Kahramanmaraşlı ayakkabı ustası Kamil Kuyukazan ile yemeni ve çarık yapımını konuştuk. 30 yıldan bu yana yemeni ve çarık diktiğini ifade eden Kuyukazan, ayakkabıların yapımında deri kullandıklarını ve bu yüzden ayak için sağlıklı ürünler olduğunu ifade etti. Diktikleri ayakkabılarında hiçbir şekilde kimyasal ürünler kullanmadıklarının altını çizen Kuyukazan,”Ayakkabılarımız kesinlikle ayakta terleme yapmazlar. Bundan dolayı ayaklarda kaşıntı ve mantar da oluşmaz” dedi. TARİHİ AYAKKABILAR Yaptığı ayakkabıların tarihte ham deri ve ham çarık olarak geçtiğini ifade eden Kamil Kuyukazan, geçmişte ayakkabılar nasıl yapılıyorsa kendilerinin de geleneği bozmayarak hala aynı şekilde yaptıklarını ifade etti. Kuyukazan, sözlerine şunları anlatarak devam etti: “Ayakkabının yüzü dana derisi, tabanı camız derisi, içi de koyun derisinden yapılmakta. Eski tarihçesinde anlatıldığında göre ağaçların köklerinden elde edilen 5 renk varmış. Bunlar sarı, turuncu, yeşil, siyah, kırmızı olmak üzereymiş. Siyahı yaşlılar giyermiş, kırmızıyı ise evliler.” HER RENGİN ANLAMI FARKLI Sarı renkli ayakkabıları ise kızların giydiğini ifade eden Kuyukazan, “Eskiden kızlar peçe giydiklerinden yüzleri gözükmüyormuş. Bundan dolayı ayağındaki ayakkabıya bakılarak oradan bekar olduğu anlaşılıyormuş. O zamanlar evlilikler böyle yapılıyormuş. Yeşili dullar giyermiş. Gene tarihte anlatıldığına göre de turuncuyu zampara olanlar giyermiş. Kök boyadan bahsediyorken şunu da demek gerekir ki ağaçların köklerinden elde edilen kök boya yerine diğer renkler kullanıldığında yabancılar onun kök boya olmadığını anlıyorlar. Onun haricindeki diğer renklere biz kök boya demiyoruz. Bundan dolayı benim yaptıklarım da tarihi ayakkabılar. Ecdat nasıl yapmışsa, hangi teknikleri uygulamışsa biz de öyle devam ettiriyoruz” diye konuştu. OSMANLI’DAN KALAN GELENEK… Atölyesinin Kahramanmaraş’ta olduğunu söyleyen Kuyukazan, “Bağcıklı olan ayakkabılar çarık diye adlandırılır. Bağcık olmayan ayakkabılar ise tarihte ‘Fatih Yemenisi’ olarak adlandırılır. Yemenilerin küçüklerini de yapıyorum. Küçük olanlar ise minyatür olarak geçiyorlar. Onun haricinde folklorcuların giydiği ve Karadağ Çarığı dediğimiz ayakkabılardan da dikiyorum. Benim diktiğim ayakkabılar turistik ayakkabılar olarak da biliniyor. Osmanlı Devleti’nden kalan bir gelenek olduğundan dolayı ilgi duyuyorlar” dedi. EL YAPIMI DERİDEN YAPILIYORLAR Kuyukazan, ayakkabının yapımında kullandığı derinin el yapımı deri olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Genellikle palamut ve sumak ekşisinin yapraklarından elde ediliyor. Normal kıllı bir deri 100 tane dolabın içine atılır, içine ise ilaç koyulduğunda 15 gün içerisinde kullanıma hazır hale gelir. Yani 15 gün içerisinde özü, damarı kırılmış olur. Derinin özünü, damarını kırmak için 3 ayın beklendiği bile oluyor. Önce derinin içi dışı kireçlenir, havuza konur. 1 hafta boyunca onun kireci temizlenir ve tekrar kireçlenir, tekrar konur ki üzerindeki kıllar dökülsün. Ayrıca derinin özü damarı kırılmazsa ve o deriden yapılan ayakkabı ayağı giyilirse genellikle ayakkabı insanların ayağını vurur. Bundan dolayı derinin özünün damarının kırılması lazım.” AYAKTA KAŞINTI VE MANTAR YAPMAZ Ayağa giyilen ayakkabı ayağı rahatsız ediyorsa, ayakta kaşıntı ve mantara sebep oluyorsa ayakkabının tamamı deri olan malzemeden yapılmadığından dolayıdır diyen Kuyukazan, şunları söyledi: “Tam deri olmayan ayakkabılar giyildiği zaman kimyasal maddelerden yapıldığından ayakta rahatsızlığa yol açar, kaşıntı ve mantara sebep olur. Yaptığımız ayakkabıyı ise önce biz kendimiz giyeriz. Eğer ki bize bir rahatsızlık vermiyorsa biz sonrasında o ayakkabıyı satışa sunarız. Bizim yaptığımız ayakkabılar ise el