Düğün Fotoğrafçısı Ajda Alçın, Ankara’nın ilk düğün hikayesi fotoğrafçısı ve özel gün hikaye fotoğrafçılığını Ankara’da başlatan ilk fotoğrafçı. Ankara’da düğün fotoğrafçılığına başladığı sırada düğün çekimlerinin stüdyolarda yapıldığını belirten Fotoğrafçı Ajda Alçın, düğün fotoğrafçılığını stüdyodan dış mekanlara taşıdığını kaydediyor. Fotoğraf çekimlerinde sadeliği ve fotoğrafın belge niteliğini ön planda tutan Alçın, karanlık oda ile başladığı fotoğrafçılık serüvenine, günümüzün dijital dünyasına uyum sağlayarak devam ediyor. Tecrübeli Düğün Fotoğrafçısı Ajda Alçın’la fotoğrafçılık ve düğün fotoğrafçılığı hakkında konuştuk. Biz sorduk Alçın cevapladı. Öncelikle Ajda Alçın kimdir? Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 1976 doğumluyum. İkiz çocuk annesiyim. 22 yıldır fotoğraf sanatıyla ilgileniyorum. Üniversite yıllarında başladım fotoğraf hayatına. 1997’den bu yana hem kişisel çalışmalar hem profesyonel çalışmalarda bulundum. Aslında İstatistik mezunuyum ama 2003’te Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Yüksek Lisans programına başvurdum. Kazanınca da kendimi İstanbul’a attım. Sonrasında da fotoğraf hayatımın tüm alanlarına girdi. İstanbul’dan Aralık 2004’te döndüm, Ankara’da düğün ve doğum fotoğrafçılığına başladım. 2000’li yılların başlarından bahsediyoruz, o zaman özel günler bakımından nasıl bir fotoğrafçılık anlayışı vardı? O zamana kadar düğün fotoğrafları stüdyo ortamında çekiliyordu. Şimdiki gibi dış çekimler yoktu ya da yaygın değildi. Hikaye çekimi ise kimse tarafından bilinmiyordu. Ben de Ankara’da dış mekan çekimlerini ve tüm gün düğün günü takibi yaptığımız hikaye fotoğrafçılığına başladım. 2011’den bu yana da Ajda Alçın FotoGrafi adıyla açtığım stüdyomda aile fotoğrafları çekiyorum. Süreç içinde özel gün ve stüdyo fotoğrafçılığı yanında mesleki tanıtım, ürün, yemek, mekan çekimi gibi kurumsal çalışmalar da yapmaya başladık. Sizin hakkınızda araştırma yaparken fotoğrafçılığın yanı sıra fotoğraf sanatıyla da yakından ilgilendiğinizi gördüm. Neler yapıyorsunuz? Evet. Fotoğraf tarihi, dünya sanat tarihi içindeki yeri, sosyolojik, felsefik ve psikolojik boyutlarıyla da kişisel olarak ilgileniyorum. Tez çalışmamı fotoğraf ve sinema üzerine yapmıştım. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü’nde doktora dersleri aldım. Vakit yarattıkça Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD), Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) gibi kurumlarda da Sinema Tarihi ve Kuramları, Sinema ve Psikanaliz gibi uzun soluklu atölye programlarına katılıyorum. Ne tür çalışmalar yaptınız? Kişisel fotoğraf hayatımda belgesel, kurgusal ve deneysel içerikli çalışmalar yaptım. Fotoğrafın mutfağı olan karanlık oda’da uzmanlaştım. Siyah-beyaz ve renkli kızılötesi fotoğrafçılık, seri anlatımlı fotoğraf, kompozit fotoğraf gibi farklı teknikler denedim. Uzun soluklu projeler üzerine çalışmayı ve çalıştığım konu ile ilgili araştırma yapmayı seviyorum. Fotoğrafın tek başına güçlü bir anlatım aracı olarak varlığına inansam da hikayenin görüntü yüzeyi dışında yazınsal anlatımının da projeyi zenginleştirdiğini düşünüyorum. Son zamanlarda video-art konusunda da çalışmalar yapmak beni heyecanlandırıyor. Düğün fotoğrafçılığına gelecek olursak Ankaralıları, son zamanlarda epey popüler olan düğün hikayesi çekimiyle siz tanıştırdınız, biraz anlatır mısınız? İlk düğün hikayesi çalışmamı Mart 2005’te yaptım. O güne kadar genelde düğün fotoğrafı stüdyoda ve düğün esnasında salonlarda çekiliyordu. Benim yaptığım çalışma, sabah saatlerinde başlayıp akşam nikâh saatine kadar gelin ve damatla birlikte olup onların evden çıkışlarından başlayıp kuaför, gelin alma, otelde bekleyiş gibi düğün günü ritüellerini fotoğraflamak oldu. Gelin damat portreleri de gün içinde gidilen mekanlarda yapıldı. Böylelikle gelin damat çekimleri stüdyo dışına çıkmış oldu. Dijital makineler ve ekipmanlar bugün ki gibi yaygın değildi ve sonuç görüntü kalitesi de çok verimli değildi. Elimde hem film kullanan makinem hem de yeni aldığım bir dijital makine vardı. Negatifleri kendi karanlık odamda yıkayıp bazılarını kendim yine karanlık odada basarak teslim etmiştim gelin ve damada. Bütün gün çekimlerine bu kadar şeyi nasıl sığdırıyorsunuz? Farklı günlerde de çekim yapıyor musunuz? Dış çekimleri bazen düğün günü bazen de farklı bir günde yapıyoruz. Tabi bu çekimler gelin damat portrelerine ait çekimler. Belgesel tarzda yaptığımız tüm gün takibi, yani düğün hikayesi, düğün günü yapılıyor. Dış çekimleri başka bir gün yaptığınız zaman, kuafördeki çekimleri ve düğün gününe dair yaşanan heyecanı kadraja yansıtmanız mümkün olmuyor. Dış mekan portreleri dediğimiz çalışmanın hangi gün yapılacağı ise genelde çiftin talebine ve bizim müsaitlik durumumuza göre ayarlanıyor. Avantaj ve dezavantajlar hakkında neler söylemek istersiniz? Aynı gün ya da farklı bir günde yapılmasının avantaj ve dezavantajları var tabi ki. Düğün günü yapılan çekimlerde günün heyecanı ve ışığı kadrajlara daha özel yansıyor fakat koşturmaca içinde yorucu bir dış çekimi de günün içinde yapmak durumunda kalıyoruz. Bu hem bizim için hem de çiftler için oldukça yorucu oluyor. Fakat aynı gün içinde yapılan çekimlerde çiftler zaten makyaj ve saç yaptırdığı için, ekonomik ve zaman kaybı bakımından avantajlı oluyor. Düğün günü çekimlerinde gelinlerin bazen gelinliğin kirlenmesi konusunda yaşadıkları hassasiyet farklı bir günde yapıldığında olmuyor: günün heyecanı, koşturmasının getirdiği stres de daha az oluyor. Burada kendinize en uygun zaman ve çalışma şeklini tüm bu avantaj ve dezavantajlar içinden seçip ona göre karar vermek gerekiyor. Peki çiftlerin en çok zorlandıkları konuların başında gelen dış çekim için mekan seçimini nasıl yapıyorsunuz? Düğün fotoğrafçısı olarak özellikle dış mekan portre çekimi dediğimiz gelin damat çekimlerinde mekan konusu çiftlerle birlikte karar verdiğimiz bir konu. Onların kendilerine özel olarak tanımladığı mekanlar olabiliyor. “Mesela ilk tanıştığımız yer, evlenme teklifi yapılan yer, okunulan okul ya da düğünlerinin yapıldığı mekan” gibi anısı olan mekanlar ilk etapta gözden geçirilip karar verme aşamasında öncelikli oluyor. Mekanla kurulan duygusal bağ ve yaptığı olumlu çağrışımlar da çekimlerde etkili oluyor. Fakat çiftlerin böyle özel olarak bahsedecekleri bir mekan yoksa alternatifleri daha önce yaptığımız çekimlerden tarayıp en uygun olanına birlikte karar veriyoruz. Benim tercihim özellikle kalabalık olmayan ve estetik değeri yüksek mekanlar. Bu mekanların farklı poz yaratabilme alanlarının olması da çekim içeriğini zenginleştirme açısından önemli. Hem dış hem iç mekan seçiminde önemli olan bir konu da çekim saatidir. Işığın en uygun olduğu saatler iç mekan ve dış mekan açısından değişebilir. Genel olarak çekimlerinizde doğallığı tercih ettiğinizi biliyorum fakat kurguladığınız çekimler de oluyor mu? Düğün çekimlerinde kurgu yaptığımız da oluyor fakat bunlar doğallık sınırını aşmayan kurgular. Mesela gelin damat eski model üstü açık bir araba kiraladıysa düğün gününe bu arabaya fon olacak mekanlar, yerler bulmak gibi. Ya da gelin damadın hayatlarında zaten var olan bir aksesuarı çekim aksesuarı olarak da kullanacaksak o aksesuarın doğru mekanda kullanılması gibi bir çabamız oluyor. Dış mekan çekimi mutlaka bir kurgu içinde yapılmalı ama gelin damadın duruşları bakışları ve kahkahalarında doğallığı yakalama çabası ve becerisi gösterilmeli. Fon, ışık, duruş, renk uyumu, lens marifetiyle elde edilen alan derinliği gibi kompozisyonu oluşturan öğeler bilinçli kullanılmalıdır. Hem estetik hem de teknik düzeyde yetenek ve deneyimi kullanmak gelin damada karşı fotoğrafçının sorumluluğundadır. Sizce çiftler düğün fotoğrafçısı seçerken neleri göz önünde bulundurmalı? Gelin damadın fotoğrafçı seçiminde en önemli konu portfolyo görmeleridir. Çekilmiş yüzlerce fotoğraf içinden sosyal medyada paylaşılan bir iki tanesi çalışmanın tamamını yansıtmayabilir. Çiftin mutlaka bununla yetinmeyip fotoğrafçının hazırladığı birkaç farklı düğün albümünü incelemesi gerekir. Webden ulaştıkları ve fotografik olarak kendilerini yakın hissettikleri fotoğrafçıların ofisine gitmeleri daha sağlıklı olacaktır. Böylelikle yapılmış olan albümlerin fotografik, tasarımsal, fiziksel yapısının beklentilerini karşılayıp karşılamadığı sorusuna cevap almış olurlar. Ayrıca fotoğrafçıyla kişisel tanışma, “Birlikte ve uyumlu çalışılabilecek miyiz?” konusunda da çifti fikir sahibi yapacaktır. Çiftlerin fotoğrafçıyla ne kadar öncesinden iletişime geçmesini tavsiye edersiniz? En önemli konulardan biri de bu: yani “fotoğrafçıma ne zaman karar vermeliyim?”. Fotoğrafçınıza ne kadar erken karar verirseniz o kadar iyi olacaktır. Düğün günü yapılmasını istediğiniz durumda çekim günü ve saatini erken bir dönemde rezerve ettirmelisiniz. Çekim öncesinde mutlaka fotoğrafçınızı da düğün günü planlamasına dahil ederek, (özellikle tüm gün hikaye çekimlerinde) hangi saatte nerede olacağınız konusuna birlikte karar verilmesini tavsiye ediyorum. Makyöz, kuaför ve dış mekan çekimi saatleri için birlikte plan yapmak, düğün gününün daha sorunsuz geçmesini sağlayacaktır. Çekim için çiftlerinize neler önerirsiniz? Çiftlerimize kullanılacak aksesuarlar konusunda tasarruflu davranmayı, abartıya kaçmamayı ve sonuçları kitsch olma noktasına getirecek kurgulardan uzak durmayı tavsiye ediyorum. Unutulmamalı ki fotoğraftaki en önemli öğeler çiftlerin kendisi. Gereksiz aksesuarlardan kaçınmak bu açıdan önemli. Çekim sürecinde doğallık kadar neşeli ve eğlenceli fotoğraflar da çektirilmeli, fakat bunun zarafetin önüne geçmesine izin verilmemeli. Bu fotoğraflara birkaç ay değil, bir ömür bakılacak çünkü. Albüme on yıl sonra bakıldığında “çok mu abartmışız” denmemeli. Çekim fiyatlarınız her bütçeye uygun mu ve fotoğrafçı düğün bütçesinde neden vazgeçilmeyecek bir kalemdir? Çekimlerimiz her ailenin bütçesine uygun mu bilmiyorum, ama kalite olarak en üst noktadadır diyebilirim. Bir ekip çalışması yaptığımızdan farklı fiyatlandırmalar yapabiliyoruz. Unutulmamalı ki bir düğünden geriye kalan fotoğraflardır. Gerektiğinde bir süsü masraf kalemi olarak çıkarabilirsiniz ama düğün günü masrafları içinde yalnızca fotoğraf ömür boyu elde kalacak tek şeydir. Gerisi düğün günü tükeniyor. (Kadir GÜRHAN)
Editör: TE Bilisim