Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda 2017 yılının genel bir ekonomik değerlendirmesini yaptı ve 2018 yılı beklentilerini de ifade etti. Çince’de “kriz” kelimesinin aynı zamanda “fırsat” anlamına da geldiğini ifade eden Başkan Özdebir, "15 Temmuz olayından sonra Türkiye’nin hem algısında çok ciddi bir bozulma oldu, hem de kurlarda ciddi bir sıçrama oldu. Tabii ki dövizle borçlanan, ithal ürün kullananların sermaye ihtiyaçları ve borçları arttı. Ancak, diğer taraftan da bakıyorum, ithalatta en çok ara malında düşüş var. Şimdi kurların gelmiş olduğu seviye itibarıyla birtakım ürünlerin, birtakım işlerin artık Türkiye’de yapılabilir olduğunu görüyoruz ki, ara malı ithalatında da bununla beraber bir düşüş var. Tabii hem büyümenin etkisi hem istihdamla ilgili desteklerin etkisiyle beraber 2016 Eylülde yüzde 11,8 olan işsizlik rakamı 2016’nın Kasım ayında yüzde 12,1’e, Aralık ayında da 12,7’ye kadar çıkmıştı. Şu anda ağustos, eylül, ekim aylarının ortalamasını ihtiva eden rakam 12,7’den 10,6’ya kadar geriledi. Yani 2,1’lik bir düşüş sağlanmış oldu. İstihdam sayısı 28 milyon 797 bine, işsizlerimizin sayısı da 3 milyon 419 bine çıkmış. Bir ay önce 3 milyon 404 bin iken, bu kadar istihdam oluşturulmasına rağmen işsizlik rakamları da -tabii iş aramak için müracaat edenler içerisindeki işsizlik oranından bahsediyoruz. 3 milyon 419 bine ulaşmış. Ancak, bu dönem içerisinde gerek sizlerin katkıları gerekse bu konuda verilen desteklerle beraber 1,5 milyon insan ilave istihdam edildi. Mesela geçen sene bu rakam 350 bin civarındaydı, bu sene yılbaşından bu yana 1,5 milyon kişi istihdam edildi. Ama buna karşılık da 1 milyon 228 bin kişi iş gücüne katılmış. Toplam iş gücü sayısı da 32 milyon 215 bine çıkmış. İş gücüne katılma oranı geçtiğimiz ay içerisinde 0,8 puanlık bir artış gösterdi. Türkiye ortalaması da 53,9’a yükseldi. Burada sevindirici bir şey var; erkekler 73,1 iken, kadınlar da 1 puanlık bir artışla 34,5’a yükseldi. Kadınların iş gücüne katılım oranı her geçen gün hızlanarak devam ediyor. Kadınlarımızın artık sanayide de çalışmaya başlamış olmaları, gittikleri her yere nezaket ve zarafet getirdikleri için, ortamı yumuşattıkları için ben takdir ediyorum, bu güzel bir kazanım oldu ülkemiz için. Bunun daha da artarak devam edeceğini ümit ediyorum" şeklinde konuştu. İstihdam seferberliği İstihdam seferberliği sürecine de değinen Özdebir, "Ankara’nın çeşitli sanayi odaklarında; Ostim’de, İvedik’te, Başkent’te, Anadolu OSB’de, Sincan’da, Kazan’da, Hasanoğlan’da çeşitli toplantılar yaptık. İŞKUR İl Müdürümüz, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürümüz ve ben beraber gittik, oralarda hem yeni destek imkânlarını anlattık hem de insanları buralarda teşvik etmeye çalıştık. Bunun bir sonucu olarak da İstanbul ve Antalya’dan sonra istihdamını en çok artıran il olduk. Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın istihdamla ilgili yapmış olduğu toplantıda Ankara’nın ödülünü de oda başkanlarıyla, Valimizle beraber aldık. Antalya daha çok turizmle tabii eleman aldı. Zor bir turizm sezonundan sonra bu sene orada ikinci sıraya yükselecek kadar insan istihdam edilmesi mutlaka son derece güzel bir şey. Ama Ankara’da bu ağırlıklı olarak imalat sanayisinde gerçekleşti. Bunda da Odamızın ve sizlerin çok büyük katkısı var. İstihdam ödül töreninde Cumhurbaşkanımız önümüzdeki yılbaşından itibaren devreye girecek yeni istihdam desteklerinden bahsettiler. Bunların içerisinde benim en çok dikkatimi çeken ve en çok memnun eden, ilk defa 2017’de imalat sanayi Türkiye’de öne çıkarılmaya çalışıldı. Bu sefer de Sayın Cumhurbaşkanının istihdamla ilgili desteklerinde de imalat sanayisine ve artık sanayiden sayılan yazılımcılara artı birtakım teşvikler devreye giriyor. En azından işbaşı eğitimi için 3 ay olan süreler bizim için 6 aya yükseltildi ve bu