İnovasyon stratejisti olan Canan Atalay, ‘Bilinçli Liderlik ve Anlamlı İnovasyon’ konulu söyleşisi için ATO Congresium’da gençlerle bir araya geldi. Atalay, “Dünyada yaşayan insanların %50’si tükenmişlik sendromu içeresindeler ve bu sayı giderek artıyor.  Bunun en önemli sebebi ise içine girdiğimiz yeni teknolojik yaşam şeklinin bizlerde yalnızlık duygusunu artırmış olmasından dolayı” diyerek yeni teknolojik yaşama dikkat çekti. Tasarım odaklı düşünce, felsefe, iş modeli tasarımı ve kültürel dönüşüm metodlarını benzersiz bir şekilde entegre ederek, geleceğe hazırlanmak isteyen iş liderleri ile yeni gelecek tasarımları, bilinçli iş liderliği gelişimi, üstsel iş modelleri ve deneyim yolculukları için çalışan Canan Atalay, ‘anlam odaklı inovasyon’, ‘öğrenmenin geleceği’, ve ‘bilinçli liderlik’ konularında uluslararası konuşması olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte Human Works Design ve Patica’nın kurucu ortağı, Sokratik Tasarım’ın da uluslararası elçisi olarak görev yapıyor. ENDÜSTRİ BİLİNÇLENİYOR Atalay konuşmasında iş dünyasının, kültürlerin ve toplumsal hayatların dijital dünyanın da gelişmesiyle birlikte hızlıca dönüştüğünü ifade ederek açıklamasına şöyle devam etti: “Eskiden bildiğimiz, endüstriyel devrimden kalan birçok endüstri, dijital dünya ile daha da akıllı hale geliyor. Bununla birlikte endüstri de bilinçlenmeye başlıyor. Endüstri bilinçlenirken endüstrideki karar verici liderler, tasarımcılar, yazılımcılar, iletişim uzmanları olarak bizler de daha akıllı davranmaya başladık. Çünkü teknoloji her şeyi birleştiriyor ve normalde hiç bilmediğimiz ufuklar açmaya başlıyor. Örneğin akıllı şehirleri ele alalım. Akıllı şehirlerin tasarımları da ‘akıllı’ şehirciler, mimarlar tarafından yapılmalıdır. Akıllı yazılımcılar tarafından, akıllı yazılımlar yapılmalıdır. Çünkü vatandaşlar, akıllı proaktif vatandaşa dönüşmeli ki şehirler de akıllı olabilsin.” AKILLI ŞEHİRLER Akıllı şehirler ile ilgili konuşmasına devam eden Atalay, akıllı şehirlerin iyi gelecekle bağlantılı olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Akıllı şehirlerdeki birleştirdiğimiz bütün o bilgiler, içinde yaptığımız hareketler aslında bize çok daha iyi geleceklere kavuşmak için fırsatlar veriyor. İyi gelecekleri yaşayabilmek için hepimiz insanlar olarak kendimizi bir üst seviyeye çıkarmamız gerekmektedir. Diğer taraftan baktığımızda karar vericiler, yasa düzenleyiciler de bu yeni sistemlere adapte olmak hatta bu sistemlerin gelecek öngörüleriyle birlikte olası bütün potansiyel fırsatları vatandaşlara sunmak durumundalar. Mesela şuanda dünyadaki bütün cihazları sensörlerle delil üretebilir hale getirebiliyoruz. Önümüzdeki yıllarda 1 trilyon nesne yani neredeyse her şey akıllı hale gelecek” YAPAY ZEKA Atalay, enteresan olan şeyin teknolojilerin birleştiği noktada ortaya çıktığına vurgu yaparak, “Düşünün ki nesnelerin interneti ile yapay zekayı birleştirebiliyoruz. Yapay zekayı dolayısıyla daha üretken daha verimli hale getirebiliyoruz, topladığımız verileri daha hızlı hale getirebiliyoruz. Bunu birde kuantum bilgisayarları ile birleştirin. Yaptığımız her şeyin de en az bir milyon katı kadar daha hızlı yaptığınızı düşünün. Her şeyi bu derece geliştirebilecek teknolojiler bugün mevcut. Bunlar ise bizim bu fırsatları kullanmamızı bekliyor. Dördüncü endüstriyel devrim diye adlandırılan konuda ise mühim olan bizim biyolojimizin de devreye girmesidir. Biyolojimiz, vücudumuz sürekli veri üretebilir ve bu verileri bizim analiz edebileceğimiz şekilde görüntülenebilir hale geldi” dedi. “TEKNOLOJİ GELİŞTİKÇE BİZİM GÜCÜMÜZ ARTIYOR” Atalay sunumuna şöyle devam etti: “Nanoteknoloji ile bugünkü teknolojinin sayesinde vücudumuza nanolar sokulup hücrelerimizin, organlarımızın ihtiyacı olan ilaçların şifaya dönüşmesini sağlayabiliyoruz. Şuanda bilgisayarları nasıl internete bağlayabiliyorsak beynimizi de bağlayabiliyoruz. Teknoloji geliştikçe bizim gücümüz de artıyor. Gücümüz arttıkça sorumluluğumuz da gelişiyor. Bu