Bazen yenilesi tatlı parmaklarını gülerek prize sokmaya çalışan, toki taksiti öder gibi aldığımız telefonlarımızı alo dediğinde karşıdan ses gelmediği için yere atan ve bundan büyük keyif alan bebekler görürüz. Bebekler parmaklarını prize soktuklarında başlarına kötü bir şey geleceğini ya da telefonunuzu ıslak zemine attıklarında sizin de gözlerinizin hafiften ıslanacağını düşünemezler. Çünkü hayat tecrübeleri yoktur karşılaştıkları her şey onlar için merak uyandırıcı, eğlenceli oyunlardır. Sevdikleri bir şey olduğunda aynısı evde var bırak onu deseniz de sevdikleri şeyden vazgeçmeleri bazen çok zor olur. Bazen bir sürü oyuncakları olduğu halde çamaşır sepetiyle anlamsız duygusal bir bağ kurup onunla oynarlar. Sevmedikleri şeyleri ise mesela bir sürü para verip aldığınız o ayakkabıyı bir türlü giydiremezsiniz çünkü bebek markasına değil rahatına önem verir. Bu durumda babaannesinin aldığı sizin sevmediğiniz o çirkin ayakkabı onun için en güzelidir. Ama tabi ki büyüdükçe bu saf düşünceler, gerçekten neyi sevip neyi sevmediğimiz değişir. Zamanla hayat tecrübelerimiz oluşur. Tecrübe pozitif anlamda bir kelime olsa da ön yargının da bence en beslendiği şeydir. Gösterişli pahalı kıyafetler giyen bir adama, rahat olduğu için sıradan giyinen adama göre daha kibar davranırız. Çünkü onun önemli biri olabileceği ihtimalini tecrübe edinmişizdir. Ya da tam tersi gösterişli, dekolteli kıyafetler giyen bir kadına sade kapalı giyinen kadına göre daha saygısız ve güvensiz davranabiliriz çünkü onun önemsiz biri olabileceği ihtimalini tecrübe edinmişizdir. Tecrübeler çoğu zaman hayat kurtarsa da bazen hata yapmamıza sebep olabilirler. Bize öğretilen doğrularla tecrübelerimizi besleyip yanlış insanlara yanlış düşüncelerle bakabiliriz. Göğüs dekoltesi olan güçlü kadının hayatı göğüsleyemeyeceğini düşünürken boğazlı kazak giyen birinin boğazınızı sıkma ihtimalini atlarsınız. Tecrübelerinizi ve ön yargılarını bir tarafa bırakıp çevrenize çocuklar gibi sadece kalbinizle bakmanız dileğiyle…

Editör: TE Bilisim