Online bilgisayar oyunları ve internet ortamı 5-14 yaş arasındaki çocuklar için tehlikeli bir ortam yaratıyor. Gündeme taşınan ve birçok çocuğun oyunlardan etkilenerek hayatlarına son vermelerine kadar ilerleyen süreç yeni neslin teknolojiden korunması ve bilinçli bir şekilde korunması gerektiğini gösteriyor. Psikolog Sevinç Sürmeli ve Bilgisayar Yazılım Uzmanı Cihan Kılıçarslan ile bilgisayar oyunlarını ve çocukların korunma yöntemlerini konuştuk. Psikolog Sürmeli, ‘’Oluşmuş bu düzeni değiştiremiyorsak, kendimi değiştirerek çocuklarımıza alternatif bir hayat sunmaya çalışmalıyız’’ dedi. Savaş mağduru kişilere psikolojik destek verdiğini belirten Sürmeli, ‘’Sevinç Sürmeli, Ankara Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunuyum. Yaklaşık 1,5 yıldır savaş mağduru insanlara, psikolojik destek veren bir projede çalışıyorum’’ ifadelerini kullanarak kendini tanıttı. ÇOCUKLARDA ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRMA OLARAK ORTAYA ÇIKIYOR Küçük yaştaki çocukların oyun ve gerçek hayat arasındaki ayrıma, etkilenme düzeylerinden ötürü, adapte olamadıklarını dile getiren Psikolog Sürmeli, ‘’Savaş oyunlarının çocuklar üzerindeki etkisi şiddete yönlendirme ve şiddet uygulamaya teşvik etme şeklinde nitelendirilebilir. Çünkü biliyorsunuz ki psikolojinin disiplinlerinde görerek öğrenme ve model alarak öğrenme bilinen bir gerçek. İnsanlar ister çocuk, ister büyük olsunlar çünkü büyükler de oynuyor bu oyunları. Çocuklarda şiddeti öğrenme ve bunu meşrulaştırma şeklinde ortaya çıkıyor. Bir sonraki aşama ise bunu uygulamaya dökme ve gerçek hayatta uygulamaya kadar gidiyor. Çocukların savaş oyunlarında gösterdikleri şiddet gündelik hayata da yansıyabiliyor. Kendi aralarında, akranlarıyla ilişkilerinde, olabiliyor. Çocuklar ayrıca savaş oyunlarında benim gözlemlerime görme iktidar kurmayı da öğrenebiliyorlar. Şiddettin temelinde iktidar ve hüküm yatar. Savaş oyunlarında kazanamayan, gerçek hayatta kazanmaya çalışıyor. Gerçek hayatta kazanamayınca, bu durum intihara kadar gidiyor. Yani çocuklar özellikle, küçük yaştaki çocuklar bunun ayrımına varamayabiliyorlar. Bu da çocuklardaki şiddet eğitimini arttırabiliyor’’ yorumunu yaptı. ÇOCUKLARI SÜREKLİ EVDE TUTMAMAK GEREKİYOR Ailelerin her ne kadar engellemeye çalışmalarda, çocuğun bir şekilde yaşanan döneme ayak uydurduğunu ve çevresel faktörlerden etkilendiğine değinen Sürmeli, ‘’Önüne geçilmesi için aslında çok farklı yöntemler uygulanabilir. Çocukları sürekli evin içinde tutmamak bunun başlıca çözümlerinden biri olabilir. Başka çocuklara yönlendirmek ve ilişki seviyelerini yükseltmek de çözümler arasında yer alır. Bunun dışında, ebeveynlerin çocuklarıyla sürekli iletişim ve ilişki içinde olması da çocukları sanal dünyadan uzak tutmak için iyi bir yöntem oluşturmaktadır. Çünkü ev içine fazla hapsedilen çocuk, evin içinde yapacak başka bir şey bulamadığı için bilgisayara ve sosyal ağlara yöneliyor olabilir. Ya da ebeveynlerin bilgisayarı çocuklara kontrollü bir biçimde vermesi ve kullanma zamanları ayırması da çözümler için bir alternatif olabilir. Çocuklar böyle bir sistem içerisinde yaşıyorlar. Ebeveynleri izin vermese bile kendi aralarında, kendi okul çevrelerinde böyle bir paylaşıma yöneliyorlar ve bilgisayar oyunları, online oyunlar hakkında fikir sahibi oluyorlar’’ dedi. ÖĞRETMENLERE DE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR Ailelerin olmadığı vakitlerde, okul öğretmenlerine büyük görevler düştüğüne değinen Sürmeli, ‘’Çocukların gelişme çağındaki bu düşünce ve tavırları kişiliklerine yerleşiyor