Ankara ile özdeşleşen mekanlardan biri olan Çıkrıkçılar Yokuşu, alışveriş merkezlerinin yırtıcı rekabetine rağmen her bütçeye uygun ürünleri, tarihi dokusu ve nostaljik yapısıyla hala Ankaralıların gözde mekanlarından biri. Neredeyse bin yıllık bir geçmişe sahip olan bu yokuş, Ankara Kalesi ve Arkeoloji Müzesi’nin olduğu bir yerde bulunduğu için aynı zamanda bir turizm değeri. Vehbi Koç gibi önemli iş adamlarını ülkeye kazandıran bu yokuşun tarihini, esnaf Mustafa Ağa ile konuştuk. ‘’ÇIKRIKÇILAR YOKUŞU’NA UĞRAMAYAN ANKARA’YA GELMİŞ SAYILMIYORDU’’ Çıkrıkçılar Yokuşu’nda 40 yıldır esnaflık yaptığını anlatan Mustafa Ağa, ‘’1975 yılından beri bu çarşıda çalışıyorum. Geçmişte, Çıkrıkçılar Yokuşu’nun bir saygınlığı vardı. Yani eskiden birisi Ankara’ya geldim diyorsa, Çıkrıkçılar Yokuşu’na gittin mi diye sorulurdu. Çıkrıkçılar Yokuşu’na uğramadıysa, Ankara’ya gelmiş sayılmıyordu. Günümüzde artık hayat şartları, burası gibi tarihi yerlerin öneminin azalmasına neden oldu. Alışveriş merkezlerinin sayısı sayılamayacak kadar arttı. Bu durumun sonucu olarak esnafa olan ilgi azaldı. Bunu yıllardır söylüyoruz. Mahalle ve semt mağazalarının artması da, Çıkrıkçılar Yokuşu’na olan ilgiyi azalttı. Eskiye oranla yani bundan 5-10 sene öncesine göre buraların popülerliği iyice düştü. Çok esnaf değişti. Çoğu kişi mağazasını, dükkanını kapattı, sattı. Batanlar oldu, yürütemeyenler oldu, çok şeyler yaşandı kısacası’’ şeklinde konuştu. ‘’İSMİNİ ÇIKRIKÇILARDAN ALIYOR’’ Yokuşun tarihini ve isminin eskiden bu sokakta yer alan çıkrıkçılar ve çıkrık tezgahlarından aldığına değinen Ağa, ‘’Çıkrıkçılar Yokuşu’nun ismini nereden aldığını anlatayım. Eskiden bu yokuşta çıkrıkçılar ve çıkrıkçı tezgahları bulunuyormuş. Çıkrık, halı, kilim dokuması için iplerin sarıldığı bir alet. Pamuktan, yünden iplik bükmek ya da bükülmüş iplikleri sarmak için kullanılan, el ya da ayakla çevrilen, çevrildikçe kayışıyla bir iği döndüren, dolap gibi bir araç. Burada eskiden, bizim büyüklerimiz anlatırdı, çıkrıklar ‘şıkır şıkır’ ötermiş. Bundan ötürü buraya Çıkrıkçılar Yokuşu denilmiş. O günden bugüne hala ismini devam ettiriyor’’ dedi. ‘’ÇIKRIKÇILAR OTANTİK HAVASINI KAYBETTİ’’ Çıkrıkçılar Yokuşu’nun eski tarihi ve birçok milletten insana ev sahipliği yaptığını söyleyen Ağa, ‘’Eskiden burada, değişik milletlerden, dinlerden, dillerden insanlar, esnaflar vardı. Burada bir Agop amca vardı, Ermeni idi o mesela. Buraya artık uzun ve büyük binalar dikiliyor. Çıkrıkçılar Yokuşu, o eski ve otantik havasını kaybetti. Şimdi dükkanların tasarımları da daha modernleşti. Bunlardan önce, mağazaların, dükkanların altı hep tahta ile kaplıydı. Üzerini mazot ile yıkardık, tozlanmazdı hiç, sadece süpürürdük. İşte o otantik havasından ziyade şimdi daha, modern ve gününüze uygun dükkanlar yapıldı. Camlar değişti, tezgahlar değişti, kapılar, duvarlar değişti ve nostaljik hava kayboldu. Bu tarz yerlerin, eski kalması gerektiğine inanıyorum. Nostaljik bir havada kalsaydı aslında daha bir başka olurdu. Ama nesil ilerledikçe, bu tarz işlerde nesilden nesile geçtiği için her kuşağın farklı bir bakış açısı var. O yüzden her kuşakta kendisine göre bir düzenleme yapıyor. Bakıyor, görüyor ve yetiştiği döneme göre o da kendi çalıştığı yeri değiştiriyor haliyle’’ yorumunu yaptı. Rozita Merve HAMİDİ

Editör: TE Bilisim