yapımı deri ayakkabılar olduğundan ayakta kaşıntı ve mantara sebep olmazlar.” “KIŞIN GİYİLMESİ UYGUN DEĞİL” Yemenilerin kış mevsiminde giyilmek için uygun olmadığını ifade eden Kuyukazan şu açıklamalarda bulundu: “Ayakkabının alt tabanının 1 gün suda ıslatılıp bekletilmezse eğer ayakkabı sert olur ve ayağa rahatsızlık verir. Bundan dolayı çarık ve yemenilerin kışın giyilmesi uygun değildir. Deride kimyasal ürün olmadığından gözenekleri açıktır ve suyu olduğu gibi çeker. Öyle olunca da ayağı ısıtmaz ve ayağı ısıtmadığından dolayı da ayakta terleme yapmaz. Bu gibi nedenlerden dolayı ideal ayakkabılardır. Yabancıların yüzde 90’ının tercih etmesinin nedeni de ayakkabının yapımında kesinlikle kimyasal maddelerin kullanılmamasındandır.” “YABANCILAR 250 GRAMLIK AYAKKABI ALIYORLAR” Kuyukazan konuşmasına şöyle devam etti: “Sezon boyunca bu işle uğraşan kişiler olarak Alanya, Antalya, Bodrum gibi tatil yerlerini geziyoruz diyen Kuyukazan, “Bir turistin ayak parmaklarının arasına çıta koyarak ve güneşin altında yatarak parmak aralarını güneşlendirdiğini, oraların da güneşten vitamin almalarını sağladıklarını gördüm. 56 yaşında bir insanın ben, bugüne kadar ne böyle bir şey yaptım, ne de böyle bir şey gördüm. Bizde ise şu var, ayakkabı kalın olsun, sağlam olsun, iki sene fazla dayansın, deforme olmasın gibi şeylere bakıyoruz. Fakat yabancılar ise ayakkabısının ağırlığının 250 gram olmasını istiyor. Nedeni ise onlara göre, ayakkabı ağır olduğunda baldırı sündürmesiymiş. Baldırın sünmesi ise insanda baş ağrısı yaparmış. Turistlerle çok fazla ilişki içerisinde olduğumdan ayak sağlığı, ayak kültürü onlar için daha önemli bir konuyu oluşturmaktadır.” “ÇARIK VE YEMENİYE İLGİ ÇOK” Son zamanlarda çarık ve yemeniye ilgi olduğunu ifade eden Kuyukazan, “Özellikle gençler kot pantolonlarla, şalvarlarla giymeye başladılar. Öncelerde ise kızlar gelin gittiklerinde ayaklarında muhakkak bu ayakkabılar olurdu. Yemenisiz ata binmezlerdi. Ama tabi artık öyle bir şey yok. Şimdilerde ise gençlerimizi günlük kıyafetleri ile de giyiyorlar. Tabi şimdi insanlar saydığım renklerin anlamlarını da bilmiyorlar. Ayaklarına hangisi uygun gelirse ya da hangi rengi beğenirlerse onu alıp giyiyorlar. Bazı modelleri de artık kendim tasarlıyorum. Onlar da beğeniliyor ve tercih ediliyor” dedi. ÇİTFİ 90 TL! Yemeni ya da çarık ayakkabıların ayakta asla ısınmaya neden olmadığını vurgulayan Kuyukazan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Asfalt sıcağından istediğiniz kadar bu ayakkabı ile gezin ayağınızda ısınma yaratmaz. Bunu da sağlayan kullanılan derinin kalitesi ve derinin iyi işlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Tabi terlemeye de neden olmaz. Ayakkabılarımızın fiyatları da el emeği ve deri olmasına rağmen çok pahalı değil. Bir çiftini 90 TL’den veriyoruz. Eğer ki toptan alım söz konusu ise 65 TL’den satıyoruz. Fakat bizim ülkemizde birçok kişi diktiğimiz ayakkabıların değerini bilmiyor. Turistler bu konuda daha bilinçliler.” “GÜN GEÇTİKÇE TALEP ARTIYOR” Kahramanmaraş’taki dükkanlarına gelen gençlerin tarihi değerlerimize olan ilgisizliğinden şikayetçi olan Kuyukazan, “Bazen dükkana gelen gençler ‘bu ayakkabılar dedemin dedesinden kalma’ diye dalga geçtikleri oluyor. Hâlbuki bu ayakkabılar sağlıklı oldukları kadar tarihi değerleri de var. Gene de her şeye rağmen gün geçtikçe ayakkabılarımıza olan talepler de artıyor. Hip hop müziği ile ilgilenenler için özel siparişle, bot tarzında diktiğimiz ayakkabılar da mevcut. Son olarak şunu da eklemek isterim ki ayakkabılarımızda fabrikasyon olmadığı gibi hiçbir şekilde makine değmeden de dikilmektedir” ifadelerini kullandı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)  

Editör: TE Bilisim