Üniversitelerden mezun olan işsiz sayısı çoğalıyor, hoca sayısı artan öğrenci sayısını karşılamıyor, işsizlik sıralamasının en başında üniversite mezunları geliyor ama biz hala yeni üniversiteler açmaya devam ediyoruz. Adeta, yeni bir iş yeri açar gibi AVM diker gibi durmadan yeni üniversiteleri açmaya hız kesmeden devam ediyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Nisan ayında açıkladığı rapora baktığımda tam tamına 3 milyon 354 bin kişinin işsiz olduğunu görüyorum.  Son verilere göre; genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 4,3 puanlık azalış ile %19 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2 puanlık azalış ile %10,9 olarak gerçekleşti. Bu karamsar tabloda beni en çok sevindiren ve umutlandıran şeyse kadınlarda işgücüne katılma oranının artması. Binbir umutlarla girilen okullar, yorucu bir o kadar da eğlenceli geçen 4 yıllık uzun süreç ve sonrasında yaşanan dipsiz ve derin hayal kırıklığı. Üniversiteler fazla fazla mezun verirken, her işi yapmaya heves eden, ideallerini, arzularını bir kenara bırakıp istihdam bekleyen milyonlarca genç işsiz varken üniversite sayısında ki bu artışı anlamak akıl karı değil. *** Kendi alanımdan örnek verecek olursam, sayısız derecede İletişim Fakültesi açıldı ve en büyük sorunlardan biri sektörel ihtiyaçlar. Buna bir de asgari gereklilikler eklendiğinde bu okulların sayıca fazla olduğu gözlerden kaçmıyor. Talep çok olunca sektörde barınmakta kolay olmuyor. Çünkü  alternatif bu anlamda bir hayli fazla. *** İşsizliğin nedenlerine şöyle bir bakacak olursam, ilk sırada istihdamı büyük oranda elinde bulunduran sektörlerin güvencesiz ve kuralsız olması göze çarpıyor. Hal böyle olunca, esnek çalışma saatlerine en iyi uyum sağlayan, iş gücü verimi en yüksek olan tercih ediliyor. Yani en ucuza, en yoğun tempoya kim ayak uydurursa o çalışır misali *** Ekonomik kriz ve ülkeye giriş yapan kaçak işçilerin oluşu da gençlerin önünde ki en büyük engellerden biri. *** Üçüncü ve bence en büyük sorunlardan biri yukarıda da bahsettiğim gibi istihdamın dar ve kısıtlı olup buna rağmen devamlı yeni üniversitelerin açılması sektörle iş gücü arasında ki uçurumun dağ gibi büyümesidir. Bir genç olarak bu tabloya baktığımda şunu isterdim.  Kaliteli ve nitelikli eğitimin önünün açılmasını, fazla üniversiteler kurmak yerine az sayıda ama donanımlı bireyler yetiştirilmesini, iş gücü ve istihdam politikası gözetilerek bölüm kontenjanlarının ona göre belirlenmesini ve en önemlisi binlerce gencin hayatının baharında umutlarının, direncinin yerle bir olmamasını. Aslına bakılırsa biz gençlerin istediği tek şey yaşamımızı idame ettirmeye yetecek kadar bir nebze umut ve geleceğe aydınlıkla bakabilecek hayallerimizin harcanmaması. Maddi anlamda beklentiler yerine manevi yönü ağır basan umutların var olması ve en önemlisi hiç durmadan sorgulamak ve üretmek. Biz gençler olarak ‘’Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz’’  
Editör: TE Bilisim