Şiddetsiz Toplum Derneği, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle, Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği, Papalık ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na 19 maddelik birer mektup gönderdi. Başkan Rıza Sümer ile Uluslararası İlişkilerden de sorumlu Başkan Yardımcısı Erdoğan Güven imzası ile gönderilen mektuplarda, Birleşmiş Milletlerin, bir Dünya Federasyonu veya Konfederasyonu gibi çalışarak, Dünya’da şiddetin, adaletsizliğin, yoksulluğun sonlandırılması, insan haklarının ve demokrasinin geliştirilmesi, üye ülkelerde, ortak çağdaş değerlerin bulunması ve tüm ülkelerde idam cezasının kaldırılması için çalışması gerektiği dile getirildi. Mektupta, Avrupa Birliği, Papalık ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da, bu önerilere destek vermesi istendi. Dernek Başkanı Rıza Sümer, arkadaşları ile birlikte Ankara’da yaptığı basın açıklamasında, mektubun bu örgütlere, dilimize sahip çıkmak amacı ile Türkçe gönderildiğini, iki yıldan beri uluslararası kuruluşlara gönderilen metinlerin tamamen Türkçe olduğunu, bundan böyle de aynı uygulamanın yapılacağını belirtti. “İNSANLIK ŞİDDET ÇEŞİTLERİNDEN ACI DUYMAKTADIR” Türkiye dahil olmak üzere, dünyada, insana, hayvana ve çevreye-doğaya yönelik şiddet çeşitleri artmış ve yaygınlaşmıştır. İnsanlık, bu şiddet çeşitlerinden acı duymaktadır. Ancak, önleyemediği için daha çok utanç duymalıdır. Çünkü şiddet suçu işleyenlerin sayısı çok az, ancak bunlar, silahlı ve vicdansız insanlardır. Dünya halkları, hem kendi ülkelerinde ve hem de ülkeler arasında örgütlü, iletişim ve işbirliği içinde olmadıkları için, her türlü şiddete karşı, şiddetsiz tepki göstermek, korumak, kollamak, iletişim ve işbirliği kurmak konularında etkili değildirler. Bu alanlarda, Birleşmiş Milletler Örgütüne çok büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Örgütü ve Papalığın da çok büyük ve çok etkili sorumlulukları olduğunu düşünüyoruz. Bu örgütler, her çeşit çalışma, toplantı, genel kurul ve benzeri etkinliklerde, insana, hayvana ve çevreye-doğaya yönelik şiddet çeşitleri ile konuları gündeme almalı, önleyici kararlar ve önlemler geliştirmelidir. Biz, bu örgütlerde yönetici olan veya çalışan insanların da, insana, hayvana ve çevreye-doğaya yönelik şiddet konularından büyük üzüntü ve rahatsızlık duyduklarına inanıyoruz. BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN BARIŞ Bir gün değil, her gün barış kelimelerinin vurgulandığı mektupta özetle şunlar yer aldı: Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği, Papalık ve İslam İşbirliği Teşkilatı, sadece 1 ve 21 Eylül tarihlerinde değil, her gün yumrukların, tokatların, tekmelerin, taşların, palaların, copların, hafif ve ağır silahların yerine, insanların, barışı, yüz yüze ve göz göze konuşmasını savunmalı, desteklemelidir. Bir gün değil, her gün barış içinde, kavgasız, savaşsız ve şiddetsiz yaşamak ve yaşatmak için, sürdürülebilir kararlarla, dünyadaki tüm devletleri ve gönüllü kuruluşları sürece katarak katkı vermelisiniz. 4 örgüt, ana işlevleri ne olursa olsun, üyelerine ve hedef kitlelerine, dernek, federasyon, konfederasyon, vakıf, kooperatif gibi gönüllü birlikteliklerin önemini ve gerekliliğini anlatmalıdır. Gönüllü çalışmalar özendirilmelidir. 1 Eylül Dünya Barış Günü ile 21 Eylül Birleşmiş Milletler Barış Günü, insanlığın barışı sağlamadaki başarısı, bu uğurda sağlıklarını ve canlarını yitirenlerin anılması için belirlenmiştir. Ancak, bugün insan soyu, bu günleri kutlayabilecek başarıyı sağlayamamıştır. Bu günlerde yapılması gereken; düşünmek, tüm devletleri, sivil toplum örgütleri ve medyası ile tüm dünyayı, birlikte ve kararlılıkla çözüm üretmeye yönlendirmektir. Bu yönlendirmede Birleşmiş Milletler Örgütüne ilk sırada çok büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Canlara, canlılara (insan, hayvan, çevre, doğa) değil, şiddete ve silahlara veda edilmesi, Birleşmiş Milletler Örgütünün de  görevleri arasında, ilk sıralarda olmalıdır. Her ülkede ve dünya üzerinde, insana, hayvana, çevreye-doğaya şiddete karşı, şiddetsiz tepki yöntemlerinin öğrenilmesi, bilinmesi, yaygınlaşması ve uygulanması için Birleşmiş Milletler Örgütünün desteğine ve katkısına kesin gereklilik bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Örgütü ve Papalık, üyesi olan  veya temsilciliği bulunan ülkelerdeki  birimlerinde, insan hakları yanında, hayvan ve çevre-doğa (toprak, hava, su) haklarına yönelik çalışacak uzmanlar ve bölümler bulundurmalıdır. İnsan, hayvan ve çevre-doğa haklarına aykırı davranan yönetimlere, şiddetsiz yöntemlerle yaptırım uygulanmalıdır. Öneri yaptığımız dört kuruluşun üst düzey temsilcileri, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Papalığa birer inanç örgütü diye bakmadan, yılda en az iki kez bir araya gelmeli, insana, hayvana ve çevreye-doğaya yönelik sorunları, çözüm yöntemlerini ve gelişmeleri değerlendirmelidir. (Haber Merkezi)  

Editör: TE Bilisim