Batıl inanç konusu kimisine iyi gelen kimisine saçma gelen bir mevzu. Tanım olarak batıl inanç şöyle; Gerçeklik payı olmayan, hurafe, doğaüstü bazı inançlara batıl inanç denir. Eski çağlardan bu yana neredeyse her toplumda batıl inançlar görülür. Büyüklerimizden duyduğumuz ve onların da büyüklerinden duyduğu caydırıcı, batıl inanç dediğimiz bazı cümleler vardır. ‘’ Merdiven altından geçmek, ayna kırmak, tahtaya vurmak, güzelim kara kediler, 13 numara, dört yapraklı yoncanın şans getirmesi, doğum günü pastasına mum dikerek dilek dilenmesi, yıldız kayınca dilek tutmak, havuzlara bozuk para atmak gibi daha birçok batıl inanç var. Gereksiz bulanlar var, inanmayanlar var ama bir o kadar batıl denilince batılı depreşenler de var.  Bütün bunlar aslında çok eskilerden kalma alışkanlıklar. Bir şeylerin uğur ya da uğursuzluk getirmesi insanlığın kendini keşfetmesinden beri onlarla birlikte bugünlere kadar geldi. İnanmamak bir şey kaybettirmez ama inanmak bazen engelleyici olabiliyor. Psikolojik olarak, örneğin bir ayna kırdığımızda kötü şeylerin başlayacağına inanıyoruz. Kötü beklentiler, olumsuz durumlar böylece bir bir ayağımıza geliyor. Bu nedenle batıl inanç konusuna çok fazla kendimizi çok fazla kaptırmamamız gerekiyor. Batıl inançlar içerisinde en sevmediğim kara kedilerin ve 13 sayısının uğursuz sayılması. Siyah yas rengi olarak ilan edildiğinden beri siyah olan her şeye olduğu gibi kedisine karşı da ön yargı var. Ama ben şu zamana kadar huyu kötü olan bir siyah kedi hiç görmedim. Gördüğüm bütün siyah kediler, haberleri olmadan onlara yüklenen uğursuz anlamına inat gibi aşırı derecede sevimli ve cana yakın oluyorlar. Bu nedenle kara kedinin batıl inanç listesinden kaldırılması taraftarıyım. Bu dünya aleminin en masum canlıları hayvanlara hiçbir uğursuz sıfatı eklenmemeli. Hele hele insanlık bu yakıştırmayı onlara hiçbir şekilde yapmamalı. En çok inanılan batıl inançlardan birisi ayna kırmak, onun hikayesi ise şöyle anlatılıyor; ‘’Eskiden insanlar öteki dünyadaki yansımalarına bakmak için parla yüzeylere, göllere ve havuzlara bakarlarmış. Baktıkları yerde dalgalanma veya titreşim olması felaket anlamına geliyordu.  Eski Mısır ve Yunan´da salt bu nedenle kırılmaz metal aynalar yapılıyordu, böylece öte yandaki görüntülerinin bozulmamasını garantiye alıyorlardı. Roma´da ise camcılık ileri olduğundan ayna kırılmaları tabii ki daha çoktu ve kırık aynaların kötü talihin işareti olduğu kabul gördü. 7 yıl ise önemli bir süreç çünkü yine Antik Çağ´da her yedi yılda bir insanın tüm bedeninin yenilendiği düşünülürdü, işte bu yüzden ayna kırıldıktan sonra ancak yeni beden oluşana kadar kötülük sürecekti. ‘’ İnanıp inanmamak herkesin kendi tercihi… İnançlarınız ile mutlu olmanız dileğiyle…  

Editör: TE Bilisim