KHK'yla işten atılmalarının ardından başlattıkları açlık grevinin 146. gününde olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın kendi istekleri dışında zorla hastaneye götürülmesi üzerine Ankara Tabip Odası konuyla ilgili açıklama yaptı. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Benan Koyuncu, ‘’Bireyin kendi vücuduyla ilgili karar almak, vücuduna zorla müdahale etmek, etik ihlaldir’’ dedi. Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın, kendi istekleri dışında hastaneye götürülmeleri üzerine açıklama yapan Ankara Tabip Odası, etik ihlali yapıldığını belirterek, ‘’OHAL ilanının 1. Yıl dönümünü geride bıraktığımız şu günlerde; OHAL işçiler üzerindeki etkisini KHK’ler ile grev yasaklarıyla ardı ardına çıkan emek düşmanı yasalarıyla sürdürmeye devam ediyor. Bundan tam 146 gün önce Semih Özakça ve Nuriye Gülmen “İşimizi Geri İstiyoruz” talebiyle başlattıkları açlık grevinin 75. gününde gözaltına alınıp tutuklanmışlardır. Edindiğimiz bilgilere göre Nuriye Gülmen ve Semih Özakça istekleri dışında ve tepkilerine rağmen cezaevi kampüs hastanesine yatırılmışlardır. Buradan öncelikle tüm hekim/ sağlık emekçilerine hatırlatıyoruz: Çok kısıtlı haller dışında bireye rağmen bireyin kendi vücuduyla ilgili karar almak, vücuduna zorla müdahale etmek, etik ihlaldir. Sorunun çözümü tıbbi müdahale değildir. Bu konuyla ilgili, Uluslararası Etik Kurallar, Cenevre Bildirgesi, Lizbon Bildirgesi, Hamburg Bildirgesi, Seoul Bildirgesi, İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi, İstanbul Protokolü, Türk Tabipleri Birliği Hekimlik ve İnsan Hakları Bildirgesi; özellikle de Tokyo Bildirgesi ve Malta Bildirgesi’ne bağlı kalın. Yaşanacak her sorunda hekimlerin/sağlık emekçilerinin bize danışabileceklerini ve dayanışma göstereceğimizi tekrar hatırlatıyoruz’’ dedi. ESRA ÖZAKÇA’NIN DA SAĞLIK SORUNLARI BAŞLADI Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça’nın, açlık grevinden itibaren 7 kilo kaybettiğini belirten Koyuncu, ‘’Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in tutuklanmalarından itibaren Esra Özkan Özakça da açlık grevine başlamıştır. Talebi; Semih ve Nuriye’nin tutukluluk halinin sonlandırılmasıdır. Bugün, Esra Özkan Özakça açlık grevinin 71. gününde.  Bizler Ankara Tabip Odası olarak kendisine açlık grevi süresince oluşabilecek sağlık sorunlarını anlatıp belirli aralıklarla muayenesini gerçekleştirdik. Kendisi yalnızca su, şeker, tuz ve B1 vitamini almaktadır. Esra Özakça, açlık grevinin başında 56 kilo iken bugün 49 kiloya gerilemiştir. Açlık grevinin ikinci haftasında muhtemelen Yüksel Caddesi’nde kullanılan kimyasal gazlara bağlı gelişen alerjik reaksiyona bağlı cildinde döküntüler, sindirim sistemine ait sorunlar görülmüştür. Kas protein yıkımına bağlı özellikle bacak kaslarında güçsüzlük bulunmaktadır. Açlık grevinin başından beri olan ishal şikayeti nedeniyle sodyum ve potasyum değerlerinin bazal değerlerin altında olduğu görülmüştür’’ dedi. YETKİLİLERİ DUYARLI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ Esra Özakça’nın da kritik günler içine girdiğini söyleyen Koyuncu, ‘’Esra Özkan Özakça’nın açlık grevi artık kritik günler içerisindedir. Biz sağlık emekçileri olarak bu genç eğitimcilerin yaşamları konusunda tüm toplum gibi kaygılanmaktayız. Tüm adalet arama yollarının kapatıldığı şu günlerde insanların hak arayışlarının açlık grevleri ile birer çığlığa dönüştüğünü görüyoruz. Bizler sağlık emekçileri olarak bu çığlık karşısında çaresizce beklemek yerine; en temel talepler karşısında duvar olanlara inat yaşam hakkının kutsallığını savunarak Semih’i, Nuriye’yi, Esra’yı yaşatmak istiyoruz. Yetkililerin bir konuyu anlamaları gerekmektedir; Açlık grevini bitirecek olan asıl şey eylemcilerin iradesini kırmak değildir. Açlık grevindekilerin taleplerini dinlemeleri; toplum vicdanına kulak vermeleri onları bu yanlıştan döndürecektir.  Bizler bir kez daha Esra, Semih ve Nuriye’nin açlık grevi karşısında yetkilileri duyarlı olmaya çağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı. TIPTA ZORLAMANIN HİÇBİR YERİ YOKTUR Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, tıpta zor yoktur diyerek, ‘’Bu açlık grevi, yani 42.günden sonrası kritik aşamaya gelinen bir süreç. Bugünkü açıklarımızdan bir tanesi sevgili Semih’in eşi Esra’nın 71.günü açlık grevinde. Bir tanesi de geçen hafta sonu kendi istekleri dışında, Semih ve Nuriye bulundukları yerlerden alınarak, cezaevi içindeki bir hastaneye kaldırılıp, başka bir yere götürüldüler. Tıpta zorun yeri yok. Tıpta kural olarak, bu geçerlidir. Her yerde söylediğimiz gibi, bir güven ortamında, ancak bu güven duyuyorsanız, muayene gerçekleşebilir. Onay vermiyorsanız, hiçbir işlem tıbbi pratik söz konusu olamaz. Tıpta kural olarak bunun hiçbir yeri yoktur. Bütün süreç, başından sonuna kadar, yer değiştirmeler de dahil olmak üzere bunu hatırlatmak istiyoruz. Mesele çok açık ortada. Düşünün bir insan, sorgusuz sualsiz, hukuksuz, bir şekilde işinden atılıyor. Bugün itibariyle bu insanların 266.günü, seslerini duyurmaya çalıştıkları. Ses duyurmaya çalışıyorlar, 8 aydan fazladır. Sadece işimi geri istiyorum diyorlar. İşte tekrar tekrar dillendiriyoruz, bütün çevreleriyle beraber sivil ölüme mahkum edilme girişimine bulunuluyor, bu insanlar da en azından seslerini duyurmak için en azından kendi algıları başka bir yolları kalmadıkları için, açlık grevine başlıyorlar. Kendi bedenlerine zarar vereceklerini bildikleri halde böyle bir eylem içindeler. Aslında sivil ölümdür bu. Amaçları yaşamak. Dolaysıyla sorun tıbbi bir sorun değil. Sorunun çözümü çok basit, umuyoruz en kısa zamanda sonuçlanır’’ ifadelerini kullandı. (Zeynep Namlı)

Editör: TE Bilisim