Ankara Ticaret Odası tarafından düzenlenen Türkiye’nin 5.büyük festivali, Ankara Marka Festivali başladı. ATO Congresium’da bu yıl 3.’sü düzenlenen Marka Festivali için, ‘’Yeni Yollar, Yeni Yönler, Yeni Yöntemler’’ teması belirlendi. Festival Afşin Yurdakul’un sunumuyla, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin de katıldığı görkemli bir açılış töreniyle başladı. İş, kültür, sanat ve spor dünyasından 190’ı aşkın konuşmacının yer alacağı festival, üç gün sürecek. Bakan Zeybekci üretimin önemine değinerek, ‘’Marifet artık üretmek değil, farklı üretmekte’’ dedi. TÜRKİYE’NİN MİLLİ GELİRİ 10 MARKA DEĞERİNE EŞİT Sözlerine İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’ın vefatı ve ailesine baş sağlığı dilekleri ile başlayan Bakan Zeybekci, global 10 markanın, marka değerinin, Türkiye’nin milli geliri ile aynı diyerek markalaşmanın önemine dikkat çekti. Bakan Zeybekci, ‘’876 yani yaklaşık olarak 880 rakamı Türkiye’nin milli geliri demek. Bu bizim 2016 yılında elde ettiğimiz milli gelirimiz. Son 15 yıllık serüvenimize bakacak olursak eğer takriben 3 bin 500 dolardan 11 bin dolarlara geldik. 880 milyar dolar aynı zamanda dünyada 10 önemli markanın sadece marka değeridir. Şirketin bilançosu değil sadece marka değerleri bu rakam. Rahmetli Özal ile başlayan süreçte, Türkiye olarak dünya ile rekabet edebilen bir Türk ekonomisine ulaştık. Bugün her alanda cesaretle mücadele etmekle hiç geri kalmadık. Asla biz bunu bilemeyiz, biz bunu yapamayız gibi bir tereddüdümüz de olmadı. Dünyanın bütün coğrafyalarında, her yerde artık üretim var üretebilen fabrikalar var. Marifet artık üretmek değil marifet artık farklı üretmek. Türkiye ekonomisinde, 1980-1981 yılındaki 4.5 milyar dolarlık dış ticaret hacmini, o rakamlardan 450 milyar dolar seviyesine getirdik. Ama marifet bir ürünün lisansına tasarımına ve markasına sahip olmak’’ dedi. ‘’TEKNOLOJİYİ ÜRETEN ÜLKE OLMALIYIZ’’ Türkiye’nin teknolojiyi tüketen değil üreten tarafta yer alması gerektiğini belirten Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ‘’Dünya ikiye ayrılıyor; bilgi ve teknolojiyi üretenler ve tüketenler. Bilgi ve teknolojiyi üreten ülkeler sınıfında olmamız gerekiyor. Türkiye olarak bu yolculukta önemli mesafeler katediyorız. Ama bu bir gecede olmuyor. Bir ülkenin markalaşması için top yekûn marka olması gerekiyor. Her alanda önce marka olmanız lazım ki markalar üretebilesiniz. Nedense kendimizle ilgili bir özgüven problemimiz var. Dizi filmlerde dünyada 2.sıradayız. Ama en çok popüler olan sahip çıkılan ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi oldu. Yani bizim tarihimizle marka olmakla ilgili hiçbir problemimiz yok’’ ifadelerini kullandı. BAŞKAN’DAN FUAR MÜJDESİ Ankara’nın marka üretme konusunda her zaman desteklendiğinin altını çizen Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, ayrıca Ankaralılara yeni fuar alanı müjdesini de verdi. Belediye Başkanı Tuna, ‘’Küresel ekonomide markaların ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz idrak etmiş durumdayız. Ülkemizde bu konuda ciddi çalışmalar ve gelişmeler var. Bu çalışmaları yürekten destekliyorum. Biz de zamanında icat çıkarma diye bir deyim geliştirmişler. Bizim icat çıkarmamız ve geliştirmemiz gerekiyor. Bizler millet olarak araştırma ve geliştirmeye meraklı bir milletiz aslında. Mesela arabamız bozulduğu zaman hemen kaputu açıyoruz biz. Ama batılılar hemen bırakıp gidiyor. Bizim araştırmaya hasretimiz var. Markalaşma konusunda ben bunu çok önemsiyorum. Ticaret ve sanayi erbabının ürettiği markaları dünya piyasasına tanıtması için fuar tanıtımları gerekiyor.  Biz sanayi odalarımız ile ortak bir çalışmayı hızlandırdık İnşallah Ankara’ya en kısa zamanda fuarımızı kazandıracağız’’ diye konuştu. MARKA OLMAK ZORUNLULUK ATO Başkanı Gürsel Baran da sözlerine meslektaşı İTO Başkanı İbrahim Çağlar’ın vefatına duyduğu üzüntü ile başladı. ATO Başkanı Baran, küreselleşmenin marka olmayı zorunluluk haline getirdiği ifadeleri kaydederek, ‘’Küreselleşme ile birlikte dünya ortak bir pazar haline geldi. Üreticiler için ürünlerini ayırt edici yapma ihtiyacı markaları doğurdu. Bugün ülkeler markaları kadar dünya ticaretinde söz sahibi olabiliyor ve ekonomik olarak güçleniyor. Bizim de söz sahibi olabilmemiz için güçlü markalara ihtiyacımız var. 2 hafta önce bu salonda düzenlediğimiz Ankara’nın En’leri ödül töreninde dünyada ve özellikle bölgemizde çatışmaların arttığını söyledik. ABD Başkanı Trump’un Kudüs çıkışı ile gerilim en üst seviyeye ulaştı. Ülkemiz huzuru tesis etmek için güçlü