Günümüzün en çok sevilen sinema türlerinden olan bilimkurgunun neden bu kadar tutulduğu ve sevildiği her zaman için bir tartışma konusu olmuştur.   Belki 70-80 yıl önce bu kadar popülerliği yoktu ancak özel efektler ve teknolojisinin deli gibi gelişmesi bu popülerliğin artmasında en önemli etken olarak görünüyor.   Günümüzde tarihi dizilerin ve filmlerin sevilirliğini göz önünde bulundurursak bunlarda kullanılan özel efekt teknolojileri de bu tür filmleri belki de bilim kurgu alanının içine sokuyor. İleri teknolojileri kullanarak bize farklı evrenler sunan bir kurgu şekli olarak bunu da bilimkurgu filmi olarak değerlendirmeniz doğru olacaktır.   Bir bilgi paylaşalım madem konumuz bilimkurgu; 2010'ların en iyi 20 filminin içinde 11 tanesinin bilimkurgu türünde olduğu açıklanmış. Ayrı bir bilgi daha Amerikan Akademi Ödülleri yani Oscar dediğimiz ödüller içinde 2009 yılından önce yalnızca iki bilim kurgu filmi en iyi film adayı olmuş ama kazanamamışlardı. Bu filmler neydi diyecek olursanız E.T. ve Star Wars.   Peki özel efektlerin kullanıldığı, hayatımızda var olmayan şeylerin bize sinema filmi olarak sunulmasının altında yatan anlam ve bize vermek istediği mesajlar var mı?   Birkaç örnekle belki bunu açıklayabiliriz:   Örneğin Matrix'te aslında yaşadığımız dünyanın bir kurmacadan oluştuğu anlaşılmakta insanların da uzaylılar tarafından kontrol edildiğini bize mesaj olarak veriyor. Biraz daha uluslararası ilişkilere bakalım, Godzilla filminde nükleer felaketin bir yaratık sunularak, filmin yapıldığı yıllarda doğu ve batı arasındaki siyasi dengelerini sunan bir film. Avatar, dünyanın insanlara yetmediği ve farklı gezegenlerde farklı kaynakların olduğu gezegeni mahfedip insanların gittiği yerde felaketlere yol açtığı mesajını bize veriliyor. İzleyenlerin en sonunda bu nasıl olabilir diye hayretler içinde kaldığımız The Truman Show fantastik bilimkurgu türleri arasında hayatının başkaları tarafından sahte bir dünyada geçtiği göz önümüze seriyor. Hele ki çocukken izlediğimiz Geleceğe Dönüş filminde insanoğlunun kısa zaman sonra neler yapabileceğini bize gösteriyor: Uçan arabalar, kaykaylar, bağcığını kendi kendine bağlayan ayakkabılar ve bunun gibi bir çok şey bize bilim kurgu da gelecek kavramı üzerinde neler olabileceği ve insanlığın dünyada neler yapabileceğini bizlere gösteren farklı bir bilimkurgu filmi olarak karşımıza çıkıyor. Son bir örnekle kapatalım. Klasiklerden Jurassic Park insanın dünyada var olmadığı zamana gitmesi için kendilerinin o zamanı bu zamanı taşıması ve yaşanılan felaketi önlemek için doğayı olduğu gibi bırakmak istercesine önümüze çıkardı ve serisini tamamladı.   Sizi bilmem ama beni filmden sonra kafamız oldukça yoran acaba böyle bir şey mümkün olabilir mi diyen bize bir mesaj mı vermeye çalışıyor bu film dedirten bilim kurgu filmlerini izlemenin keyfi bambaşka oluyor. Gelişen teknoloji ile beraber işte yukarıda saydığımız filmlerde olan çoğu şeyi gerçekleştirebilir miyiz bunu bilemiyoruz. Yakın gelecekte bunu görme imkanımız elbette olacak.   Uzaylıların istilası, insanların robotlara karşı verdiği savaş, bu evrenden çok daha farklı yaşam biçimleri olduğu gezegenlere yolcuklar, orada karşılaştığımız inanılmaz olaylar. Ve bunun gibi bir çok şey hayal sınırlarını zorluyor.   Bilimkurguyu sevdiren şeylerden bir kaç tanesini yukarda sıralamış olduk, çünkü hayal ettiğimiz ve olmasını istediğimiz şeylerin birileri tarafından bize sunulması bunların var olabileceği ve gerçekleştirilebileceğini bize sunuyor. Biz de bunlara ‘kanıp’ binlerce liralık ya da  milyonlarca dolar paraları sinema gişelerine bırakıyoruz ve keyifle bu filmleri izliyoruz.   Kim bilir bu sebeplerden dolayı bilmek kurgu filmleri en başlarda kalmaya devam edecek.