desteklerin 2020 yılına kadar devam edeceği açıklandı. İmalat sanayisine böyle bir pozitif ayrımcılığın yapılmış olması son derece önemli çünkü ülkenin teknoloji seviyesini belirleyen imalat sanayisidir. Sigorta prim desteklerinde yine imalat sanayisi için önemli bir fark var. Daha önce işe aldığınız artı istihdama veya belli şartları sağlayan örneğin kadın ve genç istihdamı gibi noktalarda asgari ücretin SSK primi kadar destek veriliyordu, şimdi o desteğin sınırı prime esas ücrete denk getirildi. Yani şu anda 4.020 lira civarında, herhâlde asgari ücretle beraber orada da bir değişiklik olacaktır. Artık destek bu sınıra kadar verilecek, yani asgari ücretle sınırlı değil, aldığı gerçek ücrete göre hesaplanan bir prim desteği verilecek. Bu bizim imalat sanayimizin verimliliğini ve rekabetçiliğini artıracak önemli bir destek olacak. Onun için önemli bir destek olarak bakıyorum ve özellikle imalat sanayisine yapılan bu pozitif ayrımcılık bizler için çok daha anlamlı bir öncelik taşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu bu desteklerin yürürlüğe girmesiyle beraber ikinci bir istihdam hamlesinin bizler tarafından geleceğine, destek bulacağına kesin olarak inanıyorum" ifadelerinde bulundu. Asgari ücret Özdebir yarın yapılacak son komisyon neticesinde belirlenece asgari ücret zammı hakkında ise şu şekilde belirlemelerde bulundu: "Asgari ücrette biliyorsunuz iki yıl önce ciddi bir sıçrama yapılmıştı ve işverenin yükünü azaltmak için 2017 yılı sonuna kadar çalışan başına 100 liralık bir vergi indirimi yapılmıştı. Bu destek 2018 yılında bitiyor. Bu şu demek: Asgari ücrete hiç zam yapılmasa bile bizim giderlerimiz açısından yüzde 7’lık bir zammın geldiğini bize gösteriyor. Bunun üzerine konuşulan rakamlar beni tedirgin etmekte. Burada tabii, daha önceki yıllarda da asgari ücretle ilgili toplantılarda dile getirdiğimiz bir husus var. O masanın başında Bakanlık, işçi sendikaları ve işverenleri de temsilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu bulunuyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonuna üye hiç Meclis üyemiz var mı? Olmadığını görüyorum. Yani bizlerin bir temsilcisi o masada yok. Türkiye’nin yüzde 99,8’i KOBİ. Bu 99,8’den nokta 8’i bile TİSK’in üyesi değildir. Zaten TİSK’in temsil ettiği kesim ise yüzde 1 bile değil iş dünyasında. Ve oralar daha kurumsallaşmış işletmeler, büyük işletmeler. Onlar ölçek ekonomisine erişmiş ve bu ücretleri, masrafları kaldırabilecek işletmeler. Ama benim Ostim’deki, İvedik’teki sanayicim bunların altından kalkamaz. Onların temsilcisi yok. Yani biraz önce söyledik, 28 milyon çalışanımızın işçisiyle, işvereniyle belki 1,5-2 milyonunu temsil eden o masada, geri kalan 26-27 milyon o masada temsil edilmiyor. O zaman -amiyane tabiriyle- o masadakiler el kesesinden hovardalık yapıyorlar, bizi görmeden, bizi tanımadan bizim adımıza karar veriyorlar. Bu doğru bir şey değil. Orada Türkiye’deki bütün iş dünyasının temsilcisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin olması lazım. Reel sektörün tamamını temsil eden orası. KİT’se bile bir odanın üyesi; Türkiye Elektrik Üretim AŞ Ankara Sanayi Odasının üyesi, Merkez Bankası Ankara Sanayi Odasının üyesi, dolayısıyla TOBB’un üyesi. O zaman buradaki temsilin düzeltilmesi lazım. Orada çalışanları temsil edenlerin de temsili bana göre yeterli değil. Çünkü o sendikalarımız da benim Ostim’deki iş yerimde örgütlenmiş sendikalar değil, ağırlıklı olarak kamu ve kamu niteliğindeki kuruluşlarda örgütlenmiş yapılar, bir de daha kurumsal yapıya sahip olmuş, daha büyük sayıda çalışanı olan işletmeler ki, o işletmelerde zaten hiç kimse asgari ücret almıyor. Yani asgari ücretle uzaktan yakından alakası olmayan, sadece bunu popülizm için konuşan birtakım insanlar orada bizim adımıza pazarlık yapıyorlar. Bu yanlışın da düzeltilmesi lazım." İHA

Editör: TE Bilisim