CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğü iddia edilen CHP’liye ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum; bir partiye kumpas kurmak doğru bir şey değildir. Dedikodu üzerinde siyaset yapmak da doğru bir şey değildir. Memleketin dünya kadar derdi var, o sorunları çözeceğine CHP ile uğraşıyor” dedi. CHP lideri TBMM grup toplantısında partililerine seslendi. Konuşmasında işsizlik oranına değinen Kılıçdaroğlu, “Herkesin aşı işi olsun, kimin bir derdi varsa çözmek boynumun borcudur” ifadelerini kullandı. Sorunlu olan bir ülkenin geleceğe güvenle bakamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bütün vatandaşlarımın oyuna talibim. 17 yıldır görevini yapmayanlara yeter artık diyeceğiz. 17 yıldır buradasın hangi derdimizi çözdün diyeceğiz. Halkla, sivil toplumla beraber ülkeyi yönetmek istiyoruz. Hangi partiden olursa olsun bütün vatandaşlarımın oyuna talibim. Bizlere kumpas kuruyorlar. İsterseniz Çin Seddi’ni getirin yıkıp geçeceğiz. Onlar sanıyorlar ki CHP, hemen geri adım atacak. Niye geri adım atalım” dedi. “VARSA LAFIN GEL KARŞIMA YÜZÜME SÖYLE” Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “AK Parti’ye oy veren kardeşlerime de sesleniyorum; bir partiye kumpas kurmak doğru bir şey değildir. Dedikodu üzerinde siyaset yapmak da doğru bir şey değildir. Memleketin dünya kadar derdi var, o sorunları çözeceğine CHP ile uğraşıyor. Çünkü önündeki en büyük engeli CHP olarak görüyor. Memleketin dünya kadar derdi var. Sen bu sorunları çözeceğine CHP ile uğraşıyorsun. Sen kim oluyorsun da CHP’yi ağzına alıyorsun? CHP sıradan parti değildir! Dünyanın en eski partilerindendir. Kuva-yı Milliye'nin partisidir.” Beştepe’ye giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğü iddia edilen CHP’liye ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Kumpas kuracaksın, bir dünya laf edeceksin. Sana söyledim, varsa lafın gel karşıma yüzüme söyle. Bir dünya kanalın var; A Haber, ATV. Yalnız başıma çıkacağım. İstiyorsan bir sürü adam al yanına. Ordunla gel. Yandaşların var onları da alabilirsin” ifadelerini kullandı. “HALUK BİLGİNER HEPİMİZİN ONURU VE GURURU OLDU” Uluslararası Emmy Ödülleri'nde 'En İyi Erkek Oyuncu' seçilen Haluk Bilginer'i tebrik eden Kılıçdaroğlu, “Haluk Bilginer hepimizin onuru ve gururu oldu. Sinema ve tiyatromuzun en önemli aktörlerinden biri. Hepimizi gururlandırdı. Şahsiyet dizisiyle aldı bu ödülü. Bu dizinin yapımcılarına, oyuncularına, tüm kadrosuna yürekten teşekkür ediyoruz. Türkiye'yi uluslararası alanda daha iyi tanıttıkları için” diye konuştu. “KAYBETMEKTEN SÖZ ETMESİ DE BAŞLI BAŞINA OLAY” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) için emekliliğin gündemde olmasını belirtmesine dair konuşan Kılıçdaroğlu, “EYT’liler aramızda. Erdoğan diyor ki ‘Seçimi kaybetsek de ben bu işte yokum. İskandinav ülkeleri bu yüzden battı’. Hiç meraklanma Sevgili Erdoğan, gözlerinden öpüyorum; seçimi zaten kaybedeceksin. Kaybetmekten söz etmesi de başlı başına olay. Düne kadar bu lafı ağzına almazdı. O da görüyor ki gidecek. Bugünü bir kenara yazın ve her yerde anlatın; Kılıçdaroğlu EYT'lilerin