-Hocam bu işlerde nasıl yani para var mı? -.......... -Bizim oğlan da fena değil sanki… -.......... Yukarıdaki “monolog” Osman Hamdi bey'e ait “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı resminin 2004 yılında Suna İnan Kıraç'lara ait Pera müzesinin daimi koleksiyonu için satın alınınca mahallemizin bakkalı tarafından bana sorulmuştu. Bakkalımızın sanata özel ilgisi yoktu bildiğim kadarıyla dolayısıyla  sanatla kurduğu bu “duygusal bağı” resmin satış haberinin  'normalde sanata tek satır yer vermeyen yaygın matbuatımızda  sürmanşet olmasından dolayı haberdar olmuştu. Aslında medya ve bakkalımızın ilgisi aynı noktada buluşuyordu. Para Terbiye edilmesi mümkün olmayan bir hayvanı terbiye etme eyleminin tasavvufi ve aşkın anlamını içeren bu resmin fiyatıyla gündeme gelmesi de bir başka ironi. Dediğim gibi mesele sanat değil, meselenin sürmanşet olmasını sağlayan şey finans kapital. Son yıllarda sanat bu türden spekülatif fiyatlar ve daha çok sanat ekonomisi denilen zenginler arası bir alışveriş ya da dünyanın yüzde biri için üretilip tüketilen kapalı devre bir durum. Fuarlarıyla               endüstrisiyle,galerileri özel müzeleri  küratörleri sanat danışmanları ve diğer durumları ile.. Bu durum bütün dünyada yoğun tartışılıyor ve beraberinde şu sorular da geliyor Bu eserler neden bu kadar pahalı? Pahalı eser nasıl olur? Ve sanatçılar bu kadar parayı ne yapıyor? Sondan başlayarak yanıt aramaya çalışalım ya da yanıt olabilecek biraz bilgi biraz spekülasyon yapalım. Bir, bütün bu alışverişte her şey var ama ortada sanatçı yok .Yani bu havada uçuşan Dolarlar, Eurolar, Sterlinler, Bitcoinler'den sanatçıların haberi bile yok, avuçlarını yalıyorlar. Yani zenginler arası bir ilişki. Sanatçı yine ve hala ezici çoğunlukla “gariban”.Yaşarken tek bir resmini dahi satamamış, yoksulluk ve perişanlıkla delirmiş bir adam olarak, göğsüne dayadığı silahın patlama sesiyle ancak dönüp bakılan fark edilen Vincent Van Gogh'un eserleri yüz milyonlarca dolar ediyor şimdi. Öldüğünde otuz yedi yaşındaydı. Ve insan soyu ölüleri daha çok seviyor galiba.. Bizden bir örnek; Burhan Doğançay'ın 'Mavi senfoni' adlı eseri de 2009 yılında 2 milyon 2 yüz bin TL’ye bir zenginden başka bir zengine satıldığında yine medyatik yine sürmanşet olmuştu. Peki sanatçı bu işini kaça satmıştı zengin kişiye: 20 bin TL'ye. Aradaki fark 110 kat. Ki Doğançay American Moma'da ve dünyanın diğer önemli müzelerinde işleri olan ünlü başarılı ve özgün bir sanatçıydı. Dolayısıyla satılan şey bir sanat eseri gibi görülebilir, ama aslında başka bir “alış-veriş” yapılmakta. İki, bu eserler neden bu kadar pahalı? Cevabı, eğer cevap olabilirse öncelikle ekonomistler veriyor. Sanatla ilgili şahıslardan önce ekonomistler cevaplıyor çünkü ortada sanat var gibi görünürken bütün haşmetiyle finans kapital var. Ne diyormuş bu ekonomistler: Bu astronomik fiyatları iki şekilde açıklıyorlar(mış); Sanatı yatırım aracı olarak gören küresel kapitalizmin kontrolsüz gücü ve modernist ustaların kısıtlı arzı(!) Arz ve talep hikayesi yani. Böyle bir borsanın ne zaman kurulacağını çok merak ediyorum. Mesela Newyork borsasında Katalonya'nın bağımsızlık referandumu sonrasında Picasso'nun resimlerinin değer kaybettiğini ya da Londra borsasında bizim Tracey Emin'in işlerinin tavan yaptığını bu arada uzakdoğu borsalarının henüz açılmadığından olaya nasıl tepki vereceğinin bilinmediği İstanbul