diyebiliriz. Bunun içinde açıkçası ebeveynlik eğitimleri çok önemli. Devlet nezdinde, çocuğun doğumuyla birlikte başlayan eğitimler iyi gelişmelere sebep olabilir. Bunun dışında çocuğun en fazla vakit geçirdiği yer okuldur. Bu nedenle öğretmenlere de çok büyük görevler düşüyor. Onlar da doğru yönlendirmeler yaparlarsa bunun etkili olabileceğini düşünüyoruz. Sağlıklı ve etkili yönlendirmeler ile çocukların farklı alanlara geçiş yapması sağlanabilir’’ ifadelerini kullandı. TEMEL SEBEP İKTİDAR VE HÜKÜM KURMA ARZUSU Online bilgisayar oyunlarından, çocuklar kadar büyüklerin de etkilendiğini anlatan Sürmeli sözlerini şöyle sürdürdü, ‘’Nitekim büyükler de iktidar ve hüküm kurma uğruna şiddete yönelebiliyorlar. Kısaca özetlemek gerekirse, savaş oyunları çocuklarda, başkası üzerinde hüküm kurmayı ve o hükmü gündelik hayata yansıtmayı ve buna bağlı olarak da şiddeti meşrulaştırmayı öğretiyor diyebiliriz.’’ BİRLİKTE SPOR İYİ BİR ALTERNATİF Ebeveynlere çocukları için alternatif aktiviteler ve faydalı zaman geçirme yöntemleri öneren Psikolog Sürmeli, ‘’Ebeveynler öncelikle çocuklarıyla vakit geçirmeyi ihmal etmemeyi öğrenmeli. Çünkü ebeveynleriyle iletişim ve ilişki içinde olmayan çocuklar, dışarının yönlendirmesine çok rahat bir şekilde açık hale gelebiliyor. Onlarla vakit geçirmek mutlaka çocuklara iyi gelecektir. Sonuçta ebeveynler çocuklar için birer örnek alacakları modellerdir. Bu nedenle anne ve baba çocuğa ne öğretirse çocuk onu hayata geçirmek için çabalayacaktır. Onlarla vakit geçirmeliler. Onları faydalı aktivitelere yönlendirmeliler. Örneğin, birlikte spor yapmak hem çocuğu fiziksel hem de zihinsel olarak rahatlatacak bir aktivitedir. Çocuk hem enerjisini atacaktır hem de sağlıklı bir biçimde büyüme gösterecektir. Bunun dışında birlikte kitap okumak, film izlemek ve müzik dinlemek de yapılabilecek bir diğer alternatifleri oluşturmaktadır. Böylelikle hem bilgisayar ortamının hem de dışarıdaki çevresel zararlardan çocuklarımızı korumuş oluruz’’ yorumunu yaptı.  SİSTEM DEĞİŞMİYORSA SİZ DEĞİŞİN Yaşadığımız dönemin belli koşullarına çocukların ayak uydurmak zorunda olduğuna ve ebeveynlerin yöntemleriyle dönemin zararlı etkilerinden kurtulabileceğine değinen Psikolog Sürmeli, ‘’Dediğimiz gibi büyük bir sistemin içinde yaşıyoruz. Herkes birbirinden çok çabuk etkileniyor ve her şey çok hızlı bir biçimde değişim ve dönüşüm gerçekleştiriyor. Bunun için de anne, baba ve okul öğretmenlerine çok büyük görevler düşüyor. Çocukların sağlıklı bir biçimde büyümesi ve toplum için uygun hale gelmesi için büyük çabalar gerekiyor. Bu sadece anne, baba ve öğretmene düşen bir görev değil tabii ki. Bunun dışında toplumun her kesimine bu konuda eğitimler verilebilir. Çocukları bu tip şiddet örneklerinden nasıl uzak tutabiliriz, nasıl daha sağlıklı bireyler yetiştirebiliriz, hepimizin bu konularda eğitimler alması gerekmektedir. Nasıl bir yol izleyebiliriz şeklinde. Bunun dışında, eğer sistemi değiştiremiyorsak, kendimizi değiştirebiliriz. Çocukları daha farklı daha sağlıklı aktivitelere yönlendirebiliriz. Saatlerce evde tutmayıp, sokakta doğal oyunlara ve arkadaş çevrelerine yönlendirebiliriz. Kendimiz çalışıyor bile olsak, sonuçta çocuklar bizim sorumluluğumuz ve onlarla geçirdiğimiz vakitleri arttırabiliriz. Onları çok daha farklı aktivitelere yönlendirebiliriz. Evde olsalar bile, küçüklüklerinden itibaren onlara farklı bir dünya oluşturabilirsek, en azından bu sistem içinde onları korumayı başarabiliriz diye düşünüyorum’’ dedi. TEKNOLOJİ ÇAĞI ÇOCUKLAR İÇİN DEZAVANTAJ Bilgisayar Yazılım Uzmanı