Bahar ayları ile birlikte ağaçların, bitkilerin canlanması ve çoğalmak için polenlerini havaya dağıtmasıyla birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığında  da artış meydana geldi. Alerjik hastalıkların çoğu zaman hafife alındığını dile getiren Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği (AİD) Üyesi Doç. Dr. Ümit Murat Şahiner, ‘’Toplumda alerji yeteri kadar ciddiye alınmıyor. En basiti alerjik nezle ihmal edildiğinde astıma dönüşebiliyor’’ ifadesini kullandı. Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Ümit Murat Şahiner alerjik hastalıkların çoğu zaman hafife alındığına dikkat çekerek, “Alerjik hastalıklar ileride astıma dönüşebilir. Hafife alınmamalıdır. Ayrıca her alerjik durum her olayda reaksiyon göstermez. Onun dışında grip hastalığıyla karıştırma olabilir’’ şeklinde konuştu. ‘’ASIL ÖNEMLİ OLAN ALERJİNİN DERECESİDİR’’ Alerjinin önlem alınmadığında gündelik yaşamı olumsuz etkileyebileceğinin altını çizen Şahiner, şunları kaydetti: ‘’Asıl önemli olan alerjinin derecesidir. Alerji seviyesi bazen yetişkinlerin ve çocukların gündelik yaşantısını etkileyecek raddeye kadar gelebiliyor. Mesela, çocuğun burnu tamamen tıkandığı zaman nefes alamıyor. Nefes alamayınca gece uykusu bozuluyor sabah yorgun kalkıyor bu da doğal olarak dikkat ve konsantrasyon kaybına sebep oluyor. Çocuğun okul başarısında ciddi derecede bir azalma görülebiliyor. Aslında alerjik hastalıklar genelde toplum içinde çok ciddiye alınmıyor. Toplumda ‘’ Ne olacak işte biraz kaşınıyor, hapşuruyor, aksırıyor gibi algılanıyor ama gerçekten bu durum uzun vadede ilerlediğinde alerjik nezleden astıma dönüşebiliyor. Hastalık, alerjiden astıma çevirince de işin seyri ciddi anlamda değişiyor.’’ ‘’ TOPLUM GRİPLE- ALERJİK NEZLEYİ AYIRT ETMEKTE ZORLANIYOR’’ Griple alerji arasındaki farkı okurlarımızla paylaşan Doç. Dr. Ümit Murat Şahiner, ‘’ Alerji sıklıkla griple karıştırılıyor fakat gripte olan olay biraz hafif ateş, kırgınlık, sürekli burun akıntısı şeklindedir. Alerjik nezlede ise burun kaşıntısı, hapşurma ve aksırık ön plandadır. Bu yüzden biz hekimler için ayırt etmek son derece kolay ama bazen toplum bunu ayırt etmekte zorlanıyor’’ dedi. ‘’BİR ŞEYE ALERJİNİZ OLMASI HER ŞEYE KARŞI DUYARLI OLDUĞUNUZ ANLAMINA GELMİYOR’’ Her alerjinin farklı ilerlediğini ve farklı etkenlere alerji oluşabileceğini ifade eden Şahiner, Bu tamamıyla neye alerjiniz olduğuna bağlı bir durum. Misal, polen alerjiniz varsa kedi-köpekle rahatlıkla oynayabilirsiniz veya toza karşı alerjisi varsa çayır, çimen yeşilliğe çıktığı zaman hiçbir bulgu göstermeyebilir. Bu tamamen kişinin neye karşı alerjisi olduğuyla alakalıdır. Bir şeye alerjiniz olması her şeye karşı duyarlı olduğunuz anlamına gelmiyor’’ ifadesini kullandı. ‘’ALERJİNİN GÖRÜLME YAŞI YOK’’ Alerjinin belli bir yaşı olmadığını ve her yaşta görülebileceğini ifade eden