Toplu sözleşme görüşmelerine saatler kala Milli Kütüphane’nin önünde bir araya gelen Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyeleri Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yürüdü. Bakanlık önünde gerçekleştirilen basın açıklaması ile taleplerini açıklayan sendika üyeleri, memurların temel sorunlarının çözülmediğini söyledi. Ellerinde ‘Askeri kamplar sivil memurlara açılsın’, ‘Grevsiz toplu sözleşmeyi reddediyoruz’, ‘Yüzde 50 zam istiyoruz’, ‘Sözde toplu sözleşme masasını reddediyoruz’, ‘Doğum ödeneği artırılsın’ yazılı dövizleri taşıyan grup, Bakanlığa seslenerek taleplerin karşılanmasını istedi. Grup adına basın açıklamasını okuyan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, “Yüzdelik dilimlerle ücretli kölelik değil ekonomik büyümeden pay ve yüzde 50 zam istiyoruz” dedi. Kendinden olmayan sendikaları ve kamu emekçilerini yok sayan anlayışın karşısında olmaya devam edeceklerini belirten Balık, “Sözde Toplu Sözleşme masasını tanımayacağımızı belirtiyoruz.  2019 5. Dönem 2020-2021 Sözde Toplu Sözleşme görüşmeleri diye bir şey yoktur ortada bir tiyatral gösteri ve aktörleri vardır. Kamu emekçilerine dayatılan sözdeToplu İş Sözleşme düzeni tam bir kurmaca ve aldatmacadır.  AKP iktidarının, son 20 yıla damgasını vuran ekonomi politikaları başta kamu emekçilerinin ve ücretle çalışanların aleyhine olmuştur” ifadelerini kullandı. “MİLYONLARCA EMEKÇİ ENFLASYON ALTINDA İNİN İNİM İNLEMEKTEDİR” Halkın temel ve zorunlu ihtiyaçlarının sürekli zamlandığına dikkat çeken Balık, “Türkiye, zor bir ekonomik kriz döneminden geçiyor. Enflasyon yükseliyor, paramız değer kaybediyor, vatandaşın satın alma gücü eriyor, ekmeği her geçen gün küçülüyor.  Ülkenin ekonomisi daralıyor. İşsizlik tarihinin en yüksek noktasına doğru soluksuz tırmanmaktadır. İktidar ve yandaşlarına taleplerimizin karşılanması için bir kez daha sesleniyoruz” şeklinde konuştu. “KAMU EMEKÇİLERİ LEHİNE SONUÇ BEKLEMEK GERÇEKÇİ DEĞİL” ‘AKP iktidarı ile yandaşı konfederasyon arasında yapılacak olan “danışıklı görüşmelerden” kamu emekçileri adına herhangi bir kazanımın çıkmayacağını savunan Balık, “Kamu emekçilerinin, grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme düzeninin kamuda çalışanlar lehine sonuçlar vermesini beklemek gerçekçi değildir.  Gerçekçi olan, AKP hükümetinin övgülerini ve desteğini alarak sendikacılık yapanların baskıyla, tehditle, şantaj ve makam rüşveti ile kamu çalışanlarını sendikalarına üye olmaya zorlamasıdır;  sözde konfederasyon başta kendi üyeleri olmak üzere tüm kamu emekçilerini Sözde Toplu Sözleşme masasında satacak olmasıdır. AKP’ye yandaş bir konfederasyon ile hükümet temsilcilerinin bir masada bir araya gelerek yaptıkları görüşmeler asla bir toplu sözleşme görüşmesi olamaz. Yandaş konfederasyon masadaki kirli pazarlığı örtmeye kapalı kapılar ardından yapılmak istenen satışı gizlemenin telaşına ve TİS’i kendilerine için bir kazanım haline dönüştürme derdine düşmüştür” diye konuştu. “TALEPLERİMİZ KARŞILANMALI” Balık, ücret, maaş ve diğer özlük haklarıyla ilgili temel taleplerini şu şekilde sıraladı: Kamu emekçilerinin 2002 yılından bu yana karşı kaşıya kaldığı kayıplar yüzdelik zamlarla telafi edilemeyecek bir noktaya ulaşmıştır. Kaldı ki kamu emekçilerinin harcanabilir gelirlerinin büyük kısmını ayırdıkları seçilmiş gıda harcamaları son bir yılda yüzde 56 oranında artmıştır. Bu nedenle, emekli aylıklarına da yansıtılabilecek şekilde kamu emekçilerinin ücretlerine 2020 yılı için yüzde 50’nin üzerinde bir zam yapılmalıdır. 2020 yılına ilişkin zam oranları da Orta Vadeli Programında (2021-2024) yer verilecek enflasyon hedefi ve GSYH büyüme hedefinin toplamı kadar bir zam uygulanmalıdır. Enflasyonun ve büyümenin hedeflenenden daha yüksek oranda gerçekleşmesi halinde ise aradaki fark memur maaşlarına 2022 yılında yansıtılmalıdır. Üniversite mezunu tüm memurların ek göstergeleri 3600’e çıkarılmalı, yardımcı hizmetler sınıfı kadrolarında görev yapanların da ek göstergeden yararlanabilmeleri için 6’ncı dereceye inen tüm kamu emekçilerine ek gösterge ücreti ödenmeli, ek ödemelerin tamamı emekliliğe esas aylığın içinde sayılmalı, emekli memurlara da çalışmayan eşi için aile yardımı ödemesi yapılmalıdır. Kamu emekçilerine, yılda bir defa yıllık izne ayrılırken bir maaş tutarında yıllık izin ikramiyesi ödenmelidir. Kamu çalışanlarına kreş olanağı sağlanmalı ya da günün koşullarına uygun olarak kreş yardımı verilmelidir. 