sorunlarını çözeceğini söyledi deyin.” dedi. “ÖĞRETMENLERİN MAAŞI YAŞANAN ENFLASYONLA ERİYOR” Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “21. yüzyıl Türkiye’sinden bahsediyoruz. Akşam pazarından yiyecek arayan kadınlar var. Eğitimle başlayacağız; kadına yönelik şiddete de hep birlikte karşı çıkacağız. Kadın, insanlığı yaşatan temel aktördür. Öğretmenlik mesleği dünyanın her yerinde diğer mesleklere göre farklı bir yerdedir. Çünkü öğretmen kişileri eğitir, onlara dünyayı öğretir. Öğretmen bir toplumun ufkunu açan tek aktördür. Öğretmenlere her zaman saygı duymak zorundayız. Bizde öğretmenler, Avrupa’da öğretmenlerin aldığı maaşın yüzde 30’lara varan oranda daha az maaş alıyor. Öğretmenlerin maaşı yaşanan enflasyonla da eriyor. Sadece geçim açısından değil, eşit işe eşit ücret diye evrensel bir kural vardır. Eşit iş yapılıyorsa onu farklı klasmanların içine sokmamamız gerekiyor. Bugün bakıyoruz bir kadrolu öğretmenler var bir de sözleşmeli öğretmenler var. İş güvenceleri yok, daha zor koşullarda çalışıyor daha düşük ücret alıyorlar. Bir de ücretli öğretmenler var. Bunlar en garibanları. Enflasyonla birlikte bu öğretmenlere verilen ücrette indirim yapıldı. Bir de KHK’lı öğretmenler var. Saray iktidarının ülkeyi getirdiği nokta bu. Bu öğretmenlerden hangisi ben ay başını rahat getiriyorum diyebilir? Bir de ataması yapılmayan öğretmenler var, sayıları her geçen yıl artıyor. Rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan öğretmenler de var. 3600 ek gösterge verecek olanlar da bizleriz. Her 24 Kasım’da öğretmenlere birer aylık ikramiye vereceğiz. Sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye bir ayrım olmayacak. Herkes sadece öğretmen olacak. Bütün öğretmenler atanacak. Taşımalı eğitime son verilecek. Öğretmen Türkiye coğrafyasına ne kadar çok dağılırsa aydınlanma da o kadar hızlı olur, taşımalı eğitim mi olur? Nerede öğrenci varsa orada öğretmen de olacak. “BADEM UNUYLA BESLENENLER KALKIP BUĞDAYLA İLGİLİ AHKAM KESİYOR” “Tarım Şurası'nda çiftçinin adı yok” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Toprağa galoşla basan, badem unuyla beslenen Saray; çiftçinin sorununu büyütmekten başka bir şey yapmıyor! Cumhurbaşkanı demiş ki, 'Kılıçdaroğlu buğdayı görse tanımaz.' Ben buğdayı çok iyi tanırım ama sen buğdayı tanımazsın. Sen badem unuyla besleniyorsun. Kendi toprağına galoşla basıyorsun. Badem unuyla beslenenler kalkıp buğdayla ilgili ahkam kesiyor. Ben buğdayı da bilirim çiftçiyi de bilirim. 2002'den bu yana 20 milyon dekar daha az buğday ekiliyor.” İş aramak suç sayıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu işsizliğe ilişkin şunları söyleyerek sözlerini sonlandırdı: “İşsizliğin sorunu beyefendiye göre işsizlerin ta kendisiymiş.17 yıldır memleketi yönetenler Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik oranına imza attılar. Tüm işsizlere sesleniyorum; bunlara oy verirsen iki elim iki yakandadır! Saray'da işsizlik diye bir şey yok. Hepsinin keyfi yerinde. Bakalım asgari ücrete ne kadar zam yapacaklar? En az %22,58 zam yapılmalı, artı refah payı olmalı. Çünkü enflasyon bu kadar.” (Kadir GÜRHAN)