Kuru bamya ve çiçek ıhlamurun fiyatı altınla yarışır hale geldi. Aktar ve pazarlardan alınan bilgilere göre çiçek ıhlamurun kilosu 200 TL, kuru bamyanın kilosu ise 170 TL oldu. Gıda pazarındaki fiyat artışının nedenlerini Yeşil Malatya Doğal Besi Çiftliği’nden Taner Adıgüzel, Güçlü Anadolu Gazetesi’ne anlattı. Gıda ürünlerinde, son dönemde artan fiyatlar ile ilgili konuşan Taner Adıgüzel, ‘’19 senedir bu işi yapıyorum. Biz burada %80 oranında doğal ürün satıyoruz. Bamyanın fiyatı hep yüksekti. Geçen sene 140 TL idi en son fiyatı 170 TL oldu. Şimdi bamyanın üretimiyle alakalı fiyatları değişiyor. Bamyanın genelde üretim yeri Amasya’dır. Bu sadece bamya ile alakalı bir durum değil. Bu sene Siirt fıstığının üretiminde de azalma oldu’’ dedi. Ürün fiyatlarındaki değişiklileri, üretim miktarına bağlayan Adıgüzel, ‘’Bu tarz ürünlerde, yetişme oranında sıkıntı çıktığı zaman, ürünün piyasadaki fiyatı artar. Ürünün üretimi ne kadar fazla ne kadar bol olur, işte o zaman fiyatlar düşmeye başlar. Mesela şu anda çiçek ıhlamurun fiyatı çok arttı. Kilosu 200 TL’den satılıyor. Onun da aynı şekilde sebebi üretimde yaşanan azalma’’ yorumunu yaptı. ‘’ÜRETİM AZALIRSA FİYATLAR ARTAR’’ İklim koşullarının, üretimi olumsuz etkilemesi durumunda yaşanan fiyat değişikliklerinin kaçınılmaz olduğunu savunan Adıgüzel, ‘’Azalma neden oldu peki, yine iklimsel koşullardan kaynaklı. Bamya, çiçek ıhlamur bunların hepsi yerli olarak üretiliyor. Yani fiyat artışı, ekonomiden ziyade, yetişme koşulları, ürün miktarı ve mevsimsel değişikliklere bağlıdır’’ şeklinde konuştu ve ‘’Bu rekabet, özellikle gıda sektöründe hep bu şekilde olmuştur. Rekabet bazında baktığımızda, değişmez kural budur. Mahsulün üretimi ne kadar fazla ise fiyatı o kadar düşük olur. Mahsul fazla olduğu zaman, fiyatı düşük bir şekilde piyasaya sürülür ve elden çıkarıp, para kazanma amaçlanır. Bu sene üretimin azalmasının temel nedeni hava koşulları oldu. İklimsel faktörler gıda üretiminde en önemli koşuldur’’ dedi. ‘’KAYISININ FİYATI BU YAZ ARTACAK’’ Malatya’da yaşanan sel baskınının bu seneki kayısı fiyatlarını etkileyeceğini belirten Adıgüzel, ‘’Mesela, bu sene Malatya’da kayısı üretimi azaldı. Yaşanan sel kayısı üretimini ve üreticisini kötü etkiledi. Elde edilmesi beklenen miktarın neredeyse yarısı kadar meyve üretilmiş. Şimdi bunun sonucu olarak, kayısı fiyatlarında artış beklemek mümkündür hatta yüzde yüzdür. Fiyat bazında yaşanan artış pazara ve market fiyatlarına da yansıyacak. Kesinlikle ve kesinlikle bu sene yaz aylarında kayısı fiyatlarında da değişiklik olacaktır’’ yorumunu yaptı. Üreticilerin fiyat politikalarına da değinen Adıgüzel, ‘’Üretici, elindeki mal fazla olduğu zaman, telef olmasın, elimde kalmasın mantığı ile zarar etmemek maksadıyla, ürünün satış fiyatını düşürür. Üretici, elinde mal varken, o ürünü yüksek bir fiyattan satmaya çalışırsa zarar eder. Ürünün %30’u %40’ı iadeye çıkar. Üretici, bu sebepten ötürü zarar etmemek için en uygun fiyatı belirlemeye çalışır’’ dedi ve ‘’Ama o politikayı şöyle izler, elindeki malın fiyatı 100 TL’dir, bunu 150 TL’den satışa çıkarır ve pazarlık fiyatı bırakır. 100 TL’ye kadar iner ama onun da aşağısına satmaz, satamaz. Çünkü zarar edeceğini bilir. Fazla gösterilir, ama onun da limiti vardır. O limitin altına inmez’’ şeklinde konuştu. ‘’BİLİNÇLİ TÜKETİCİ OLMAK EN ÖNEMLİSİ’’ Avrupa ve Amerika vatandaşlarının, alışveriş yaparken, sorgulayıcı ve bilinçli olmalarına değinen Adıgüzel, ‘’Bilinçli tüketici olmak da önemli bunun yanında. Sorgulayan, araştıran ve en iyisini bulmaya çalışan müşteri, bilinçlidir. Mesela ben turistik yerlerde de çok çalıştım. Avrupa ve Amerikalılar bu tarz organik ürünlere fazlasıyla ilgi gösteriyorlar. Bunun yanında da bilinçliler. Her şeyi soruyorlar, ne, nereden, kaça, nasıl geldi diye. Soruların hepsinin cevabını istiyorlar. Daha ucuza almak için değil, doğru fiyata doğru ürünü almak için yapıyorlar bunu’’ dedi. Türkiye’de çoğu kişinin yanlış ve karambole alışveriş yaptığını söyleyen Adıgüzel, ‘’Türkiye’de 100 kişiden 90’ı bilinçli ancak. Oran çok düşüktür. Çoğu kişi bilinçsiz bir şekilde alışveriş yapıyor. Her şeyden önce bilinçli tüketici olsunlar. Bilinçli tüketici nasıl olur, fabrikasyon ürünlere yönelmek yerine, doğal ürünlerle beslenmekle olur. Topraktan gelen, bitki ve ürünler, vücudun dengesini korumaya yardımcı olur. Bu nedenle, doğadan, tabiattan beslenmek çok önemlidir’’ yorumunu yaptı. ‘’FABRİKASYON ÜRÜNLER, UZUN VADEDE DEĞİL KISA VADEDE TASARRUF SAĞLAR’’ Fabrikasyon ürünlerin, doğal ürünlere kıyasla vücuda zarar verdiğine değinen, ‘’Vücudun kıymetini bilirsen, sıkıntıya girmezsin. Fabrikasyon ürünler, vücudun içerisinde hasar oluşturuyor. Bu, kısa vadede değil ama uzun vadede kişiyi daha büyük bir maddi külfetin altına alır. Fabrikasyon ürünler, doğal ürünlere göre daha ucuz doğru. Ama sağlıklı bir vücuda sahip olmadıktan sonra maddiyatın da bir önemi kalmıyor’’ diyerek doğal beslenmenin önemine değindi ve ‘’Gıdadan, iyi yemekten kaçırdığımız parayı, vücut sağlığı gidince kat ve kat fazlasını hastanelere veriyoruz bir de üstüne sağlığımızdan oluyoruz. Sağlıklı beslenmek hem maddi açıdan hem de manevi açıdan önemli. Hem iyi beslenirsin, hem de cebinden hastane parası çıkarmazsın’’ diyerek Ankaralıları doğal beslenmeye davet etti. Rozita HAMİDİ

Editör: TE Bilisim