MHP lideri Devlet Bahçeli düzenlediği basın toplantısı ile gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kuzey Irak’taki referandum kararına tepki gösteren Bahçeli, ‘’ Bu referandum Türkiye için gerekirse de savaş sebebi sayılmalıdır’’ dedi. Partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen MHP lideri Devlet Bahçeli gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Meral Akşenir’in kuracağı yeni parti için başlayan istifalardan, Koray Aydın’ın istifa kararı için, ‘’ İstifa tek taraflı tercihtir, partimiz açısından hayırlı olmuştur. 2019'daki bir adaylık için şimdiden isim veriyorsa birilerini hava boşluğuna atıp yerine geçmeyi düşünüyordur. Gelen gelir, giden gider’’ yorumunu yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun atletli fotoğrafının gündem olmasına ise, ‘’Buna yorum gerekmez. Kim neyi giyiyorsa giysin ama siyaseti iç çamaşır seviyesine düşürmemek lazımdır’’ ifadelerini kullandı. SİYASET VE DİPLOMASİ ALARM VERMEKTEDİR Son dönemde yaşanan olaylara dikkat çeken Bahçeli, ‘’Başta Türkiye olmak üzere, mücavir bölge ve ülkeleri kapsamına alan kanlı ve karanlık bir oyun uzun süreden beri devrededir. Bahse konu şirret oyun gelip geçici değil, sonuca odaklı yakıp yıkıcı niteliktedir. Şanlıurfa Siverek ile Diyarbakır’da Atatürk büstlerine yapılan saldırılar, Çanakkale Bayramiç’te bir polis memurunun medyaya düşen ibretlik fotoğrafı, İstanbul Maçka Parkı’nda sahnelenen kıyafet temalı taciz, yeni devlet kurulmasıyla ilgili safsatalar yörüngesi kaymış tartışmaların odağında yer alan konu başlıklarından sadece bir kısmıdır. Bir yanda terörizm kan dökmeyi sürdürürken, diğer yanda siyaset ve diplomasi kilitlenerek alarm vermektedir’’ dedi. TÜRKİYE İÇİN GEREKİRSE SAVAŞ SEBEBİ SAYILMALIDIR Tahran yönetiminin bilhassa Barzani’nin 25 Eylül’deki korsan referandumuna mesafeli tavrı, Rusya ve ABD’nin yükselen itirazları ayrıca kayda değerdir. Kandil dümdüz edilmeli, ihanet sökülüp atılmalı, hainlerin başına dünya yıkılmalıdır. Afrin- Ayn El-Arab bağlantısını kuramayan terörizm bekçilerine öldürücü vuruş derhal yapılmalıdır. Bunun yanı sıra, Barzani’nin Türkmen kentlerini kapsamına alan referandum hazırlığının sonuna kadar karşısında yer alınmalıdır. Bilinmelidir ki, muhtemel bu referandum Kürdistan provasıdır. Bu referandum Türkmenlerin, Türkiye’nin tamamen aleyhinedir. Bu referandum Türkiye için gerekirse de savaş sebebi sayılmalıdır. Türk devleti sınır ötesinden silah çeken, bomba fırlatan, Türkiye’nin bölünme dinamiklerini harekete geçirmeyi aklından geçiren kim varsa haddini bildirmeli, kafasını koparmalıdır. Barzani inat ve ısrarla referandum ertelenmeyecek diyor. Çok dinli, çok bölgeli bir devlet kuracaklarını ileri sürüyor. Anlaşılacağı üzere yangına körükle gidiyor. Milli gücümüzü ne pahasına olursa olsun göstermeli, yuvamızı bozmaya, yurdumuzu dağıtmaya tevessül edenleri kazdıkları nifak çukurlarına silkeleyip atmalıyız. NAMLU TUTAN ELLERİ ÖVENLER HEDEF ALINMIŞLARDIR Terörizm yalnızca Türkiye’nin sorunu değildir. Artık sınır aşan, ülke ve coğrafyaları önüne katıp tehdit markajına alan örgütlerin varlığı herkesin malumudur. 