Cihan Kılıçarslan, artık online oyunların ve internet ortamı bağlılığının çocuklarda 3 yaşına kadar düştüğüne söyleyerek, ‘’Bilgisayar oyunları artık çok küçük yaştaki çocuklara kadar ulaşmış durumda. Bunun nedeni yazılım sektörü o kadar ilerledi ki artık küçük yaştaki çocukları bile etkisi altına alır hale geldi. Küçük yaş olarak kastımız 3-5 yaş arasındaki çocuklardan oluşuyor. Teknoloji çağında doğmak bu çocuklar için bir dezavantaj. Çünkü artık yaşadığımız çağ çok hızlı ve insanların hiçbir konuya sabrı yok. Buna çocuk büyütmek de dahil maalesef. Örnek vermek gerekirse, bir anne çocuğuna yemek yedirirken oyalansın diye çocuğun eline bir telefon ya da tablet tutuşturuyor. Çocuk izlediği ekrandan etkilenirken sorunsuz bir şekilde yemeğini yiyor. Ebeveynler bunu vakit kazanmak olarak görüyor. Halbuki çocukla ilgilenmek ve onunlar beraber aktivitelerde bulunmak bir bebeğin gelişimi açısından en önemli unsur. Yazılımlar artık üst düzey bir şekilde gelişmiş durumda. Öyle kodlar yazılıyor ki büyük küçük demeden herkesi etkisi altına alan oyunlar ve görseller geliştiriliyor. Bir bilgisayar oyununda en önemli şey görsellik ve ses efektleri. Gerçeğe yaklaştıkça, kullanıcı sayısı artıyor. insanlar artık acemice duran hiçbir uygulamaya yaklaşmak istemiyor mesela. Bu gerçekçilik büyük bir ekonomik yapı oluşturmuş durumda. Birçok akıllı telefon uygulaması ve online bilgisayar oyunu yazılımcı ve sahipleri büyük bir gelir elde etmiş durumda. Ve bunu sadece sanal ortamda yaratarak oluşturuyorlar. Tabii ki böyle bir sürecin olumsuz sonuçları da doğuyor’’ ifadelerini kullandı. GERÇEKLİK İLE KARIŞTIRILIYOR Gerçekçilik ve gündelik hayat ile bağdaştırılan birçok ögenin bu tip online platformlarda sık sık karşılaşıldığını anlatan Kılıçarslan, ‘’Bilgisayar oyunları artık farklı bir dünyaya dönüşmüş durumda. Gerçekçilik diye bahsettiğimiz şey, yaşadığımız gündelik hayata en yakın unsurları barındıran görsellerden oluşuyor. Ses efektleri, tepkiler, yüz mimikleri oyun karakterlerinin gerçekçi bir şekilde yansıtılmasına sebep oluyor. Bu gerçekçilik çoğu zaman pozitif yönde dönüş yapsa da bir sonraki aşamada gerçek hayat ile sanal hayatı bağdaştırmaya sebep oluyor. Bu da özellikle küçük yaştaki çocuklarda olumsuz etkilerini günden güne gösteriyor. Çocuk oynadığı oyunu gerçek hayata geçirmeye çalışıyor. Örneğin, taşların üzerinden atlıyor, bir olay olduğunda oyundaki gibi tepki göstermeye çalışıyor. Örnekleri çok fazla karşımıza çıkıyor. Çocukları bu sanal dünyadan korumanın ilk yolu uzak tutmak olarak görülüyor’’ yorumunu yaptı. OYUNLARIN AMACI BAĞIMLILIK YARATMAK Oyunların ve sanal dünyanın yalnızca çocukları değil, aynı zamanda yetişkinleri de etkilediğine değinen Kılıçarslan, ‘’Bu tip oyunlardan yalnızca çocuklar etkilenmiyor. 18 yaşını geçkin birçok kişi bile bu tip oyunlara bağlılık gösterebiliyor. Çok büyük paraların döndüğü bu online oyunlar, kişinin bir görevi haline geliyor ve oynamadığı zaman eksiklik duygusu ile karşı karşıya kalıyor. Yani yaş almış kişilerin bile bu kadar bağlanıp, gerçek hayatla birleştirildiği bir dünyanın çocukları içine almaması imkansız olarak görülüyor. Yazılım sistemleriyle üretilen oyunların asıl amacı zaten bağımlılık yaratmak. Teknoloji çağına ayak uydurma zorunluluğu çocukları çok farklı bir dünyaya adapte etme görevini elde etmiş durumda’’ dedi. ÇOCUK EN BAŞTA TEPKİSİZ KALIYOR Ailelerin bu tip uygulamalardan çocuklarını nasıl uzak tutacaklarını bilmediklerini anlatan Kılıçarslan, ‘’İlkokul çağındaki çocukların, bu tip oyunlardan etkilenmesi aslında