Tüketici Hakları Derneği, gıda enflasyon oranlarının yükseldiğini ve asgari ücretin üstüne çıkmasıyla ilgili basın açıklaması yaptı. Tüketici Hakları Derneği Başkanı, Turhan Çakar, hükümete seslenerek, ‘’İşsizliği giderecek, tüketicilerin satın alma gücünü arttıracak gerekli tüm politikaları uygulayınız’’ dedi. Tüketici Hakları Derneği, genel merkezde basın açıklaması düzenledi. Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, Temmuz 2016 ve Temmuz 2017 dönemindeki gıda fiyatlarındaki artışları ayrıntılı bir şekilde incelediklerini belirterek, ‘’Temmuz 2016 ve Temmuz 2017 dönemindeki gıda fiyatlarındaki artışları incelediğimizde; tüketicilerin dengeli beslenebilmesi için gerekli olan gıda maddelerindeki artış oranlarının resmi gıda enflasyonunun üzerinde olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, gerekli temel gıda maddelerindeki fiyat artışlarının aynı zamanda asgari ücretlilerin, çalışan memurların, işçi ve memur emeklilerinin maaş artışlarının üstünde olduğu görülmektedir’’ şeklinde konuştu. GIDA, MAL VE HİZMET ARTIŞLARI TÜİK istatistiklerine göre, bazı gıda maddelerindeki 1 yıllık artış oranlarını açıklayan Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Çakar, ‘’Yeterli ve dengeli beslenmede gerekli olan bazı gıda maddelerinde Temmuz 2017 ayında ve Temmuz 2016 ayına göre fiyat artışı oranları şöyle; Kuru fasulye yüzde 28.79, nohut yüzde 50.14, diğer bakliyat yüzde 31.34, pirinç yüzde 15.75, dana eti yüzde 13, koyun eti yüzde 28.15, tavuk eti yüzde 20.50, sakatat yüzde 13.88, balık yüzde 9.84, yumurta yüzde 11.75, tereyağı yüzde 16.77, zeytin yüzde 12.7, çay yüzde 14.07, kahve yüzde 21.7, çarliston biber yüzde 23.13, dolmalık biber yüzde 31.14, sivri biber yüzde 21.56, patates yüzde 47.20, kuru soğan yüzde 39.76, patlıcan yüzde 10.33, elma yüzde 37.44, erik yüzde 20.34, muz yüzde 14.82, üzüm yüzde 12.41, ceviz içi yüzde 11.91, fındık içi yüzde 11.46, Antep fıstığı yüzde 21.6, leblebi yüzde 52.35, baharat yüzde 22.19, ay çekirdeği yüzde 10.14’’ dedi. Temmuz 2016 ve Temmuz 2017 dönemleri arasındaki TÜİK istatistiklerine göre gıda dışındaki bazı mallar ve hizmetlerdeki fiyat artış oranlarını açıklayan Çakar, ‘’1 yıllık dönemdeki gıda dışındaki bazı mallar ve hizmetlerdeki fiyat artış oranlarına baktığımızda ise; Ambalajlı su yüzde 15, şehir şebeke suyu yüzde 10, tüp gaz yüzde 12, benzin yüzde 15, LPG dolum ücreti yüzde 13, mazot yüzde 17, belediye otobüs ücreti yüzde 9, dolmuş ücreti yüzde 8, tren ücreti yüzde 18, vapur ücreti yüzde 37, köprü geçiş ücreti yüzde 10, sabun yüzde 83, tuvalet kağıdı ise yüzde 17 oranında artış göstermiştir’’ dedi. ASGARİ ÜCRETLİLERİN VE MEMURLARIN SATIN ALMA GÜCÜ DÜŞTÜ Temmuz 2016 ve 2017 arasındaki 1 yılı kapsayan süreçte asgari ücret ve memur maaşlarındaki artışları kıyaslan Genel Başkan Çakar, ‘’Temmuz 2016 ve Temmuz 2017 döneminde asgari ücretlilerin net maaşlarında yüzde 7,92, çalışan memurların yüzde 10, emekli memurların yüzde 10.13, emekli işçilerin ise yüzde 10.9 oranında maaşlarında artış olmuştur. Bu maaş artışları ile gıda fiyat artışlarını karşılaştırdığımızda, asgari ücretlilerin 53 gıda maddesinde, çalışan memurlar ve emekli memurların 45 gıda maddesinde, emekli işçilerin ise 41 gıda maddesinde satın alma güçleri düşmüştür. Bununla birlikte, asgari ücretlilerin ambalajlı su ve şehir şebeke suyuyla birlikte enerji malları, ulaşım hizmetleri ve temizlik mallarının tamamında satın alma güçleri düşmüştür’’ ifadelerini kullandı. YOKSULLUK SINIRININ ALTINDAKİLER UNLU GIDALARI TÜKETİYOR TÜİK istatistiklerinin tüketicilerin hangi gıdaları ne kadar tüketmesi gerektiğine göre değil, fiili olarak ne tükettiklerine bakarak hesaplanmasına değinen Çakar, ‘’TÜİK’in Temmuz 2016’ya göre Temmuz 2017 ayındaki gıda ve alkolsüz içecek enflasyon oranı yüzde 10.07’dir. TÜİK’in gıda enflasyonu, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan tüketicilerin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için hangi gıdaları ne kadar tüketmesi gerektiğine değil, fiili olarak ne tükettiklerine bakarak hesaplanmaktadır. Bu bakımdan bilimsel ve gerçekçi değildir. Çünkü Türkiye’de yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan tüketiciler ağırlıklı olarak unlu gıdalardan oluşan karbonhidrat ağırlıklı bir beslenme tarzı sürdürmek zorunda bırakılmışlardır. TÜİK’de bu beslenme tarzını oluşturan gıda maddelerini enflasyon hesaplarında ağırlık noktası olarak ele almaktadır’’ şeklinde konuştu. ASGARİ ÜCRETLİLER AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞIYORLAR Türkiye’de eşi çalışmayan iki çocuklu, asgari ücretlilerin açlık sınırın altında yaşadığını söyleyen Genel Başkan Çakar, ‘’Temmuz 2016 ayında iki çocuklu, eşi çalışmayan bir asgari ücretlinin eline net 1362,75 lira geçmekte iken, Temmuz 2017 ayında ise 1470,72 lira geçmektedir. Yani, asgari ücretlinin maaşı son bir yıl içerisinde 107,91 lira artmıştır. Oysa, 4 kişilik bir ailenin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için Temmuz 2016’da gıda giderleri 1369,76 lira iken Temmuz 2017 ayında 1497,66 lira olmuştur. Bu rakamlar aynı zamanda açlık sınırıdır. Yani, 4 kişilik bir ailenin aylık geliri bu rakamların altında ise bu aile açlık sınırının altında yaşıyor demektir. Bu duruma göre, Türkiye’de eşi çalışmayan, 2 çocuklu asgari ücretliler açlık sınırının altında yaşıyorlar’’ yorumunu yaptı. TÜİK RAKAMLARI DOĞRU DEĞİL Yoksulluk sınırının 2017 yılında 4878,38 lira olduğuna değinen Çakar, ‘’Asgari ücretlinin son bir yıllık net ücret artışı 107,91 lira iken, 4 kişilik bir ailenin giderleri 129,9 lira civarında artmıştır. Yani eşi çalışmayan iki çocuklu bir asgari ücretlinin maaş artışı dengeli ve yeterli beslenme için gerekli olan gıda artışını bile karşılamıyor. Türk-İş’in araştırmasına göre, Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Temmuz 2016’da 4461,76 lira iken, Temmuz 2017’de 4878,38 lira olmuştur. Eğer 4 kişilik bir ailenin aylık geliri bu rakamın altında ise bu aile yoksulluk sınırının altında yaşıyor. TÜİK’in verdiği rakamlar doğru değildir’’ ifadelerini kullandı. POLİTİKA DEĞİŞTİRİLMELİ VE UYGULAMAYA KONULMALI Yanlış tüketim ve harcama politikalarının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Çakar, ‘’Türkiye’de milyonlarca kişi resmi asgari ücretin altında sigortası çalıştırılmaktadır. Ayrıca, genç işsizlik rakamları da yüzde 25’ler dolayındadır. Söz konusu açlık ve yoksulluk rakamları ile TÜİK’in hane halkı kullanılabilir gelir rakamlarını karşılaştırdığımızda, nüfusun yüzde 20’den fazlasının ( 16 milyonda fazla kişi ), açlık sınırının altında, yüzde 60’tan fazlasının ise ( 48 milyondan fazla kişi ) yoksulluk sınırının altında yaşadığı anlaşılmaktadır. Ülkeyi yönetenlere ve hükümete sesleniyor: Bu manzara sürdürülemez. Bu nedenle, açlık ve yoksulluğun nedeni olan yanlış ve büyük sermayeden yana olan ekonomik politikalar ile tarım-gıda, enerji-ulaşım, ısınma, barınma ve fiyat politikalarını değiştiriniz işsizliği giderecek, tüketicilerin satın alma gücünü arttıracak gerekli tüm politikaları uygulamaya koyunuz’’ diyerek hükümete çağrıda bulundu. (Rozita Merve Hamidi)  

Editör: TE Bilisim