Ankara’da park yeri sorunsalı artık iyice büyümeye başladı. İnsanları özel otoparklara ve valelere muhtaç eden düzen için belediye çalışmalar yaptı. Yol kenarlarını ücretsiz hale getirdi. Ama her yer için geçerli değil bu. Tunalı hala bu sorunla baş etmeye çalışıyor. Araç çekmek çözüm değil önemli olan park yeri üretmek ve bunları ücretsiz hale getirmek. Araç çekme olayının aşırı acımasız bir durum olduğunu düşünüyorum. Park cezası olmalı ama araç çekmek gerçekten dünyanın en gereksiz hareketi. Bir insanı böyle bir durumla mağdur etmek akla mantığa sığar mı? Vatandaşına pusu kuran ve onu mağdur etmek için bu kadar çabalayan bir düzen var. Bu gerçekten rahatsız edici… Ve bu durumun topluma hizmet ettiği bir alan yok. Araçları çekince durumu düzeltmiş ve trafiği düzene sokmuş olmuyorsunuz. Sadece insanları mağdur etmeye ve ceplerindeki parayı boş yere almaya yarıyor. Toplumda birçok olay sonuçsuz ve suçsuz kalırken park yeri için bu eziyeti etmek hangi akla ve mantığa sığar acaba? Kimsenin bu düzene ses çıkarmaması da ayrı bir sitem sebebi… Neyse en büyük sorunumuz bu olsun diyelim... Ama daha akla ve mantığa uygun düzenlere ve kurallara denk gelmek dileğiyle... Gelelim yalnızlık ve korku meselesine. Etrafımız ne kadar dolu olursa olsun, ne kadar çok işle uğraşıyorsak uğraşalım aslında hayatın her alanında yalnızız. Yalnız olmama gibi bir durum söz konusu olamaz. Sadece yeri geldiğinde çevremizden destek, sohbet ve muhabbet alıyoruz. Kararlarımızda yalnızız mesela. Akıl alıyoruz, yeri geliyor dinliyoruz ama o son kararı tek başımıza veriyoruz. Buna rağmen yalnızlığı sevmiyoruz ve ondan korkuyoruz. Yalnız kalmayayım, tek başıma olmayayım. Zaten istesek de istemesek de yalnız kalmaya devam edeceğiz. Bu nedenle yalnızlıkla zıtlaşmanın, sürekli onla savaşmanın ve yalnız olmadığımızı kendimize ispatlamamıza lüzum yok. En iyisi akışına bırakıl ve gitsin. Yalnızlığımız bizi her durumda yalnız bırakmayacaktır nasılsa…

Editör: TE Bilisim