Bir kaç haftadır Basın İlan Kurumu’nun (BİK) yerel gazetelerde var olan 12 kişilik asgari kadroyu düşüreceği konuşuluyordu. Konuşulan konu nihayetinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş oldu. Basın İlan Kurumu’nun yayınlanan yönetmelik ile gazetelerin asgari kadrolarında küçülmeye gitme kararı, yerel gazetelerin içinde bulunduğu mali kriz soruna çözüm odağından uzak bir karar olduğu kadar, işsiz olan gazeteci sayısına da yeni sayı eklemekten başka bir şey değildir. Ortada döviz kurunun artması ile birlikte oluşan bir kağıt sorunu var. Alınan bu karar, kağıt sorununa da maalesef çözüm getirememektedir. Öngörülen çözüm asgari ücretle çalışan basın emekçisini de işsiz bırakmaktadır. BİK, son dönemlerde düzenlediği ‘yeni nesil gazetecilik’  kursları ile onlarca yeni gazeteci adaylarına istihdam kapısı açarken, bu yönetmelik değişikliği BİK’in bu istihdam çabasına gölge düşürmekte ve bir çelişki yaratmaktadır. Bu karar aynı zamanda BİK’in oluşturduğu ‘istihdam’ izlenimini de zedelemektedir. Var olan sorun, BİK denetiminde toplanan gazete patronları ve çalışanlarının genişçe tartışabileceği sağlıklı kararların alınması gerektiği bir konudur. Çünkü yaşanan yönetmelik değişikliği pratikte vücut bulduğu anda, yayın hayatına devam eden 1200 tane gazeteden birer kişinin eksilmesi demektir. Bu da işsiz gazeteciler kervanına yeni 1200 işsizin eklenmesi anlamına gelmektedir. Artan döviz kurundan olumsuz etkilenen gazetelerin baskı maliyeti düşürülmeye çalışılacaksa, yapılması gereken birinci adım ortak bir matbaa ve baskı noktası oluşturularak gazete baskılarının tek bir merkezden yapılmasıdır. Gazeteler, ‘birlikten güç doğar’ anlayışı ile hareket ettiği takdir de maliyetleri az da olsa düşürmüş olacak ve krize karşı geçici de olsa bir direnç sağlamış olacaklardır. Bu hayati adımın uygulayıcısı elbette ki gazete patronlarıdır. İkinci ve en büyük adım ise BİK’e ve Hükümete düşüyor. BİK ilan bedellerinde artışa gitmeli, hükümet ise kağıtta ki vergi oranlarını düşürmelidir. Ancak bu şekilde, yerel gazetelerin içinde bulunmuş olduğu mali kriz bir nebze de olsa azaltılmış olur. Yerel basının konuşulması gerekilen birçok sorunu mevcut iken, bu sorunlardan sadece ikisine değinmek istiyorum. Bağımsızlık (ki bana göre en önemlisidir) ve okunma sorunu. Geçen bir arkadaşım bana şu soruyu sormuştu: Ankara merkezli gazeteler THY’deki gibi belediyelerin stantlarında, otobüslerde neden satılmasın, belediyeler yerel basına destek olabilir mi? dedi. Elbetteki olabilir ama.. aması var işte.. Metro noktalarında belirli bir kaç nokta belirlenerek belediyelere ait stantlarda yerel gazeteler bırakılabilir. Bu çalışma yerel gazeteleri bir değil iki adım daha öne taşıyacaktır. Belediyelerin yerel gazeteleri destekleme noktasına gelecek olursak, bu yerel gazeteciliği ‘bağımsız’ kimliğinden uzaklaştırmaktadır. Çünkü gazetelere yapılacak olan ekonomik destek bağımlılığı beraberinde getiriyor. Bu da kamunun memnun olamadığı yerel yönetimleri eleştirememe ve yazamama sorununu doğuruyor. Bunun örneğini yaşayan bir gazeteci olarak söylüyorum. Yerel gazetecilik eşittir belediye haberciliğidir. Bunun aşılması gerekir. Bu da belediyelerin ekonomik desteğinden bağımsız olarak yapılacak olan bir şeydir.

Editör: TE Bilisim