beklenen bir süreç ve aileler nasıl uzak tutmaları gerektiğini ve çocuklarını nasıl koruyabilecekleri konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. Çocuk ailesinden duymasa bile çoğu zaman kendi arkadaş çevresinden bu dünyaya dahil olmuş oluyor. hatta yaşadığımız çağ da bu duruma adapte olamayan çocuklar sıkıntılı olarak görülüyor. Oyunlardaki gerçeklik unsurları, çoğu zaman önüne geçilemez bir hale bürünüyor. Çocuk izlediği görseller ve duyduğu sesler karşısında en başta tepkisiz kalıyor daha sonra adaptasyon evresi başlıyor’’ şeklinde konuştu. KALPLERİNE ÖFKE EKİLİYOR Çocukların, savaş ve şiddet sahnelerinden çok daha rahat etkilenebildiğini söyleyen Kılıçarslan, ‘’Eğer bilgisayar oyunları şiddet sahnesi içeriyorsa çocuk psikolojik olarak da zarar görecektir. Şiddet içerikli oyunlarla çocukların kalplerine ve ruhlarına öfke, kin, nefret, şiddet tohumları ekmiş oluyoruz. 6 yaş üzeri çocuklara hitap ediyor olması daha da kötü. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse o kadar daha fazla olumsuz etkiye açık demektir. Yani daha olumsuz etkilenir. Yapılan bilimsel araştırmalar çocukların şiddeti model alarak öğrendiğini ve gördüğü şiddet sahnelerini çevresindeki uyguladığını gösteriyor’’ dedi. İLGİ GÖRMEYEN ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR Çocukların sanal gerçeklik unsurunu kendi gündelik hayatlarına geçirmeye çok daha yatkın olduklarını söyleyen Kılıçarslan, ‘’Çocukların bu tip oyunları, kendi hayatına geçirmesi de biraz daha ilgi görmeyen çocuklarda görülüyor. Oyunların yazılımları zaten bağımlılık yaratmak ve vazgeçilmemek üzere kuruludur. Yani bir üst seviyeye geçme hırsı, bir sonraki sürüme ulaşma isteğinin temelinde çocuğun bir başarı elde etme isteği yatıyor olabilir. Bu nedenle eğitim hayatında başarılı olmayan çocukların bilgisayar oyunlarına bağımlılığı çok fazla görülmekte. Teknolojinin asıl hedeflediği aslında büyüklerden çok çocukları kapsıyor. Çünkü internete ve teknolojiye bağlı bir nesil her geçen gün ilerleyen teknolojik hedeflerin de ortak paydası olmuş durumda. Yeterlilik hissi bekleyen çocukların çoğunun kendini bilgisayar oyunlarında göstereceğini düşünmesi ve bunu bir başarı olarak görmesi de başlıca sebepler arasında. Çocuk bir noktadan sonra hayatının tamamını bu oyun haline getiriyor. bu kısım yüzde olarak hala bağımlı olmayan çocuklardan düşük ama bu yükselmeyeceği anlamına gelmiyor maalesef. Çünkü çocuklar kendi aralarında ve sosyal dünyada yer edinmek için bu tip algıları kullanır hale geliyor. Oyunu hayatının temeli üzerine oturtan çocuklarda gerçek hayata geçirme eğilimi çok yüksek bir biçimde görülüyor’’ yorumunu yaptı. ÇOCUK KENDİNİ DEĞERLİ HİSSETMEK İSTİYOR İntihar ve şiddet olaylarının düzenli kontrol ve çocuğa açıklama yöntemiyle engellenebileceğini söyleyen Kılıçarslan , ‘’Örneğin, arkadaş grubu içerisinde öfkesini, kendi bilgisayar oyunu karakteri nasıl yapıyorsa o şekilde göstermeye çalışıyor. Tepkilerini ona göre belirliyor ve doğru olanın bu olduğuna kanaat getiriyor. Oyundaki başarısını gerçek hayatta da yaşayabileceğini düşünüyor. Bu nedenle kendini eksik gördüğü bir noktada rol model olarak oyundaki karakterini alıyor. Kısacası okul hayatında başarısız çocukların internet ortamında kendini önemli ve değerli hissetmesi çok daha büyük sonuçlara yol açabiliyor. Bilgisayar oyunlarının meydana getirdiği hırs ve başarma arzusu bir noktadan sonra çocuğu şiddete bazen de psikolojik bunalımlarla birlikte ne yazık ki intihar gibi olaylara sürüklüyor’’ ifadelerini kullandı. (Rozita Merve Hamidi)