olmak zorunda. Maliye ve ekonomi güçlü olmalı. Milletimiz daha çok kazanacak ki devletimiz daha güçlü olsun. El ele, gönül gönüle, fikir fikire verip çalışmalıyız. Ortak geleceğimiz için devletimizin vatanımızın bayrağımızın birliği için hep birlikte çalışmalıyız. Marka olmak daha çok kazanmak demektir’’ dedi Türkiye’nin son 15 yılda 3 kat büyüdüğünü belirten Baran, ‘’Bugünün dünyasında ülkeler markaları kadar güçlüdür. Türklerin markası 1071 Malazgirt Savaşı, 1453 İstanbul’un Fethi, 1915 Çanakkale Savaşı, 1919 Kurtuluş Savaşı, en son olarak 15 Temmuz’da tüm dünya Türk milletinin alametifarikasını görmüştür. Ankara Marka Festivali’nin amacı markalaşma bilinci oluşturmak ve Ankara’dan küresel markaların çıkmasına teşvik etmektir. Cesaretlendirici bir organizasyon olduğuna inanıyorum. Katılımcıların başarı hikayeleri size ilham verecek ve yeni bir vizyon kazandıracaktır. Markalaşma önce fikir ile başlıyor. Pırıl pırıl genç beyinlerimizin iyi işler çıkarması bizim sorunluluğumuzda. Son 15 yılda ülkemiz 3 kat büyüdü. Şimdi sıra orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelir seviyesini ulaşmamız gerekiyor’’ şeklinde konuştu. Ankara’nın Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı olması için çabaladıklarının altını çizen Baran, ‘’Dünya ekonomisi ve teknolojisinin gittiği yön apaçık ortada. Bizim de yeni yönler yollar ve yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Bu ülke bugün yerli ve milli otomobil için heyecanlanıyor. 5 babayiğidin bir araya gelerek adım atması hepimizi umutlandırdı. Buralardan alınacak ilham ile dünyaya meydan okuyacak girişimcilerden oluşan güçlü bir ekonomi ortaya çıkaracağız. ATO da bunun için var. Türkiye’yi 2023’e götürecek oradan 2071’e taşıyacak temel taşların burada oluşacak sinerji ile oluşacağına inanıyorum. Hakkı tesis etmek için güçlü olmak zorundayız. Marka güç ve refah getirir. Ankara Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı olsun istiyoruz. Ankara dünya markası bir şehir olsun Ankara’nın dünya ölçeğinde markaları olsun istiyoruz’’ ifadelerini kullandı. DÜNYA KÜRESEL BİR KÖY Markalaşma ve ekonominin, ülkelerin bel kemiği konumunda olduğunu ifade eden ATO Meclisi Başkanı Nuri Gürgür de, ‘’Türkiye ekonomisi ticari hayatı açısından bu çok önemli bir çalışmadır. Bütün dünyada baş döndürücü hızla gelişen bir sanayileşme atılımı yaşanıyor. Bu gelişmeler dünyayı küreselleşme ile küçük bir köy haline getiriyor. Bunun sonucu olarak dünyada acımasız bir rekabet yaşanıyor. Küresel ortamın değişmesiyle beraber değişik şartlara uyum sağlayan yeni yollar yeni yönler ve yeni yöntemler bulmak gerekiyor. Markalaşma bir ürünün piyasada bilinir haline gelmesi demek. Markalaşma bir taraftan girişimciye üreticiye kazanç sağlarken diğer taraftan tüketicinin güvenli bir şekilde o ürünü almasını sağlıyor. Markalaşma tesadüf bir şekilde ortaya çıkan bir durum değildir. Günümüzde çok aranan markaların bilim teknoloji ve sanayide üst seviyede bulunan toplumlarda yaratılması bir rastlantı değildir. İslam dünyası bu anlamda büyük sorunlardan geçiyor. Bunların sonucu olarak sadece marka üretilmemekle kalmıyor bu durum siyasete eğitime yansıyor’’ şeklinde konuştu. Marka Festivali’nin yaratıcılarından, ATO Reklam Marka ve Pazar Geliştirme Özel İhtisas Komisyonu Başkanı Zafer Hacıosmanoğlu ise ‘’Dünya siyasi bir gerilim ile gergin günler geçiriyor. Özellikle üzerinde bulunduğumuz coğrafyada büyük oyunlar oynanıyor. Terör örgütlerinin bize dayatmaya çalıştığı senaryolara cevap vermenin tek yolu güçlü bir ekonomi ve zengin bir Türkiye’dir. İnovasyon becerisi bilimsel gelişim buluş yapma ve markalaşma gibi kavramlar en güçlü silahlarımız olmalıdır. Türkiye teknoloji ihraç etmek zorunda Türkiye global markalarla küresel pazarlara çıkmak zorunda ve ATO bunu görüyor. 2015 yılında yola çıkarken projenin Ankara için ne büyük ufuklar açacağını anlatmaya çalışıyorduk. O günlerde bu projeden bahsederken bugün Türkiye’nin en büyük 5 organizasyonundan biri. Sadece Ankara değil Türkiye’nin her yıl Aralık ayını merakla ve heyecanla beklediğini biliyoruz. Ankara’yı markalar vadisi haline getirmek en büyük hedefimiz. Böylece Ankara marka festivalini konuşan öğreten deneyimleyen canlı bir organizasyon haline getireceğiz. Marka festivalini 2015 yılında 8500 kişi 2016 yılında 15 bin kişi izledi inşallah bu yıl 2 ye katlayacağız. Bu yıl Ankara marka festivalinde 190 konuşmacı ile 15 salonda sertifikalı eğitim programları yapacağız’’ ifadelerini kullandı. (Rozita Merve HAMİDİ)      

Editör: TE Bilisim