Geçenlerde bir arkadaşımla oturuyorduk. Bana aşk acısı çektiğini söyledi. Uzun uzun ilişkilerinden bahsetti. Onu dinlerken ben ise termodinamik yasalarını düşünüyordum. Neden mi? Termodinamiğin yasaları, doğanın sıradan kanunlarının üzerinde bulunan, diğer yasaların dayandığı gereklilikler veya şartlara ilişkin özel yasalardır. Dünyanın simetri özelliklerini ifade eden birinci ve ikinci yasalar bulunmasaydı, başka herhangi bir yasa da var olamazdı. Sonra arkadaşıma döndüm ve Netflix’teki “Termodinamik Yasaları” isimli filmi önerdim. Aşk acısı çekenler, sevgilisini yeniden kazanmak ya da ondan kaçıp kurtulmak isteyen herkesin izlemesi gereken bir yapıt. Kısaca filmden söz edeyim: Filmin kahramanı Manel, Barselona'da, termodinamiğin üç kanununun, tüm insanların günlük yaşamını belirlediğine takıntılı bir nevrotik bilim insanıdır. Uzun süredir sevgilisi Raquel ile mutlu yaşamı, sokakta seksi ve ünlü bir model olan Elena, bir avukat olan Eva ile Manel’in arkadaşı Pablo’nun tesadüf eseri çarpışmasıyla sona erer. Çünkü olaydan sonra Manel, Raquel ile ayrılır. Elena ile çıkmaya başlar. İlişki ilk başta tüm ilişkiler gibi rüyaya benzer. Ancak ilerleyen zamanlarda kötü sinyaller başlar. Bu sinyaller Manel’in nevrozunu artırır. Tabii sonunda da ayrılırlar ve Manel, aşk acısı içinde kıvranmaya başlar. Elena’yı nasıl kazanacağını düşünür. Film, sabun köpüğü bir aşk filmi değil. Aşk ve iki insan arasındaki çekimi, termodinamik kuralları eşliğinde grafiklerle, sahnelerle tek tek anlatıyor. Yani aşk ve ayrılık üzerine yapılmış oldukça bilimsel bir film. Bu nedenle de bazen film mi izliyorsunuz, belgesel mi anlamıyorsunuz. Tam Manel ve Elena arasında kavgayı izlerken bir bilim insanı ortaya çıkıyor ve size termodinamik yasalarını kısaca özetliyor. Bazen bunu Manel de yapıyor. Örneğin, Elena ile gittikleri diskoda, dans ederken aralarında şöyle bir sohbet geçiyor: Manel: Dans pistinde ufak bir güneş sistemi yarattığının farkında mısın? Etrafında her çeşitten tonlarca gezegen var. Bak, dev gezegenler. Çöl gezegenleri. Gaz gezegenleri. Kızıl gezegenler. Üzerinde yaşam olmayanlar bile var. 16 yaşındayken bende de yaşam yoktu. Ciddiyim. Elena: Sen de mi gezegensin? Manel: Ben Merkür'üm. Seninle konuşurken yanıp tutuşuyorum. Tabii birçok fizik kuralını da öğreniyorsunuz. Mesela entropi… “Termodinamiğin 2. Yassı’na göre bir bardağı yere atarsanız kırılarak parçalara ayrılır. Fakat parçaları yere atarsanız asla bardak olmaz.” Elena, Manel’i terk ettiğinde onu kazanmak için çabaları olduğunu da söylemiştim. Manel ağlarken sürekli bir “dolaşıklık”tan söz ediliyor. Bu kısmı artık anlatıp büyüyü bozmayım. Çünkü filmin finaline gelince sevgilisi kaybedenler için çok önemli bir mesaj gizli…

Editör: TE Bilisim