Ankara Barosu Başkanlığı ile Şiddetsiz Toplum Derneği Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde “Şiddetsiz Yaşamak ve Yaşatmak İçin…” konulu panel düzenledi. Panelin moderatörlüğünü Av. Birgül Tavşan Kayıran yaparken, Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Zeynep Tepegöz, Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, Türkiye Gençlik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Alp Başoğulları, TRT Ankara Radyosu Program Yapımcısı Aysel Sadak İltaş ise konuşmacı olarak katıldılar. “KADINA ŞİDDET %90 AZALTILABİLİRDİ” Şiddetsiz yaşamanın ve yaşatmanın vurgulandığı panelde Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer açılış konuşmasını yaptı. Sümer konuşmasında Ankara Barosuna teşekkürlerini sunarak şunları söyledi: “Hazırladığımız panel Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran’ın özverisi ile gerçekleşti. Ankara Barosu yönetim kurulu üyesi Av. Birgül Tavşan Kayıran’ın panel için verdiği emeklerini de görmezden gelemeyiz.” Ankaralı gazetecilere de teşekkür eden Sümer, “Derneğimiz kurulduğu zamanki verdiğimiz mesajı topluma yayabilmiş olsaydık, bugüne kadar öldürülen kadın sayısı yüzde 90 düşerdi. Sadece kadınlar değil, çocuklar, sokakta şiddet gören hayvanlar ve daha birçok şey” diye konuştu. “SİLAHI VE ŞİDDETİ BIRAK” Şiddetsiz Toplum Derneği dendiği zaman silah ve şiddetin olmadığı, yüz yüze ve göz göze iletişimin olduğu, örgütlü toplumun önde olduğu bir dünyayı ve Türkiye’yi savunduğumuz akıllara gelsin diyen Sümer, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Bir kez daha buradan silahı ve şiddeti bırak diyorum. Umarım bırakılır. Bugün buraya katılanların büyük bir özveri ile geldiklerini düşünüyorum. Umudumuzu çoğaltan insanlar var. Panelimize konuşmacı olarak katılan isimler de umudumuzu çoğaltan isimler arasında yer alıyorlar. Bu isimlerin yaptıklarının karşılığı ne ödenebilir ne de karşılığı verilebilir.” “KAĞIDI VE KİTABI ORTADAN KALDIRAN YAPININ ADI UYGARLIK OLAMAZ” Bugüne kadar Şiddetsiz Toplum Derneği’nin yaptığı her şeyi, panelleri, röportajları ve daha birçoğunu bir kitapta topladıklarını ifade eden Sümer, “Panelde konuşulanları, şiddeti bitirmek için burada sunulan önerileri ve daha birçoğuna da kitabımızda yer vereceğiz. Kağıdı ve kitabı ortadan kaldıran yapının adı uygarlık olamaz. Bizim kitabımız da hemen hemen baskıya hazır. Bizim yapacağımız da tarihe karşı şiddetin bitmesine dair emek veren herkesin yüzünü ve dediklerini kitabın sayfalarının arasında yaşatmak istiyoruz. Buna gazeteciler de dahil” diye konuştu. “EN ÖNEMLİ OLAN ÇÖZÜM SİVİL HAREKETTİR” Sümer, Türkiye’de şiddetin sonlandırılmasını bir başka kişiden veya kurumdan bekleyen kişilerin bu beklentilerine bir artı koymaları gerekiyor diyerek konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Çözümü kamudan, güvenlikten, yargıdan bekleyebiliriz. Ama birinci çözüm biziz. Eğer her türlü şiddete karşı burada saatlerce konuşulabilir. Ama önemli olan çözüm sivil harekettir. Silahsız ve şiddetsiz çözüm yöntemlerini kullanarak sivil halk ağırlık koymazsa terör de sonlandırılamaz. En önemlisi ise dünyadaki hiçbir annelerin