İnsanoğlu bilimde çok önemli gelişmelere sahiplik eden bir yılı daha geride bıraktı. 2016 yılı bilimsel gelişmenin insanlıkla tanıştığı bir yıl oldu. Dünyada bir taraftan terör ve savaşlar yaşanırken, geride bıraktığımız 2016 yılında bilim insanları 16 yeni buluşa da imza attı. 2016 yılına damga vuran 16 bilimsel gelişmeler şöyle : Kütle çekim Dalgaları İlk Kez Gözlendi. Araştırmacılar, bu yıl, uzay zamanda saptanması zor olan dalgacıkları sonunda saptayabildi. Artık, toplamda üç kütle çekimsel dalga olduğunu böylelikle kanıtlamış oldu. Dalganın kaynağı olarak 1.3 milyar ışık yılı ötede, her biri yaklaşık 150 kilometre çapta ve 30 güneş kütlesine sahip iki kara delik olarak belirlendi. Reçine İçinde İyi Biçimde Korunmuş Bir Dinozor Kuyruğu Keşfedildi.Yaklaşık 99 milyon yıl önce yaşamış olan iki ayaklı küçük bir dinozora ait olan tüylü kuyruğun ince-uzun bir parçasını barındıran reçinenin, çok büyük olasılıkla beraberinde barındırdığı detaylı bilgiler bilim dünyasını da oldukça heyecanlandırdı. NASA’nın Juno Uzay Aracı Yolculuğunu Tamamladı. NASA’ya ait mürettebatsız uzay aracı; Juno, 5 Temmuz 2016 günü sabaha karşı 5 yıl süren 2.8 milyar kilometrelik yolculuğunun sonuna geldi ve bugüne kadar Jüpiter gezegenine hiç yaklaşılmadığı kadar yakın bir pozisyona geldi. Periyodik Cetvelin 7. Sırası Doldu. Keşfedilen bu dört yeni elementle birlikte periyodik cetvelin 7. sırası da tamamlanmış oldu. Dünyanın En Dayanıklı Canlısı Tardigrad’ın Sırrı Çözüldü. DNA’yı bir şekilde radyasyonun verdiği hasardan koruyabilen, zaman içerisinde geliştirdikleri ilginç bir koruyucu proteinden kaynaklanmakta. “Damage supressor”’ün (anlamı: hasar baskılayıcı) kısaltması olan Dsup adındaki bu protein, DNA’yı fiziksel olarak sarıp, hasara karşı etrafında bir koza örüyor ve bunu da DNA’nın normal işlevlerini bozmadan yerine getirdiği keşfedildi. 1.7 Milyon Yıl Önceye Ait Bir Kemikte Kanser Vakası Bulundu. Şimdiye kadar bulunmuş en eski iyi huylu kemik tümörü örneği yaklaşık 120.000 yıl önceye ait bir fosilde keşfedilmişti, ancak bu yeni çalışma ile en eski kaydın yaklaşık 1.98 yıl önceye ait olduğu güncellemesi yapıldı. En Yakın Yıldızın Yaşanabilir Bölgesinde Gezegen Bulundu. gökbilimciler, Güneş’ten sonra Dünya’ya en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin yörüngesinde dolanan bir gezegene dair oldukça güçlü kanıtlar elde ettiler. Mitokondri Bulundurmayan İlk Ökaryot Hücre Keşfedildi. Hayvan hücrelerinde örneğin; bitkilerde bulunan kloroplast organeli bulunmaz. Buna karşılık mitokondrinin tüm ökaryot hücrelerde ortak olarak bulunduğunu düşünülürken, yeni bir araştırmada mitokondrisi olmayan ilk ökaryot canlı keşfedildi. Philae araştırma aracı ile İletişim Koptu.10 yıldan fazla bir süredir uzay boyunca sürdürdüğü 510 milyon kilometrelik macerasının ardından zıpkın sistemi bozulan Philae, kuyruklu yıldız yüzeyine çarparak iniş yapabildi. Dinozor Bacakları İlk Kez Tavuk Embriyolarında Geliştirildi. Bir araştırma ekibi, tavuk embriyolarında ‘dinozor bacakları’ geliştirmeyi başardı. Mars’ta Bulunan Bor Suda Çözünmüş Olabilir. Mars’a inen “The Curiosity” (Türkçe “Merak”) adlı robottan yeni bir keşif haberi geldi: Kızıl gezegenin yüzeyinde bor var! Buharlaşmış suyun kimyasal imzası olarak görülen borun bulunması, Mars’ta uzun süre boyunca yaşamı destekleyebilecek yapıda kalmış yeraltı sularının varolmuş olabileceğine işaret ediyor. Yeraltında İki Milyar Yıllık Su Bulundu. Kanada’da bulunan bir madenin derinliklerinde çalışan araştırmacılar, yaklaşık 2 milyar yaşında su örneklerine rastladı. En Uzun Atalarımızdan Birisine Ait, 3.7 Milyon Yıllık Ayak İzi Fosili Bulundu.Tanzanya’daki yeni ayak izi bulguları da insanın evrimi ile alakalı yeni içgörü kazanılmasını sağlayacak olmasının yanında bu ayak izini bıraktığı düşünülen türün vücut ölçüleri ile ilgili önermelerde bulunulabilmesini sağlıyor. DNA Onarımına Yardım Eden Proteinin Yapısı Çözüldü. Araştırmacılar, hasarlı hücresel DNA’nın kendisini onarmasında kilit rol oynayan bir proteinin üç boyutlu yapısını çözdü. İlgililer, bu proteinin kimyasal yapısını bilmenin, kansere karşı yeni ilaçlar tasarlaması konusunda yardımı olabileceğini belirtiyor. Grafen İçerisinde “Yapay Atomlar” Oluşturuldu. Yapay atomlar, örneğin kuantum hesaplama gibi pek çok uygulamada kullanılabilecek, bildiğimiz atomların ötesinde özellikler sergileyebiliyorlar. Bu tür ek özellikler, karbon materyali olan grafen içerisinde oluşturulan yapay atomlarda gözlemlendi. Son olarak Havadan, Temiz İçme Suyu Üreten Cihaz Geliştirildi. (Güçlü ANADOLU)