17 Ağustos 2017 tarihinde, İspanya’nın Barcelona şehrinin en işlek caddelerinden birinde, bir teröristin kullandığı minibüs son sürat kalabalıkların arasına dalmıştır. Bu saldırıda 15 kişi hayatını kaybetmiş, 100’den fazla kişi de yaralanmıştır. Buradan İspanya halkına taziyelerimi iletiyor, terörizmi bir kez daha lanetliyorum. Görülüyor ki, terör örgütleri yeni yöntemler kullanmaktadır. Yaşanan terör saldırılarında bomba yerine minibüs, kamyon veya tırlar adice insanların üzerine sürülmektedir. 14 Temmuz 2016’da Fransa’nın Nice, 19 Aralık 2016’da Almanya’nın Berlin, 3 Haziran 2017’de İngiltere’nin Londra şehirlerinde araçlarla çok sayıda insan ezilmiş ve de hayatlarını kaybetmişlerdir. Her zaman söylediğimiz gibi, terörün dini, milliyeti, mazareti ve ülkesi yoktur. Ne ibretliktir ki, terörizmi arkalayan, terör örgütlerine kucak açan sözde medeni ve gelişmiş ülkeler, belirli aralıklarla tuttukları silahın ters teptiğine şahit olmuşlardır. Namlu tutan elleri övenler, yine aynı ellerce hedef alınmışlardır. MERKEL DİLİNİN AYARINI KAÇIRMIŞTIR 24 Eylül’de Almanya’da yapılacak genel seçimler öncesi Türkiye iç siyasete fütursuzca malzeme yapılmaktadır. Korkuya kapılan Merkel dilinin ayarını kaçırmıştır. Tehditvari bir üslupla Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmeyeceğini söyleyerek AB’nin diğer 27 üye ülkesinin iradesini yok saymıştır. İnsanlık değerlerinin gümrüğüne takılanlar, müttefiklik ilişkisinin gümrüğünde sıkışanlar, edep ve haya gümrüğünden gerisin geriye çevrilenler, yüzsüzce kalkmışlar Gümrük Birliği Anlaşmasıyla şantaja yeltenmişlerdir. Alman yönetimine sesleniyorum, tehdit korkak ve basit insanların marifetidir. Teröristlerle düşüp kalkanlar, darbecilerle bir olup tezgâh kuranlar biraz utanmaları varsa, biraz medeniyet mürekkebi yalamışlarsa girdikleri uçurumlarla dolu yoldan dönmenin çarelerini aramalıdırlar. Türk milleti Almanya’nın şamar oğlanı, kum torbası, stres topu, canı sıkılınca azarlayacağı tutsak ve aciz bir yığın, kuru bir kalabalık değildir. Herkes haddini bilecektir. 16 Nisan Halkoylaması öncesi hayır cephesinde çalışan Almanya’nın hayırsızlığın mihrakı olması kendisine bir şey kazandırmayacaktır. CHP SİYASİ ÇIKAR HEVESİNDEDİR Ne ilginçtir ki, ana muhalefet partisi liderinin, MİT tırlarıyla ilgili bir dava dâhilinde tutuklanma ihtimali üzerinde günlerdir yazılıp çizilmektedir. Yabancı devlet ve siyaset adamları konuyla ilgili görüşlerini açıklamaktadır. Bize göre ana muhalefet partisi liderinin tutuklanmasıyla ilgili polemikler demokrasi hayatımıza zarar vermekte, siyasi havayı kirletmektedir. Bilinçli, sistematik, defolu, kara bir kampanya tedavüldedir. CHP ise bundan siyasi çıkar sağlama hevesindedir. Türkiye’yi yabancı ülkelere şikâyet eden Sayın Kılıçdaroğlu’nun ortada fol yok yumurta yokken, yalnızca Cumhurbaşkanı’nın anlık bir beyanından anormal sonuçlar üretmesi, muhalefetin güçlenmesini kelepçeye bağlaması bize göre traji komiktir. (Serkan DEMİRTAŞ)  

Editör: TE Bilisim