu ifade eden Çorabatır, birçok kuruluş tarafından fonlandıklarını ve bunların içinde Malala’nın da olduğunu ifade etti. Çorabatır, Malala Yusufzay’nın aynı zamanda iyi bir destekçi olduğuna değinerek, eğitim için büyük paralar harcadığını söyledi. Projelerinden bahseden Çorabatır projeye ilişkin şunları söyledi: “Sadece bulunduğumuz ülkenin kamuoyunu değil, uluslararası alanda da bir etkileşim sağlamak istiyoruz. Mart ayında Avrupa Birliği’nin, Suriye’nin desteklenmesine ilişkin bir toplantısı var. Bu toplantılarda da bulunup, mesajlarımızı vereceğiz. Gulmakai projesi esasında evrensel bir proje.” Kız erkek ayrımı yapmadıklarına vurgu yapan Çorabatır, “Mülteci gençlerin eğitim sorunu sadece kız çocuklarının sorunu değil. Hatta bir oranda genç erkeğin daha fazla eğitimde zorluklar yaşadıkları görülüyor. Dolayısıyla çok net ayrım yapmamakla birlikte ana hedefimizi mülteci kızlar oluşturuyor. Diğer ülkeler ise daha çok genel sorunlara hitap ediyorlar. Biz ise hedef grubumuzu daha kısıtlı hale getirerek mülteciler olarak aldık” dedi. ÇAĞLAR: EĞİTİM HAKTIR Çalıştayda, “Kız çocuklarının eğitiminde uluslararası yaklaşımlar” başlıklı sunum gerçekleştiren Ayşe Şule Çağlar ise Birleşmiş Milletlerin 2030 yılında ulaşmak istediği en önemli hedeflerden birisinin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kız çocuklarının eğitime ulaşmaları olduğunu ifade etti. Eğitimin bir hak olduğunu söyleyen Çağlar, 6-12 yaş arasındaki 132 milyon kız çocuğunun eğitim alamadıklarını ifade etti. Sonuç olarak kızların seçme şansı olmadığını söyleyen Çağlar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kız çocukları yaşamlarını kontrol edemiyorlar. Bununla birlikte kendilerine güvenleri yok. En önemlisi ise kız çocuklarının hayallerinin ve umutlarının olmaması. Verilen çabaların hepsi çok değerli ama sistemdeki sorunlar giderilmediği sürece sorunu çözmek zorlaşabilir. Eğitimde toplumsal cinsiyet duyarlılığı olmadığı sürece kızların yüzde yüz okullaşması gerçekleştirilemez. Çünkü eğitim sistemi toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirir vaziyette.” Ayşe Şule Çağlar “ÇOCUK İŞÇİLİĞİNE İLİŞKİN VERİLER 2012’NİN VERİLERİ” 12 yıllık zorunlu eğitim gibi çok önemli bir yasanın olduğuna dikkat çeken Çağlar, “Ama ne yazık ki uygulamada bu böyle değil” dedi. Öğretmenlerin son zamanlarda toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirerek eğitim verdiklerine vurgu yapan Çağlar, öğretmenlerin kız çocuklarını kız gibi, erkek çocuklarını ise erkek gibi yetiştirdiklerine değindi. Matematik ve fizik gibi derslerde erkek çocuk parmak kaldırdığında öğretmenin o çocukla daha çok ilgilendiğini söyleyen Çağlar, öğretmenlerin sayısal derslerde iyi olan kız çocukları ile bu kadar ilgilenmediklerini ifade etti. Türkiye’de çocuk işçiliğine ilişkin verilerin en son 2012’de güncellendiğini ve şuan eldeki verilerin 2012 yılına ait veriler olduğunu söyleyen Çağlar, “Bu verilerle 2019 yılına ilişkin değerlendirmeleri yapmak mümkün değil. Suriyeli çocukların eğitimlerinde en büyük engelin çocuk işçiliği olduğunu söylüyoruz ama elimizde bir veri yok. Çünkü bunun üzerine yapılmış bir çalışma yok” dedi. Asıl yardıma ihtiyacı olan çocukların mevsimlik tarım işçiliği yapan kız ve erkek çocukları olduğunu ifade eden Çağlar, kırsal kesimdeki çocukların proje için büyük önem taşıdığını söyledi. “KIZ ÇOCUKLARI GELECEĞİN İŞLERİ İÇİN HAZIRLANMALI” Yasalara göre Türkiye’de 15 yaşın altında hiçbir çocuğun çalışamadığını ama 15 yaşını geçen çocukların çalışma hakkı olduğuna dikkat çeken Çağlar, 15 ile 18 yaş arasındaki çocukların da hangi işlerde, hangi koşullarda çalışabileceğinin yasalarla düzenlenmiş olduğunu ifade etti. Milli Eğitim Bakanlığınca eğitimin 12 yıla çıkarılması ile çocukların 18 yaşına kadar okuyabileceklerini belirten Çağla, yasaların 15 yaşındaki çocukların çalışmasına izin vermesi ile bunun çeliştiğini ortaya koydu. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği için toplumla el ele çalışılması gerektiğini belirten Çağlar, kızlarını okula göndermeyen ataerkil ailelerle toptan bir mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kız çocuklarının geleceğin işleri için hazırlanması gerektiği önerisini yapan Çağlar, dijital, mühendislik, matematik gibi konularda kendilerini yetiştirmeleri gerektiğini belirtti. (Türkan ÇATAL YILDIZ)    

Editör: TE Bilisim