50 ve daha fazla kamu çalışanının olduğu tüm kurumlarda yemekhane kurulması ve daha küçük birimlerde TÜİK gıda endeksine göre güncellenmesi kaydıyla en az günlük 10 Lira yemek ücreti ödenmesi sağlanmalıdır. Ölüm yardımı ödeneği artırılmalıdır. Temmuz 2015’ten buyana değiştirilmeyen ve birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üç ve sonraki çocuklar için 600 lira olarak uygulanan doğum yardımı ödeneği artırılmalıdır. Çoğul gebelikler de yardım bebek sayısıyla orantılı olarak verilmelidir. Gelir vergisi tarifesinden kaynaklanan kayıplar önlenmelidir. Kamu emekçilerinin yıl boyunca %15 vergi dilimine sabitlenerek vergi ödemesini ve bunu aşan tutarın ise şirketlere uygulanan düzenli vergi ödemelerinde yapılan indirim oranının uygulanması veya işveren tarafından karşılanmasını istiyoruz. Böylece yıl içerisindeki maaş ve gelir kaybını önlemiş olacaktır. Bulunduğu ilde uzman doktor ve tedavi imkânı bulunmadığından başka ile sevk edilen devlet memurlarına Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenen tedavi yolluğu giderlerinin, yol ücreti + gündelik şeklinde yeniden belirlenerek artırılmalıdır.Kamuda aynı kadro ve unvanlarda çalışanlar arasındaki ücret farklılıkları giderilmeli eşit işe eşit ücret ödenmelidir.Kamu emekçilerinin maaşlarıyla birlikte yapılan tüm ek ödemeler emekliliğe esas alınmalı ve bu tutarlar emekli aylığına da yansıtılmalıdır. Tüm kamu emekçilerine her yıl en az iki defa olmak üzere kıyafet ihtiyacının karşılanmasına yetecek şekilde giyim yardımı yapılmalıdır. Kamuda görevde yükselmelerde, sözlü sınav uygulaması kaldırılarak liyakat esas alınmalıdır. Anayasa’nın çalışma yaşamı ve çalışanların haklarına ilişkin hükümleri, uluslararası sözleşmelere uygun olarak, ayrımsız tüm çalışanlara sendika hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkını içerecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Grev hakkı Anayasal güvenceye alınmalıdır.  Sendikaların kuruluş ve işleyişini uluslararası sözleşmelere göre düzenleyen ve yasalarla belirlenen asgari şartların üzerinde, çalışanlar lehinde düzenlemeler yapılmasına olanak sağlayacak Toplu Sözleşme sistemini tanımlayan bir sendikalar ve Toplu Sözleşme Yasası çıkarılmalıdır. Kamu otoritesinin sendikaların kuruluş ve işleyişine Anayasadaki özel sınırlamalar haricinde karışması engellenmelidir. Sendika yönetici ve temsilcilerine güvence verilmeli, sendikal ayrımcılığa yaptırım uygulanmalıdır. Toplu sözleşme yetkisinin tespitinde sendikaların temsil gücünün yanı sıra kamu otoritesi karşısındaki bağımsızlığı da bir ön koşul olmalıdır. Bağımsızlık önceden belirlenmiş objektif kriterlere göre, siyasal etkilerden uzak bağımsız bir organ tarafından değerlendirilmelidir. Arabuluculuk dışında zorunlu tahkim anlamına gelecek hakem heyetlerine yer verilmemelidir. Sendikal ve çalışma yaşamına ilişkin yargıya intikal eden konularda hızlı yargılama sistemi getirilmeli, böylece davaların konusuz kalması veya yargı kararının sonuçsuz kalması önlenmelidir. Kamu emekçilerinin, yaptıkları kamu göreviyle ilgili bir nedenle yargılanmaları durumunda, devletin çalışanına hukuki yardımda bulunması sağlanmalıdır. Kamu işveren vekillerinin hukuka aykırı şekilde idari işlem yaptıklarının yargı kararıyla tespit edilmesi halinde, bu işlemden doğan kamu zararının, işlemi yapan kamu yöneticilerine rücu edilmesinin yolu açılmalıdır. Kamu emekçilerinin lojman ve hizmet evlerinden, eşitlik içinde yararlanması sağlanmalı, kendisine bu konudaki mevzuata göre hizmet evi tahsis edilemeyen personele kira yardımı yapılmalıdır. Tayin, terfi, yer değiştirme ve görev değiştirme konularında mevzuat yeniden düzenlenerek keyfi kararlar ve siyasi kadrolaşma önlenmeli, atama ve terfi işlemlerinde eğitim, kariyer ve liyakati esas alacak bir sistem oluşturulmalıdır. Sendikalara çalışanlarla ilgili her konuda taraf olma ve üyelerini temsil etme olanağı sağlanmalıdır. Yönetsel konularda da sendika temsilcilerinin gözlemci olarak bulunmasına izin verilmelidir. Kamu emekçileri, 4A, 4/B, 399 sayılı KHK'ye tabi sözleşmeli personel vb. ayrımlara tabi tutulmamalı, tüm kamu emekçileri aynı statüde istihdam edilmelidir. (Kadir GÜRHAN)  

Editör: TE Bilisim