sorumlulukların karşısında da bizim bilincimizin de artması gerekiyor. Çünkü etik konular ortaya çıkmaya başlıyor. Geçen mart ayında yaşanan krizden bahsetmek istiyorum. Havas Medya’nın İngiltere ve Amerika’daki reklam verenleri Youtube’da büyüyen nefret söylemleri yüzünden bütün reklamlarını çektiler. Bunlar aslında beklenmeyen ve öngörülmeyen şeyler. Dolayısıyla kararlarımızı verirken sosyal medyanın çok güzel olduğunu ifade ederken nefret söylemlerini artırdığı zaman hepimizi etkilemeye başlıyor. Etik eskiden sadece filozofların konuştuğu bir şeydi ama bugün hepimizin sorunu haline geldi.” “TÜM İŞLERİN %30’U OTOMİZE OLACAK” Dijital teknolojinin harika fırsatlar yaratırken bir yandan da riskleri ve tehlikeleri de büyütebildiğini belirten Atalay, “2030’a kadar dünyada yapılan tüm işlerin %30’unun otomize olacağı konuşuluyor. Acaba biz bu geleceklere hazır mıyız ya da hazırlanıyor muyuz? Bundan dolayı bilinçli bir geleceğe hazırlanmamız çok önemli. Peki bu geleceğe nasıl hazırlanacağız? Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020’de en çok ihtiyaç olacak yetenekler listesine baktığımızda komplike problem çözme, eleştirel düşünce, yaratıcılık, duygusal zeka, bilinçsel esneklik gibi konuların en önemli ihtiyaç duyulan yetenekler haline geldiği görülebilir. Otomize edilebilen, dijitalize edilebilen her şey öyle olacak. Şuanda yaptığımız işlerin ortalama olarak %35’i sadece insanların yapabildiği işler. Ama önümüzdeki 15 sene içerisinde insanların çalışmak için ayırdıkları vaktin %80’nini daha insani şeylere ayıracakları konuşuluyor. Bizi robotlardan, makinelerden ayıran yaratıcı, sosyal, entelektüel ilişkilerimize yönelik bütün insani özelliklerimiz her zamankinden daha önemli. Çocuklarımız okullarından mezun oldukları zaman yapacakları işin %30’u bugünkü eğitim sisteminin içerisinde görülüyor. Buna göre yeni öğrenim programları nasıl tasarlanacak?” şeklinde konuştu. “İNSANLARIN %50’Sİ TÜKENMİŞLİK SENDROMU İÇERESİNDELER” Tükenmişlik sendorumundan da bahseden Atalay, “İşin görülmeyen boyutu ise dünyada yaşayan insanların %50’si tükenmişlik sendromu içeresindeler ve bu sayı giderek artıyor.  Bunun en önemli sebebi ise içine girdiğimiz yeni teknolojik yaşam şeklinin bizlerde yalnızlık duygusunu artırmış olmasından dolayı. Yalnızlık, mutsuzluğa, mutsuzluk da hızlanan tükenmişlik sendromuna yol açıyor. Diğer taraftan obezite gibi yanlış beslenme ya da cihazların önünde oturarak sürekli vakit geçirmek ile bu sağlık sorunları da en önemli konular haline geldi. Ve bu saydıklarım da çalışanları etkilemektedir. Yeni yetenekler, yeni gelecekler derken ona hazırlanırken öğrenmemiz gerekenler de bu saydıklarımdan oluşuyor.” dedi. “İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÖNEM DENEYİM ÇAĞI” Atalay, nanoteknolojinin harika fırsatlar da sunduğunun altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki yıllarda şuanda dünyada kolektif olarak yaşadığımız çoğu sorunu yok edebilecek durumdayız. Örneğin 10 sene içerisinde dünyada kanser diye bir şey kalmayacak. Bununla birlikte enerji konusundaki sorunlar çözülebilir. Yeni yaklaşımlara, yeni mantelitelere, yeni ekonomik modellere geçiliyor. Bu kadar güzel şeyleri yapabiliriz dediğimiz noktada bizim iş verimine ihtiyacımız var. Bu noktada yeniden yaratıcı şekilde düşünmeye bazen de bildiklerimizi unutmaya ihtiyacımız var. Eskiden bilginin çok kısıtlı olduğu, müşterinin bilgiden çok uzak olduğu dönemlerde ürünler konuşuluyordu. Sonra reklam kampanyaları devreye girerek ürünler ile insanlara bir şeyler hissettirilmeye başlandı. Şuanda yoğun bir şekilde içinde bulunduğumuz dönem deneyim çağı. Yani kullanıcı deneyimleri, müşterilerin ne istediğine odaklanmak en önemli rekabet kurallarından bir tanesi. Ve bu sadece kendi sektörümüzde, kendi ülkemizde yaşanmıyor. Eğer bir sosyal medya yeni bir ürün ortaya çıkardıysa bu sadece orada yaşanmıyor. Dünyanın neresinde olursanız olun bu deneyimden haberdar olabiliyorsunuz.” (Türkan ÇATAL)

Editör: TE Bilisim