Şahiner ‘’30 Yaşına kadar hiçbir şeye alerjim yoktu uzmanlık tezimi hazırlarken tozlu ortamlarda bulunmak zorunda kaldım ve bundan sebep toza karşı alerjim gelişti. Alerjinin görülme yaşı yok ama genel anlamda 50’li- 60’lı yaşlarda bağışıklık sistemimiz giderek zayıfladığı için alerjik hastalıkların da şiddeti giderek azalıyor’’ dedi. ‘’HASTALIĞIN TEDAVİSİ GENELLİKLE İKİ ŞEKİLDE İLERLİYOR’’ Alerji hastalığının tedavisi konusunda açıklamalar yapan Şahiner şunları söyledi: Bu hastalığın tedavisi genellikle iki şekilde ilerliyor. Birincisi ilaç tedavisi dediğimiz burun spreyleri, birtakım anti-alerjik tablet ve şuruplar gibi ilaçlar kullanılabiliyor.  Son yıllarda daha ön planda olan ve kalıcı bir tedavi yöntemi olansa aşı tedavisidir fakat bu durum şöyle algılanmamalıdır yılda bir kere grip aşısı yaptırıyorsunuz grip olmuyorsunuz’ tarzı bir şey değil bu. Uzun süreli bir tedavi.. Aşı tedavisinde  belli aralıklarla ayda bir gelir hastalarımız. Az öncede belirttiğim gibi sabır ve uzun bir süreç gerektirir.  Yaklaşık olarak 3 ila 4 yıl gibi bir tedavi süresi bulunmaktadır. ‘’ETKENDEN SAKINMAK TEDAVİNİN İLK BASAMAĞINI OLUŞTURUYOR’’ Son olarak okurlarımıza ve alerjisi olanlara önerilerini sıralayan Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği (AİD) Üyesi Doç. Dr. Ümit Murat Şahiner, ‘’Alerjisi olanlara şunu önerim, genellikle neye karşı alerjileri varsa o etkenden sakınmak tedavinin ilk basamağını oluşturuyor. Mesela polen alerjiniz varsa Mart- Haziran döneminde çayır-çimen, yeşillik ve piknik alanlarından olabildiğince uzak kalmaya çalışacağız. Kedi- köpek alerjimiz varsa bu hayvanlarla çok temas kurmamaya çalışacağız. Eğer toza karşı alerjiniz varsa kapalı mekanlarda çok uzun süre vakit geçirmeyeceğiz veya tozlu ortamlarda elimizden geldiğince durmamaya gayret edeceğiz.  Tütün ve tütün ürünü kullanımından da kaçınmak gerekiyor.  Sigara genel anlamda birçok sağlık sorununa yol açtığı gibi özellikle astımlı hastalarda astım ataklarını tetikleyen en önemli risk faktörüdür. Hastalarda ciddi sorunlara yol açabileceği gibi aynı zamanda nefes darlığına sebep olabiliyor.’’ ‘’SÜREKLİ HİJYENE MARUZ KALAN ÇOCUKLARDA ALERJİK HASTALIK RİSKİ ARTIYOR’’ ‘’Ayrıca bir konuya daha değinmek isterim. Aşırı korumacı, hassas ve titiz yetiştirdiğimiz, sürekli hijyene maruz kalan çocuklarda alerjik hastalık riski artıyor. Temizliğe ultra önem gösterenlerde mikrobik hastalıkların görülme sıklığı belki azalıyor ama bu aynı zamanda vücudun savunma sistemini de olumsuz etkiliyor. Dikkat edin, kırsal bölgelerde ve köylerde yaşayan çocuklarda alerjik hastalıklar çok nadir görülüyor. Çünkü onlar erken yaştan itibaren sürekli mikrobik ajanlarla iç içe. Sadece hastalık yapan mikroorganizmalar yok, ihtiyacımız olan mikroorganizmalar da var.’’ (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)     

Editör: TE Bilisim