gözyaşlarını ve hıçkırıklarını durduramayız. Yani sivil toplumun içinde olmadığı bir çözüm, çözüm değildir. Halkımız çevrelerindeki derneklere üye olarak şiddete karşı kendimizi, çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı öğrenmeleri gerekiyor.” “ŞİDDET RAKAMLARI UTANÇ TABLOSU” Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Birgül Tavşan Kayıran, şiddet konusunda can sıkıcı rakamların olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Rakamları buradan verip de kimsenin de canını sıkmak istemiyorum. Rakamlar sadece bir utanç tablosu olarak karşımıza çıkıyor. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvana şiddet dünyanın her yerinde var. Bizim elimizden gelen şiddetsiz bir dünyaya nasıl adım atacağımız ve konuda neler yapabileceğimizi konuşarak, çözüm önerileri üretmek olacaktır. Rakamları aza indirmek bizim için büyük mutluluk olacaktır.” “ŞİDDETİ EN AZA İNDİREBİLİRİZ” Kayıran, şiddetin tek başına önlenmesinin kaynağının gelişmiş toplum olmaktan geçmediğini ifade ederek, “Dünyanın üzerindeki gelişmiş toplumlarda bile sayısı az olsa da şiddet maalesef ki oralarda da var. Şiddeti belki tamamen önlemek mümkün değil, ama elimizden geldiğince en aza indirmek hepimizin elinde. Biz baromuzla birlikte bunu layıkıyla yaptık. Baro olarak üzerimize düşen sorumlulukta biz cinseli fiziksel, psikolojik ve maddi boyutta şiddet görmüş kadınlara, yaşlılara, çocuklara ve LGBTİ bireylere yardımcı oluyoruz” şeklinde konuştu. “ŞİDDETSİZLİĞİ ÇOCUKLARIMIZA ANLATMALIYIZ” Toplumun en büyük temel kaynağının aile olduğunu düşündüğünü belirten Kayıran, “Her şey ailede başlıyor. Çocuklar bunu bir şekilde ailelerden alarak büyüdüklerinde olumlu ya da olumsuz yaşamlarına yansıtıyorlar. Ben de bir anne olarak elimden geldiğince evladımı en iyi şekilde yetiştirmek istiyorum. Burada önemlşi olan ise oğlumun insana değer vermeyi bilerek, öğrenerek büyümesini istiyorum. Bundan dolayı anne olarak bizlere çok daha büyük görevler düşüyor. Bunu ayrımcılık anlamında da söylemiyorum. Yani bizler şiddetsiz toplum oluşturmak istiyorsak bunu ailede başlatmalıyız. Bireysel adımlar bence çok çok önemli. Örneğin silahsızlanma kavramı. Bireysel silahsızlanmanın kavramını önemli bulduğumdan dolayı birçok kişiye göre daha kolay şekilde silah sahibi olabilecekken bunu istemiyorum” ifadelerini kullandı. ‘ŞİDDET VE ŞEFKAT’ TRT Ankara Radyosu Program Yapımcısı Aysel Sadak, “Eğitimde En Önemli Anahtar: İletişim ve Şefkat” isimli bir sunum yaptı. Sadak, eğitimde verilen şefkatin toplumun sosyal dokusuna olan katkıları hakkında konuşarak şunlardan bahsetti: “Şiddet, eğitim, iletişim ve şefkat beyinde telaffuz edildiğince akılda kalan ilk 2 kelime nedir diye sorulduğunda cevabı şiddet ve şefkat olarak vereceğinizden eminim. Yani kısaca zehir ve panzehir. Şiddet zehir ve şefkati ise panzehir olarak tanımlayabiliriz. Şiddeti şefkatle tedavi etmek ne yazık ki yılan ve böcek zehirlenmelerini tedavi etmek kadar olumlu sonuçlar vermiyor. Panzehir olarak adlandırılan şefkat ancak koruyucu aşı olarak kullandığımızda olumlu sonuçlar verebiliyor.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim