Anadolu’nun parçalanıp düşman çizmeleri altında ezildiği günlerden başlayarak yeniden doğuşun dönüm noktası olan İstiklâl Savaşı’nı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve inkılâpların yapılışını anlatan Nutuk, siyasî ve millî tarihimizin birinci elden anlatıldığı bir eserdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün 3 ayda kaleme aldığı eser, yine bizzat kendisi tarafından, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 15 -20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da Büyük Millet Meclisi binasında toplanan İkinci Kurultayı’nda 36,5 saat süren ve altı günde okunan tarihî bir hitabeye dayandığı için Nutuk adını almıştır. Mustafa Kemal Atatürk, “idare merkezi” ve “payitaht” tartışmalarına Nutuk’ta da yer vermiştir. Şimdi de gelin Nutuk’tan bu bölümü okuyalım: Efendiler, Lozan Antlaşması'nın tamamlayıcılarından olan tahliye protokolü tatbik olunduktan sonra tamamen yabancı işgalinden kurtulan Türkiye'nin fiilen bütünlüğü tahakkuk eylemişti. Artık yeni Türkiye Devleti’nin idare merkezini kanunen tespit eylemek icap ediyordu. Bütün düşünceler, yeni Türkiye'nin idare merkezini Anadolu'da ve Ankara şehrinde seçmek lüzumunu emrediyordu. Coğrafi ve stratejik vaziyet en kati ehemmiyete sahipti. Devletin idare merkezini bir an evvel tespit ederek, dahili ve harici tereddütlere nihayet vermek elzem idi. Hakikaten, malum olduğu üzere, idare merkezinin İstanbul kalacağı veya Ankara'ya nakledileceği meselesi üzerinde öteden beri dahil ve hariçte tereddütler gösteriliyor, matbuatta beyanat ve münakaşalara tesadüf ediliyordu. Bu arada, yeni İstanbul mebuslarından bazıları -Refet Paşa başta olmak üzere- İstanbul'un payitaht kalması lüzumunu, bazı misallere dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı. Ankara'nın gerek iklim, ulaşım vasıtaları ve kabiliyet ve istidat ve gerek mevcut tesisat ve teşkilat bakımından hiç de münasip ve müsait olmadığını söylüyorlar ve İstanbul'un payitaht olması lazım ve mukadderdir diyorlardı. Bu ifadeye dikkat olunursa, bizim idare merkezi tabirinden kastettiğimiz mana ile bu ifadelerde payitaht tabirini kullananların görüşleri arasında bir fark görmemek mümkün değildir. Dolayısıyla bu hususta zaten kararlaşmış olan görüşümüzü resmen ve kanunen teyit ettirerek, payitaht tabirinin de yeni Türkiye Devleti’nde manası ve kullanım mahalli kalmadığını göstermek lazım geldi. Hariciye Vekili İsmet Paşa, 9 Teşrinievvel [Ekim] 1923 tarihli bir kanun maddesini Meclis'e teklif etti. Altında daha on dört kadar zatın imzası olan bu kanun teklifi 13 Teşrinievvel [Ekim] 1923 tarihinde uzun müzakere ve münakaşalardan sonra büyük çoğunlukla kabul edildi. Kanun maddesi şudur: "Türkiye Devleti’nin idare merkezi, Ankara şehridir. "

Editör: TE Bilisim