borsasında Bedri Baykam'ın  yatay seyirde devam ettiği v.s v.s Kabus olurdu. Ekonomistlerin bu konudaki ikinci açıklaması ise daha açık sözlü ve cüretkar; Dünyaya zevk ve ayrıcalık sahibi olduğunu ilan etmek isteyen zenginlerin amansız yarışı, serbest piyasa ve serbest rekabetin ayrıcalığı ya da para benim değil mi size ne ekonomisi! Yani diyor ki  “bu zenginler o kadar zenginler ki, aklınızın havsalanızın alamayacağı kadar çok paraları var 'ki bu sanat eserlerine ödedikleri paralar sizin aklınızın ve hafsalanızın alamayacağı kadar çok para. Size çok gelen bu para onlar için çerez parası.(bu arada  çerez çok pahalı)Yeni Rusya'dan  ortaya fırlayan zenginlerden mesela Abramoviç sadece yatına 1 milyar dolar harcayabiliyorsa(üşenmezseniz hesaplayın kaç asgari ücret eder) birkaç milyon doları sanata ayırmış çokmu? Üstelik yatı her zaman yaparsınız ama artık bir Picasso bir Dali yaptıramazsınız, mümkün değil. Dünyada üretilen servetin % 99 u %1’lik bir azınlığın elinde olduğu sürece bu spekülasyon için cazip bir yatırım aracı diğer yatırım araçları gibi oynak  hareketli ve kestirilemez bir seyir izlemiyor.Sanatın en önemli yatırımcılarının artık Araplar olması bile yeterince açık. Sanat petrol'den daha güvenli. En son büyük tantanalarla Abu Dabi Louvre'una satılan  “Salvador Mundi” 1958'de Londrada 60 dola'a alıcı bulmuş eserin leonardo nun olması olasılığı ile 2005'te yine Rus milyardere 127,5 milyon dolara geçmiş ve sene 2017 asrın keşfi söylemi ile Leonard' nun eseri olduğunun  kesinleşmesi ile fiyatı 450 milyon dolara Rus zenginden Arap zengine geçti. Ve  Abu Dabi Louvre Müzesi’nde teşhir edilecek. Bu müthiş medyatik pr ve reklam sayesinde  oluşacak turist sirkülasyonu ile  ücretini kısa sürede amorti edeceği gibi oluşacak sosyal fayda ve ülke imajı için olağanüstü bir fırsat. Ama adı geçen sanatçıların bu durumu yukarıdan hayretle izlediklerini düşünüyorum. Dolayısıyla burada sanat değil, küresel vahşi kapitalizmin mantığı ve işleyişi içerisinde birşeyler oluyor. Bir diğer yaygın söylem ya da spekülasyon bu dudak uçuklatan fiyatların, küresel kapitalist “çakalizmin”, karapara aklama mekanizması olduğudur.Sanat eserlerinin sistem kaydı irsaliye fatura ve borsa gibi mekanizmaları olmadığı için herhangi bir kimlikle, arz talep mekanizması içinde istenilen fiyata alınıp satılabilen bir meta olduğundan, her türlü kirli ve ilegal alışverişin aracı olabilmektedir. İsviçre Singapur ve Lüksemburg'ta milyonlarca dolar ödenerek alınan bu eserlerin , depolandığı korunduğu ve pr piyasası kızıştırıldıktan sonra başka bir yerde satışa sunulmak üzere, bekletildikleri serbest limanlar ve bölgeler  var. Bu bölgelerdeki liman ve depolarda  ucuz ve güvenli oluşları ile bu karapara trafiği için son derece güvenli bekleme salonları. Sanat dünyası maalesef bir avuç aşırı zenginin speküatif taaruzu altında, birkaç galeri ve müzayede evi bu işin kaymağını yiyor. Aşağılara inildikçe, piyasanın orta ve alt katmanlarında olanlar açısından işler hiçte iyi değil. Sanat piyasasında çok güçlü olmayan bazı galeriler ya kapanıyor ya da çok zor bir dönemden geçiyor. Sanat ne yazık ki zenginlerin faaliyet alanı haline gelmiş durumda.  Onların pahalı ve  biricik oyuncakları. Maalesef büyük sanatçı Chuck Close sanat fuarlarını niye gezmediği sorulduğunda bu durumu  bir ineğin mezhbahayı  merak etmesine benzetmişti. Haksız mı?          

Editör: TE Bilisim