Bazen düşünüyorum; ya bu dünya başka bir gezegenin cehennemiyse diye… Kaos, savaşlar, hastalıklar… Bir yanda obeziteden hayatını kaybedenler diğer yandan açlıktan ölenler… Bir yanda ultra zenginlik, diğer yanda savaştan kaçıp umuda yolculukta yaşamını yitiren bebekler, kadınlar, erkekler… İnsanın aklına başka bir şey gelmiyor; mutlaka bu dünya başka bir gezegenin cehennemi olmalı bu yüzden… *** Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi? *** ‘Burada Olan Burada Kalır’ başlığını atarken bunu kastetmiştim. Dünyevi hırslar uğruna çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz; merhum Sakıp Sabancı’nın dediği gibi… Ancak değil bir Sakıp Sabancı, bir beyaz yakalı olarak bile günden güne psikolojik olarak eriyoruz. *** Sıcaklar da bu düşüncemi destekler nitelikte. Ankara’nın kavurucu sıcağında, tatil hayali kurarak geçirdiğimiz masa başlarımızda 1 hafta gideceğimiz tatili 1 yıl ödeyecek olmanın verdiği huzursuzlukla yine de mutlu, yine de huzurlu ve umut dolu günlere gün sayan bizler… Sıcaklıklar arttı. Öyle arttı ki artık insanların kollarını kıpırdatacak hali kalmadı. Bu da cehennemin alameti… Bu cehennem insanların oluşturduğu bir cehennem. Fosil yakıt tüketimini arttırarak, denizleri kirleterek, geri dönüşüme önem vermeyerek, iki adımlık yolda dahi araç kullanarak, israf ederek, önemsemeyerek el birliği ile deldiğimiz ozon tabakasından daha vahim olan küresel ısınma bir gün herkesi yakacak. Bu dünyada bu dünya insanlarının oluşturduğu cehennemde herkesi kavuracak. *** Her şey için çok mu geç? Tabii ki hayır. Dünyanın sonu teorilerine son nokta konulmadan, buzullar eriyip sular altında kalmadan, ya da dünya güneşe çok daha fazla yaklaşıp yaşanmaz bir yer haline gelmeden, doğal afetleri bir yana bırakalım; insanların insanları katletmediği bir dünya için hala umut olduğunu düşünüyorum. İçimdeki bu umut bir gün yeşerecek, dünya yaşanabilir bir yere dönüşecek…
Editör: TE Bilisim