Eskiden devlet büyüklerinin, önemli şahsiyetlerin cenazeleri, Maltepe Camii’nden kalkardı. Sonra Kocatepe Camii yapılınca Maltepe Camii, mahalle camii haline döndü. Definler de ağırlıklı Cebeci Asri (modern/çağdaş) Mezarlığı’nda yapılırdı. Orası yetmeyince Karşıyaka’da definler başladı. Şimdi, Karşıyaka da yetmiyor. Ankara’nın yeni mezarlığının Elmadağ eteklerine inşa edileceği konuşuluyor. Peki, Ankara’nın daha önceki mezarlıkları nerelerdi biliyor musunuz? Arkeolog N. Can Gülekli’nin anlatımıyla zaman makinemizi çalıştırıp Ankara’nın eski mezarlıklarına bir yolculuk yapalım: “Ankara’da ölü gömüldüğü bilinen yerlerin en eskisi, eldeki belgelere göre, Frig çağına aittir. Asıl Frig mezarlığı, bugünkü Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü ile köprü yapılırken ortaya çıkarılmıştır. Burada ele geçen külküpleri, Friglerin ölülerini merasimle yakarak gömdüklerini gösteriyor. Buraya halk ölüleri gömülüyordu. Frig büyüklerinin bugünkü Anıtkabir alanındaki Tümülüslerde, bu yöredeki diğer tepelere kurulmuş yığmalara gömüldükleri anlaşılıyor. Bizans çağının Ankara mezarlığı, gene istasyon yöresinde ele geçmiştir. Burada, Ulaştırma Bakanlığı binası temellerinde ve geçit yerinde yapılan toprak düzeltmesi sırasında muhtelif tipte Bizans mezarı meydana çıkmıştı. Bunların içinde, şimdiki Çankırıkapı arkeolojik alanına taşınan fresklerle süslü mezar en güzel bir örnektir. Bu mezar, Bizanslıların Anadolu’da ölü gömme tarzlarını gösteren ilk örneklerden biridir. Mezarın ölü koyulan zemini tuğla döşelidir. Plan bir haç şeklindedir. Üstü, bu plana uygun şekilde tonosla örtülmüştür. İçi, üç kişinin gömülmesine yarayacak durumda yapılmıştır. Tonos kısmı ve yan duvarları kıtıklı kireçle sıvanmış üstüne çeşitli renklerle freskler yapılmıştır. Başlıca resimler, asma dalları, keklik, kuş, çelenk ve haçtır. Şimdiki hapishanenin arkasında yapılan Kızılay Hastanesi’nin temellerinde, üstte Müslüman, altta Bizans mezarlarına tesadüf edilmiştir. Ziraat Enstitüsü’ne giden yol ile Etlik yolunun arasında kalan Aşı-Serumevi yapılarının temelleri açılırken üstte Bizans çanak çömleği ve birçok mezar bulundu. Bu mezarlar, düz taşlar üçgen şeklinde çatılarak kapatılmıştı. Daha altta, 2-3 metre derinlikte pek çok Roma seramiği ele geçmişti. Eski Ankara şehrinde Müslüman mezarlıklar camilerin yakınında idi. Bunlardan başka şehrin doğusunda ve güneyinde geniş mezarlıklar vardı. Bu mezarlıklardaki taşların birçoğu klasik çağlardan kalma süslü taşlardı. Şehrin sağlığı bakımından bu mezarlıklar kaldırılmıştır. Yalnız camii avlularındaki mezarlıklar duruyor. Sarıkışla ilerisindeki tepelerin eteğine serpilmiş birtakım Hristiyan mezarları vardır. Bu mezarlık, Wank Manastırı’nın önündedir. Manastır, Etlik’e giden yolun sağında askeri depoların bulunduğu sırtlardan biri üzerinde 1759’da yapılmıştır. Sekiz köşesi ve yedi nişi vardır. 1860’da onarılmıştır. Mihrap kısmı duvarları Anadolu işi çinilerle kaplıydı. Bugün tamamen yıkılmış olan bu binanın yerinde, manastır yapılmadan önce güya bir tapınak varmış ve havarilerden Pavlus bu tapınağı ziyaret etmiş. Bu, tamamıyla bir rivayettir. 1947’de burada define araştırılırken birkaç klasik çağ eşyası ile mezarlar ele geçti. Manastır etrafındaki Hristiyan mezarlığında birçok klasik yapı parçaları bulunmaktadır. Bunların bir kısmı üzerinde, yatan ölülere ait yazılmış kitabeler, mezar taşları vardır. Bunlar içinde 16-17. yüzyıllarda ölmüş Hollandalı, Britanyalı, Galyalı tüccarlara eit mezar kitabeleri bulunmaktadır. Mezar taşlarından bir kısmı Çankırıkapı’daki arkeolojik alana getirilmiştir.”